"Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz ziraat yapılmaz, el emeği güçtür, birleşiniz, birlikte makine alınız." (Kastamonu-1925)
"Tarımsal Birlik" veya "Kooperatif" kelimeleri cümle içinde geçse, Ulu Önder Gazi M. Kemal'in şu yukarıda ki sözleri, bir de ömrünü buna adayan Sayın Prof. Dr. Ayhan Çıkın Hocam düşer aklıma. Bitkisel ve hayvansal üretimin olmazsa olmazıdır birlikte hareket etmek,bir olmak. Çiftçinin gücüdür, sözüdür... duruşudur. Muhtaç etmeyeni, çözüm ortağı, beyin takımı hatta omurgasıdır. En azından öyle olmalıdır kooperatif ve de birlikler…
Geçtiğimiz yazılarımdan hatırlayanlar olacaktır kısmen bahsini etmiştim, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal kurucu 1. üye sıfatıyla 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanununa uygun olarak Tekir Kooperatifinin kurulmasında önder olmuştur. Çünkü örgütlü hareketin mimarı olarak,bir çiftçi olarak bilir iki elin sesinin olduğunu." 1981"yılını "Atatürk" yılı ilan eden UNESCO için ise:
"Atatürk kimdir; Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkilapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu” olarak tanımlar. Sömürüye karşı, işbirliği içinde olan nasıl; dil,din,renk.siyasi görüşü de fark etmeksizin!
Bunu unutanları siz de unutun derim. Siyaset üstü çaba sarf edilirken veya çiftçi yararı gözetilirken "benim partimden değil, o da kim oluyor ki, .." diyenler varsa bilin ki mevcut düzenin hizmetkarlarıdır. Ağızlarından hak hukuk adalet.din,iman çıkıyor olması sizi aldatmasın.
Türkaya Ataöv'ün yıllar önce okuduğum "Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadelesi" çalışmasında Afrika'nın yıllarca nasıl birlik kuramadığını ve sömürüldüğünü anlatır. Ve yine bilinen bir gerçek daha vardır, Afrika'lı yerli halkı köle olarak satanlar yine kendi halkı içinden çıkmış ve yüz yıllardır insanı gibi, gerek topraklarını ve hayvanlarını, gerek el emeğini, gerek doğasını... inançlarını, gerekse de petrolünün peşkeş çekilmesine göz yummuşlardır.Direnişleri de hep bu içlerinden çıkmış hainlerce sonuçsuz kalmış,ihanetin bedeli olarak bir türlü bağımsızlığa kavuşamamışlardır.
Bugün sahra altı ülkelerinde açlık ve susuzluk nedeni ile Afrika yokluk,yoksulluklar ülkeleri toplamıdır. Toprakları çorak ve verimsiz hale getirildiği için tarım yapılamamakta, içme suyuna muhtaç durumdadırlar.İlkel bir hayat sürmeye mahkum olmuşlardır.
Birlik olmaktansa "benim çıkarım" diyenler Kurtuluş mücadelesi verip zaferle çıkan ülkem 30 Ağustos gibi önemli bir günü kutlamaya hazırlanırken, 1922'i öncesi dünyasına, sonrasına ve Türkiye'nin geldiği yere bir bakmalıdırlar. En sonda aynadaki kendi yüzlerine.
Siyasetin ayak oyunlarına alet edilemeyecek kadar önemli olan bir gerçek varsa o da bu ülkenin üretimi, üreticisidir. Sen ben kavgası, senin adamın benim adamım diyerek üreticiyi ayrıştıranlar ise bu ülkenin diğer Afrikalılarıdır.