Kanun koyucu her yönü ile bulunduğu-yaşadığı çevreyi koruma altına
almayı kâğıt üzerinde de olsa başarmıştır; 2872 sayılı Çevre Kanunu amacı:
“Bütün
canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir
kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.”denilmektedir.
Ve
“Herkes, sağlıklı
ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve
vatandaşların ödevidir...”
1982 Anayasası’nın 56. Maddesi de böyle der. Sayın Cumhurbaşkanının veto yetkisini kullanmasında bu maddenin ve kanunun ne kadar etkili olduğu bilinmez lakin geçtiğimiz hafta torba yasada yer alan termik santrallerin bacalarına filtre takılmasını 2,5 yıl erteleyen değişikliği veto etti.
Ülke gündemini meşgul eden termik santrallere ve araştırmalara bir göz atalım istiyorum. Bu nedenle de biraz uzunca bir yazı olacağını lütfen göz önünde bulundurunuz.
Türkiye’de kömür, ithal kömür, taşkömürü, asfaltit ve linyiti yakıt olarak kullanan 42 devrede ve 70 ünite ile elektrik üreten termik santral bulunmaktadır. Ülkemizin 2016 yılında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından üretilen elektriğin termik santrallerce payı %33.9 olarak açıklanmıştır. Hali hazırda 7’si yapım aşamasında, 6’sı üretim lisansı almış, 7’sine ön lisans verilmiş ve 7’si planlanan olmak üzere 27 adet daha bu sayıya eklenecek ve üretimdeki payı artırılacak termik santralden söz edilmektedir.
Makine Mühendisi ve MMO Çalışma Grubu üyesi Orhan Aytaç’ın Mühendis ve Makina Dergisinin Kasım 2018 tarihli (34-48 sayfaları arasında) sayısında yayınlanan yazısı geniş bilgiler içeriyor. Örneğin;
“2000-2015 döneminde yapılan özelleştirmelerin ardından; 04.06.2016
tarihinde kabul edilen 6719 Sayılı “Enerji Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile kamu tarafından işletilmekte,
özelleştirilmiş ve özelleştirilecek olan santrallere çevre mevzuatına uyumuna
yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli
izinlerin tamamlanması amacıyla 31.12.2019 tarihine kadar süre tanınmıştır.
Hâlbuki 1986 yılında yürürlüğe giren Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği ile termik santrallerden kaynaklanan baca gazı salımlarına sınırlama getirilmiştir. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte EÜAŞ tarafından işletilen ve yakıt ısıl gücü 300 MW’nun üzerinde katı yakıtlı termik santraller için izin verilebilir SO2 salım değeri 1000 mg/Nm3olarak belirlenmiştir. Ülkemizde mevcut linyit rezervlerinin büyük bir kısmı düşük kaliteli ( düşük nem, kül ve kükürt içeren düşük kalorifik değere haiz) olduğundan linyit yakıtlı termik santrallerde oluşan baca gazındaki kükürt dioksit konsantrasyonlarının sınır değerin çok üzerinde olması nedeniyle mevcut termik santrallere BGKA tesisi entegre edilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. ..”
Alıntıladığım bölüm söz konusu filtre konusunu aydınlığa kavuşturmaktadır. Peki, tarım alanları ve ormanlar? Devlet Planlama Teşkilatının desteklediği, üniversiteler ile Tarım Bakanlığı’nın birlikte yürüttüğü “Muğla-Yatağan Termik Santrali Emisyonlarının Etkisinde Kalan Tarım ve Orman Topraklarının Kirlilik Veri Tabanının Oluşturulması ve Emisyonların Vejetasyona Etkilerinin Araştırılması” sonuç ve öneriler bölümünde;
“Yatağan Termik
Santralinin etrafı tepe ve dağlarla çevrili küçük bir ovada kurulmuş olması,
120 m yükseklikteki
santral bacalarından salınan emisyonların rüzgâr etkisiyle çevreye yayılmasına
ve
tarım alanları ve ormanlık alanlarda sorunlara yol açmasına neden
olmaktadır. Diğer yandan santralde kullanılan linyitlerin düşük kalorili olması
nedeniyle yüksek kül içermesi, yine yüksek S(kükürt) kapsamı, santralin baca
filtrelerinin verimsiz çalışmasından dolayı çevreye kül ve toz dağılması,
küllerin taşınımı ve aktarımı sırasında kaçakların meydana gelmesi sorunların
esas kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca yanma sonucu kömürün yapısında bulunan
ağır metallerde açığa çıkmaktadır.” İfadelerine yer verilmiştir. Yine aynı bölüm
içinde “Araştırma bölgesinde, Pb(kurşun)
için bitki örneklerinde saptanan değerler değişkenlik göstermekle beraber
yenilebilir olmasından dolayı havuç ve susam örneklerinin Pb değerleri meyve ve
sebzelerde izin verilebilir en yüksek değer olan 0.5 mgkg-1’ın üzerindedir.” Araştırmada dikkat çekici bir başka
ifade ise; Bölgedeki Yatağan Orman
İşleri Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre bu alandaki çamların 13 yıldır
büyüme göstermediği, hep aynı boyda kaldıkları belirtilmiştir..Ayrıca yeni jenerasyonun
yetişmediği…belirtilmiştir.. (2002 sözlü beyandır)”
Söz konusu termik santralin ilk ünitesi 1982 yılında devreye sokulduğu, üç ünite ve 630 MW’lık kurulu güç ile devrede olduğu günlük ortalama 18 bin ton linyit yakıldığı dikkate alındığında baca filtresi kadar bulunduğu çevre ve canlılar için yaşamsal öneme sahip iki konu daha ortaya çıkmaktadır;
1. Kül depoları 2. Atık Sular
Türk Tabipler Birliğine(TTB) göre ise; “ Kül depolarında radon gazı (Ra222)açığa çıkmakta- ki akciğer ve kemik için karsinojendir-üzeri toprakla örtülse dahi toprağın gözeneklerinden geçerek havaya karışıp 3-4 günlük bir sürede aktif kurşuna (Pb210)dönüşmektedir. Küllerdeki uranyum-ki akciğer ve lenfatik sistem için karsinojendir-da ayrı bir sorun yaratmaktadır... Termik santrallerde soğutma,temizleme, buhar elde etme,…gibi çok çeşitli amaçlarla su kullanılmakta ve bu işlemler sonucunda tonlarca atık su oluşmaktadır… ne kadar işlemden geçirilirse geçirilsin toprağa, yer altı kaynak sularına geçerek denizlere kadar ulaşması ve çevrenin kirlenmesine yol açması kaçınılmazdır” ifadeleri ne yer verilmektedir.
Bu bağlamda şunu ifade etmek isterim, birbiri ile veya birbirinden ayrı pek çok üniversite ve STK’nın hatta bakanlıkların yapmış/yaptırmış olduğu araştırmalar var ise de süreklilik içermemekte ve yeterli değildir.
Son olarak ise Sayın Tarım Ve Orman Bakanını Pakdemirli’nin “Net söylüyorum; tarımsal ovalarımıza tek bir çivi dahi çakılmayacak..” şeklindeki son açıklamasına istinaden şunu sormak istiyorum; söz konusu ön lisansı verilmiş ve yapılması planlanan termik santraller nerelere kimler tarafından yapılacak biliyor musunuz?
n.aydemir
07.12.2019 Denizli
Kaynaklar: https://www.enerjiatlasi.com/komur/
https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/9_3.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aucevrebilim/issue/40120/477280