Sayın
Turp, ben Maydanoz. Mektubunu aldım. Sana bahçeli saraydan yazıyorum. Ne yalan
söyleyeyim; mektubunu alır almaz değil de şu senin coniler sızdırınca, içimden
bir küfür salladım. Hemen kızma bana, vallahi kimse duymadı. İçimden dedim ya;
ne dediğimi ben bile duymadım.
Lakin
olmaz ki! Bu kadar da olmaz ki; ne demek “aptallık etme!” Ben maydanozum yahu.
Sen bilmez misin kanki; maydanoz zihin açıklığı verir, her derde devadır. Sen
öyle değilsin ki; eh, belki biraz balın içine rendelenirsen falan,
yediklerimizin hazmını kolaylaştırırsın o kadar. Tek başına yersek de midemize
oturursun. Maydanoz öyle mi ya; her yemeğe konulur, her salataya… İstersen tek
başına ye; azıcık limon sık üzerine, azıcık da tuz, çiğ çiğ ye yiyebildiğin
kadar, hiçbir şey olmaz faydasından başka…
Pek
sayın Turp kardeşim kankim; bilirsin ben örf ve ananelerime çok bağlıyım. Benim
suçum değil yani bu durum. Atalarımız demiş ki; her şeye maydanoz olma! Sen
şimdi bu sözden yola çıkıp; her şeye burnunu sokma, diyeceksin. Tamam, ama o
lafı benim için söylememiş atalarımız. O laf, ne bileyim; domates, biber,
patlıcangillere söylenmiş. Değil mi ya; hazır benim gibi bir maydanoz, bahçeli
sarayın en has köşesinde kasılıp dururken onlara ne oluyor? Şimdi anladın mı
beni kankim Turpum. Ben mecburum, dibimdeki zehirli sarmaşıkların kökünü
kurutmaya. On günde yedi yüz ellisini kökledim zaten. Gerçi bu sırada dört
kardelen, yirmi kadar kır çiçeği, yirmi beş kadar yaban gülü zayi oldu ama
olsun. Bu işin fıtratında var, bilirsin.
Lakin
şu benim bilali gebeş okçularına söz geçiremiyorum. O bir lafın var ya; çok çok
çok koymuş bunlara, çok içerlemişler. İlle de oklarımızla Turpun füzelerini,
uydularını düşüreceğiz falan diyorlar da başka bir şey demiyorlar. Valla benden
duymuş olma ama; bizim acımıza kırağı çalmaz diyor patlıcangiller. Anlattım,
hepsine birer birer anlattım; rıza dedim, reza dedim, halkımın banknotlarını,
millet bahçemin bütüüün çiçeklerini yedik bitirdik dedim. Susun, susun, susun
dedim bütün sebzelere, meyvelere, börtülere, böceklere… Zamanı gelince
hepinizin üstüne birer tutam maydanoz ekicem dedim. Kankim turpu da öyle boş
boş midenize indirmenize müsaade etmem dedim. Arı kovanına çomak soktum, hepsi
tez elden bal yapacaklar, yapacaklar da şu benim canım turpumu bir güzel
tatlandıracaklar dedim, yaaa…
İşte
böyle böyle sayın kankim. Senin şu dışişleri aşçına söyle; maydanozlu turp her
derde devaymış. Bundan sonra yemekleri öyle yapsın, afiyetle ye. Geç oldu,
saray çiçeğim beni bekler. Hadi ben kaçtım, çüüüs…