Ben gözlerimin ekranından izlediğim Altınordulular'ın
hiçbirini unutmadım,
En iyi günlerinde de sevdim,
En kötü günlerinde de...
(Okan Yüksel)
Futbol onun için eşsiz bir oyun, engin bir tutkuydu.
İtalyan Yazar Umberto Eco yazmıştı ya; "dünyada
politikanın yerini futbolun aldığını, yaşamımızı epeyce meşgul ettiğini."
Eco'nun bu tanımına tam uyandı hayata bakışı...
En büyük sevdası; futbol ve
doğup büyüdüğü Basmane'nin takımı, adını Süleyman Ferit
Eczacıbaşı'nın koyduğu, rengini Kuvayi Milliye şehitlerinin al kanıyla çelikten
alan "Cumhuriyet'in ilk Kulübü" Altınordu'ydu!
Hekimliğini de aşardı tutkusu.
Ömrünü vermiş,
"bir gün bu kulübe başkan olacağım" demiş, olmuştu
da!
Hem de en zor günlerde!
Cefayı da çileyi de çekendi...
"1923 Armalı" neredeyse o da yanındaydı.
Protokolda değil, Aksaçlılar'ın yanında, tribünde olmayı
tercih ederdi!
***
Her zaman gözlerini Kırmızı - Lacivert sevgisiyle açardı
güne!
Onun sevgisi; şairce;
"Ekmeği suyu bölüyor-du
Günde üç öğün!"
Ustam'ın ifadeleriyle;
"ölümsüz bir sevgiyle yaklaştı çocukluk, gençlik,
yaşlılık günlerinin arkadaşlarına.
Namık Kemâl Lisesi delikanlısı, Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi mezunu operatör doktoru.
Gazi Hastanesi Başhekimi olarak hayatını armağan etti
insanlara.
Altınordu ateşini yaktı arkadaşları ile bir sıra neferi
gibi!.."
***
En çok o sevdi, en sevilen de oydu…
Babam Cevat Aga'nın da can dostu benim de can abimdi Salih
Mertan!
İnsanı insan yapan bütün değerlere sahip, herkesin yüreğine
dokunan, asla sırtını dönmeyen
Salih Baba'ydı!..
"Aşkı Altınordu, Altınordu aşkı" olan Salih
Başkan'dı!..
***
Tarih 7 Kasım...
Bornova Stadı'nda Altınordulu gençlerin Fransız takımı
Montpellier'le maçı vardır.
Salih Başkan stat merdivenlerinde A Takım Teknik Direktörü
Hüseyin Eroğlu ile karşılaşır.
Hoca, saygıyla büyüğünü selâmlar. Sarılırlar birbirine.
Aralarında şu diyalog geçer;
-Hüseyin Hocam!
Bir -ilk ve son- isteğim var senden.
-Buyurun Başkanım.
-3 hafta sonra Altay'la oynayacaksınız.
Bu maçı benim için oynayıp alır mısınız?
Hoca, "Merak etmeyin Başkanım. Çıkıp oynayacağız.
Kazanacağiz ve galibiyeti de size armağan edeceğiz" der.
***
Tarih 1 Aralık...
Altınordu, kentin güzide ekiplerinden Altay'la karşılaşır.
Kırmızı-Lacivertli taraftarlar da tribünde Salih Baba'lı
pankartları açarlar.
Maçı da 2-1 Altınordu kazanır.
Teknik Direktör, maç bitiminde soyunma odasına yürürken hem
mutlu, hem hüzünlüdür.
Bugün yıldızlara, bulutlara yoldaş olmuş Başkan'ın
"vasiyetini" yerine getirmiştir futbolcularıyla!..
***
"Bir insan ölünce ölmez" diyor Fransız edebiyatçı
Jules Romains.
Ondan başkaları daha uzun zaman söz ederler ve bir gün adı
son kez geçer.
Ölümünden belki elli yıl, belki yüz yıl sonra...
Son defa, bir daha anılmamak üzere...
İşte o zaman gerçekten ölür insan!..
***
Salih Baba!
Futbol kitabındaki tepeden tırnağa Altın'lım!
Seni nefes aldıkça hep anacağız.
Yüreklerimizi acıya dayadın, ölümsüzlüğü sırtlayıp gittin
aramızdan!
Basmane, Altınpark, Tilkilik, Dönertaş, Kordonboyu,
Alsancak, İzmir, tribünler yokluğuna ne kadar dayanacak?
Altınordulular, eskimeyen dostların; seni hep özleyecek!
Gönlümüzün en müstesna yerinde büyük dostluğunla hep bir
hüzün olarak kalacaksın!..