Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını,
egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzeni,
demokratik ve ulusal eğitim değerlerini korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için
17 Ekim 2005’te kurulan Eğitim-İş’imizin, 15. yaşını gururla kutluyoruz.
Eğitim-İş, yüz yıllık sendikal mücadele geleneğimizden ders alarak yoluna
devam etmektedir. Encümen-i Muallim’den, TÖS’ten, TÖBDER’den devraldığımız
kültür, birikim ve cesaretle, Köy Enstitüleri ile Fakir Baykurt’un yurtsever ve
mücadeleci ruhunu birleştirerek yeniden kurduğumuz Eğitim-İş, 15 yılda, Büyük
Önderimiz Atatürk’ten ve onun eseri olan Cumhuriyetten yana kamuoyunun
gözbebeği olan demokratik kitle örgütlerinden biri haline geldi.
Eğitim-İş olarak, bu 15 yılı, haklı kavgamızı soluksuz sürdürerek geçirdik:
Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitimin askıya alınmaya, Cumhuriyet
eğitim sisteminin ve oluşturduğu kültürün tasfiye edilmeye çalışıldığı, Atatürk
devrim ve ilkelerinin yok edilmek istendiği bir süreçte, siyasi iktidarın
birçok hamlesini hukuk savaşımızla engelledik, engelleyemediklerimize karşı
alanlarda direnerek, toplumsal muhalefet oluşturduk.
Laikliğin, saldırı altındaki Cumhuriyet değerlerinin yılmaz savunucusu
olduk. Vakıf/dernek maskesi takan tarikatlarla MEB'in ısrarla ve durmadan
imzaladığı protokolleri ortaya çıkardık, bu rezaletlere ilişkin hukuk
mücadelesi verdik. Gericilerin daha da pervasızlaşmasının önünde yıkılmaz bir
set gibi durduk.
Öğretmen örgütçülüğünün efsanevi lideri Fakir Baykurt'un "Öğretmen
yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir"
sözlerini şiarımız yaparak eğitim emekçilerinin alın terinin hakkını savunduk.
İnsanca ücret, insanca çalışma koşulları için vermekte olduğumuz mücadelede,
haksızlığa uğrayan, mağdur edilen, laik ve bilimsel eğitimi savunduğu için
yandaş yöneticilerin hedefi haline gelen eğitim emekçilerinin sesi olduk.
Siyasi iktidarın öğretmenlerin hakkını gasp eden, angaryalar yüklemeye
çalışan, emeğini görünmez kılan birçok düzenlemesine karşı mücadele ettik,
hukuk savaşı verdik. Birçok kazanıma imza attık. Bizzat devletin başındaki AKP
tarafından değersizleştirilmeye çalışılan öğretmenlik mesleğini, Cumhuriyet'in ilk
yıllarındaki saygınlığına kavuşturmak için durmadan yol aldık.
Gericilik AKP eliyle yükseltilip şımartılırken, büyük önderimiz Atatürk ve
silah arkadaşlarına, Cumhuriyet değer ve ilkelerine dil uzatanlar çoğalırken,
hiçbir hakareti, hiçbir saldırıyı cevapsız bırakmadık, hesap sorduk. Atatürk'ün
kurduğu bu Cumhuriyet'te, cumhuriyetin imkanlarından faydalanarak Atatürk'e dil
uzatanlara hadlerini bildirerek, gençlerimize de örnek olmaya çalıştık.
Başöğretmenimiz Atatürk'ün bize emanet ettiği yeni nesillerin daha iyi bir
eğitime kavuşabilmesi her zaman mücadelemizin ana prensiplerinden biri oldu.
Yeri geldi ücra bir köy okulunda üşüyen bir yavrumuzun çıplak ayakları olduk,
yeri geldi hükümet eliyle tarikat yurtlarına itilen çocukların çığlığı... AKP
eliyle eğitimde ailesi zengin olan çocuk ile yoksul olan çocuk arasındaki
uçurum daha da derinleştirilirken, fırsat eşitliği sağlanmasının sosyal devlet
olmanın gereği olduğu vurgusunu dilimizden düşürmedik. Bu alanda toplumdaki
uyanışın, kıvılcımlarını çaktık.
Özel okul sahibi müteahhitlerin elinde mağdur olan öğretmenlerimiz isyan
çığlığı attığında, üyemiz olup olmadıklarına bakmaksızın o çığlığın yankısı
olduk.
Hiçbir zaman sadece kendi alanında mücadele vermekle yetinen bir demokratik
kitle örgütü olmadık; ülkemizdeki, dünyamızdaki gelişmelere de her zaman dahil
olarak demokrasi mücadelesi verdik. Özgürlüklerin gaspına karşı, insan hakları
ihlallerine karşı, adaletsizliklere karşı dik ve ödün vermez duruşumuzla
toplumsal muhalefetin en önemli öznelerinden biri olduk.
Eğitim-İş olarak, bu 15 yılda emeğimiz ve geleceğimiz için canımız pahasına
mücadele ettik. Örgütümüz emek, demokrasi, özgürlük ve ülkeye sahip çıkma
mücadelesinin hep içinde, hep önünde yer aldı.
Bir umut olarak kurduğumuz sendikamızın, siyasi iktidara karşı yürütülen
muhalefetin demokratik ve meşru mücadeledeki en önemli direnç merkezi haline
gelmesinin mutluluğunu, gururunu yaşadık.
Bundan sonraki süreçte mücadelemizi daha da yükselterek öğretmenlerin,
öğrencilerimizin sesi olmaya; laik, çağdaş, bilimsel, ulusal, parasız,
demokratik ve karma eğitimi savunmaya; emeğimize ve ülkemize yönelik her
saldırı, karşısında sarsılmaz bir kale gibi durmaya kararlıyız!
Yaşasın haklı mücadelemiz!
Yaşasın Eğitim-İş'imiz!
Yaşasın Birleşik Kamu-İş!