DenizliEkspres Haber/Kadriye Sözeri/ÖZEL HABER
Denizli’nin Baklan ilçesinde alarm zilleri çalıyor.
Beşparmak Dağı eteklerinde uzanan Baklan Ovası’nda birinci derece tarım arazileri, yaklaşık 400 dekar kiraz bahçesi ve bağcılık alanlarının yanına kurulan kümes hayvanı çiftlikleri, bölgenin tarımını ve kültürel mirasını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Üstelik Çalkebir Höyüğü gibi tarihi sit alanlarının dibine kadar yaklaşan tesisler, hem doğayı hem de tarihi adım adım katlediyor.

Tarım ve Meyvecilik Alanları Kümes Çiftlikleriyle Tehdit Altında
Baklan–Denizler yolu güzergâhında ana yola sıfır konumda kurulan kümes işletmeleri, bölgedeki tarım ve meyveciliği ciddi şekilde tehdit ediyor.
Özellikle 400 dekar kiraz bahçesi ve çevredeki üzüm bağları, verimli topraklar üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Bu kadar büyük üretim alanlarının dibine kurulan çiftlikler, üreticinin gelirini ve bölgenin meyvecilik potansiyelini ciddi şekilde tehlikeye atıyor.
Bölge halkı soruyor: Bu kadar verimli arazilerin üzerine tavuk çiftlikleri kurulmasına kim izin verdi?

Gübre ve Atıklar Toprağı ve Suyu Zehirliyor
Tavuk gübresi, içerdiği patojenler, ağır metaller ve kimyasal bileşenler nedeniyle kısa vadede toprağın verimliliğini düşürmekle kalmıyor; uzun vadede ise yeraltı sularını kirleterek içme suyu kaynaklarını tehdit ediyor.
Bu durum, insan sağlığını tehlikeye atarken, tavuk, büyükbaş ve diğer hayvan türlerinde salgın hastalık riskini artırıyor.
Bilimsel raporlara göre Türkiye genelinde benzer yoğun hayvancılık faaliyetleri, erozyon ve tuzluluk sorunlarını artırarak tarımsal üretimi %20–30 oranında düşürebiliyor.

Baklan’ın Temiz Havası Artık Risk Altında
Plansız yapılaşma, yol kenarında seyahat edenler için yoğun sinek istilası ve dayanılmaz kötü kokular anlamına geliyor.
Amonyak ve partikül madde emisyonları, bölgenin sağlık turizmi potansiyelini yok edebilir. Temiz havasıyla bilinen Baklan Ovası artık kirli hava ve sinek istilası ile anılma tehlikesiyle karşı karşıya.

Çalkebir Höyüğü: Tarih de Tehdit Altında
Çalkebir Höyüğü, İskit ve Frigya dönemlerine ait kalıntılar barındıran arkeolojik bir sit alanı.
Sit alanının dibine kadar gelen kümes çiftlikleri, höyüğün fiziki bütünlüğünü ve gelecekteki arkeolojik kazıları tehdit ediyor.
Uzmanlar, bu hoyrat yapılaşmanın Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel mirasını geri dönülmez şekilde tahrip ettiğini vurguluyor.
Tarihsel Bağcılık ve Meyvecilik Geleneği
Osmamlı kayıtlarına göre 16. yüzyılda bölgede bağcılık yaygın olarak yapılmaktaydı, ekonomik ve kültürel hayatın önemli bir parçasıydı.
Beşparmak Dağı eteklerinde yer alan topraklar, tarih boyunca bağcılık ve meyveciliğin merkezi olarak korunmuş.
Bugün bu alanlar kümes çiftlikleri ve plansız yapılaşma ile tehdit altında.
Yasal Çerçeve ve Yetkililerin Soru İşaretleri
Türkiye’de yürürlükte olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını yasaklıyor.
Ancak Baklan’da, birinci derece tarım arazileri ve verimli meyvecilik alanlarının üzerine tavuk çiftliklerinin kurulmasına kim izin verdi? sorusu cevapsız kalıyor. Denetim eksikliği, hem toprak hem de üreticinin geleceğini tehlikeye atıyor.
Köylü ve Üreticinin Tepkisi
Yerel üreticiler ve çevre örgütleri tepkili:
“Kiraz bahçelerimiz ve bağlarımız tehdit altında. Çiftliklerden yayılan koku ve sinekle başa çıkamıyoruz.”
“Bağlarımız ve meyve bahçelerimiz binlerce yıldır korunmuş. Bugün yok olmalarına izin veremeyiz.”
Çevre ve tarım dernekleri, acil denetim ve yapılaşmanın durdurulması çağrısında bulunuyor.
Ne Yapılmalı? Acil Çağrı
Sit alanları ve tarım arazileri acilen korunmalı, çiftliklerin yeri incelenmeli.
Atık yönetimi ve yeraltı suyu denetimleri bağımsız laboratuvarlarla yapılmalı.
Çalkebir Höyüğü ve çevresi Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından koruma altına alınmalı.
İzin ve ruhsat süreçleri şeffaf şekilde kamuoyuna açıklanmalı.
Sürdürülebilir tarım ve meyvecilik projelerine hibe ve teknik destek sağlanmalı.
Baklan Ovası’nda yaşananlar sadece çevresel bir sorun değil; aynı zamanda tarih, kültür ve tarımsal miras sorunu.
Eğer yetkililer acil önlem almazsa, binlerce yıllık bağcılık ve meyvecilik geleneği, arkeolojik miras ve tarım arazileri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Halkın sesi net: “Baklan’ın toprağı, suyu, havası ve tarihi yok olmasın!”







