Türkiye’nin sayılı Sümerologlarından Veysel Donbaz, yıllarca
Sümerce, Akadca, Asurca, Babilce ve Hititçe dillerinde yazılmış kil tabletler
üzerindeki bilgileri günümüze taşıyan, 5 bin yıl öncesinin tarihine ışık tutan,
200 makale ve 16 kitapta imzası bulunan bir isim.
1958’de Denizli Lisesi’ni bitirdikten sonra ailesinin maddi
gücü olmadığı sırf eğitim hayatını sürdürebilmek için burslu okuyabileceği her
türlü okula gitmeyi kafaya koyan Veysel Donbaz, Ailemin durumu iyi olsa da
daimi bir gelirimiz yoktu. O yıl ne kadar mahsul olursa onunla geçinmek
zorundaydık. Ankara’da ya da başka bir ilde okumak ayda belirli bir bütçe
gerektiriyordu. Babamın bana 4 yıl boyunca düzenli para göndermesi imkansızdı.
O yüzden burslu okumak zorundaydım. İlahiyat Fakültesi’nin sınavsız burslu
aldığını duydum. Dedim hiçbir yere giremezsem müftü olurum… Bu arada bir
tanıdığım vasıtasıyla zamanında takım komutanı olan birisiyle tanıştım. Bu
durumdan bahsedince bana Ekrem Akurgal’a vermek üzere bir kart yazdı: “Hamili
kart yakınımdır kendisine suhulet gösterilmesi.’’ Kartı alıp doğruca Ekrem
Akurgal’ın yanına gittim ve ona kartı verdim. Bana dedi ki, çivi yazısı
öğrenmek ister misin? “Eğer ucunda burslu okumak varsa ben her şeyi öğrenirim.
Bana hiçbir şey mani olamaz’’ dedim. 2 ayrı sınava girdim o gün. Böylece 23
yıldır kayıt yapılmayan Sümeroloji bölümüne hemen kaydımı yaptılar. Bölümde
benden başka öğrenci olmadığını okul başlayınca öğrendim. Yalnız bir bölüm
düşünemediğim için bunun gerçek olacağını da hiç düşünememiştim. O yıl ben
kayıt yaptırmasaydım Sümeroloji bölümü kapanıyormuş meğer sözleri ile Sümerolog
olma yolunda attığı ilk adımın hikayesini de anlatmış oldu.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Tablet Arşivi Şefi olarak sürdürdüğü
görevinden emekli olmasına rağmen müzeden ve araştırmalarından kopmayan Veysel
Donbaz, İstanbul Arkeoloji Müzesinde 73 bin tablet bulunduğunu belirtti. “Okunmayan
tablet çok görünüyor ama çoğunun envanteri yapılmış durumda. Bizde 19
koleksiyon var. Bu koleksiyonlar, içinde bulunduğu şehirlere göre isim alıp
sınıflandırılmıştır. Anadolu’da Kültepe ve Hitit tabletleri bulunuyor daha çok.
Bazılarının topraklarının rengi de, yazı karakterleri de farklı. Hepsinin ortak
noktası insan hayatını idame ettirebilmek için insanlara dağıtılacak olan
yiyecekler ve mabetlere, saraylara kabul edilen hediyeler olmaları. Vergi
yerine koyun getiriyor, yiyecek getiriyor insanlar. Ve onlar tekrar halka geri
dağıtılıyor. Yani önce bunu garanti etmişler” diyen Donbaz, “Hititler döneminde
de her şey tapınağa getiriliyor, orada yenilip içiliyor. Eve götürmek
kesinlikle yasak. Eve götürürken yakalanırsan bu, idam ile cezalandırılıyor.
Çünkü orada yemenizin bir sınırı vardır ama götürmenin bir sınırı olmaz. Belki
üç tane, beş tane yiyebilirim, ama 50 tanesini alıp götürebilirim. İşte bugün
tarlalarda da o adet sürüyor. Bir bostan kopardığınız zaman yeyip orada
kabuğunu bırakın derler. Arabanızı oraya yanaştırdığınızda tamamını
götürürsünüz. Asurlularda da durum aynı. Eski insanlar tabiattan çok
korktukları için devamlı tabletler yoluyla sorular sormuşlar. Kralımız hasta
olacak mı, filan memleket bize saldıracak mı gibi fal, kehanet metinleri var.
Günlük hayatlarında yaptıkları her şeyi tanrılara soruyorlar. Bu şekilde binlerce
tablet var. Her hareketlerini tanrıya sormuşlar. Matematik, tıp, astroloji
tabletleri var” sözlerini dile getirdi.
Sümerolog olmak isteyen kişilerin öncelikle bu mesleği sevmeleri
gerektiğine dikkat çeken Veysel Donbaz, Çivi yazısını öğrenmek isteyen kişiler önce
modern dilleri bilecekler, 600-700 çivi yazısı işareti öğrenecekler. Bu iş
sevmeyle olur. Korkarsanız yapamazsanız. Bu işe başlayanlar çabuk yılıyorlar.
Peşimizden gelmek için arayı çok açmamak lazım. Çünkü ara çok açık olunca sizi
kaybedebilirler. Nereden gittiğinizi bilemezler. Çöldeki gibi çok yakın takip etmek
lazım ki izler kaybolmasın, biraz adımlarını sıklaştırarak size yetişebilsin.
İnsan kendisi istemezse sizin gayretinizle başkasına hiçbir şey
yaptıramazsınız. Ankara’da dört beş profesör var, Kültepe tabletlerini
çalışıyorlar ama hiçbir öğrenci yetiştirmiyorlar dedi.
‘