Bitcoin, son zamanlarda kulaklarımıza aşina bir sözcük… Aslı
İngilizce ve bitkoyin şeklinde dilimizde telaffuz ediliyor. Ve hemen herkesin
de dilinde maşallah!
İnsanlar, gelişen teknoloji ile beraber, hızlı ve pratik
para kazanmanın yollarını arar oldular. Artık kimse istemiyor; hamallık
yapmayı, kazma kürek çalışmayı, toprakla mücadele etmeyi… İnsanların, daha
doğrusu yeni insanların istedikleri şey, kısa yoldan zenginleşmek! Bir kısım
yeni insan, buldular da bunun yolunu… Teknoloji ile birleştirerek ve biraz
hinlik, biraz da cinlik katıverdiler içerisine… Titan piramitleri, iddia
oyunları, çiftlik bank gibi hadiseleri doğurdular… Elbet ki, bunların yasal
olanları makbuldü ve yasalar çerçevesinde de doğumlar oldu. Bitcoin bu
doğumların sonuncusu… En yasalından dijital para birimi…Adı, jeton ya da bozuk
para manasına gelse de, uzunca bir süre insanlığı meşgul edecek gibi duruyor.
Bahsini ettiğim yasal doğumlardan biri de, borsa hadisesidir.
Dünyada kurulan ilk borsa binasının ülkemizde, Kütahya’da, Çavdarhisar’da
olduğunu biliyor muydunuz? “Aizonai” borsası, hem de 200’lü yıllardan sonradır
kullanılmaya başlanması… Aslında borsaların kurulmasının maksadı, insanların
kolay yoldan para kazanmalarına sebep vermek değildir. Borsalar, ticareti
yapılan ürünlerin fiyatlarını belirlerler normalde… Ancak yeni insanlar, yani
kolaycılar, borsalarda işlem gören ürün ve/veya şirketlerin değerlerine para
yatırırlar ve bir nevi kumar oynarlar.
Neyse, bugüne dönelim; kulağımıza en tanıdık gelen
borsalar, Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan Newyork Menkul Kıymetler yanikısaca
WallStreet denen borsa ile yine Newyork’ta olan Nasdaq adı verilen borsalardır.
Tokyo, Paris, Londra, Hong Kong, Eurotnext ve ülkemiz menkul kıymetler borsası
İstanbul İMKBde sıklıkla, ekranlarımızdaki ekonomi programlarında kendilerine
yer bulurlar ya da alt yazılarda geçerler.
Bu borsa hadisesine birazdan tekrar geleceğim, ancak önce
03 Temmuz 2011 tarihine sizleri götürmek istiyorum;
Örümcek ağı gibi ülkemizin her kurumunu, her birimini ve
hatta kendilerince, örülmesi gereken neresi varsa orasını, ilmek ilmek örmüş
olan hain terör örgütü Fetö’nün, bir kumpası olduğu sonradan ortaya çıkacak
olan “Futbolda Şike” dosyasının patladığı gün 03 Temmuz 2011… Kimsenin bir şey
anladığı veya yorumlayabildiği saatler değildi ilk anlar! Sadece televizyon kanallarından,
flaş haberlerle bilgi sahibi olmaya çalışıyorduk. Ve yalnızca bir gün sonra; “Fenerbahçe
Başkanı ve asbaşkanı gözaltında, iddialarda farklı takımlardan birçok teknik adam,
futbolcu ve yöneticinin adı geçiyor”!
Gerçekten de ilerleyen günlerde, birçok takımdan, birçok
kişinin bilgisine başvuruluyor, kimi gözaltına alınıyor, ardından mahkemeye ve
kimileri için tutuksuz yargılama devam ederken, kimilerine cezaevi yolu gözüküyordu.
Az sayıda da olsa beraat eden de vardı. Günler günleri kovalarken ve tüm
kamuoyu ekranlardaki adli akışa kilitlenmişken, aslında iddialarda adı geçen
kulüplerin, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerinde,
muazzam düşüşler yani değer kayıpları yaşanıyordu.
Yazımın girişinde anlatmaya çalıştığım, borsa hadisesi
var ya… Kimilerinin ticaretini geliştirmek, kimilerinin ise kolaydan para
kazanmak için dâhil oldukları… Yeni dönemde, spor kulüplerinin şirketleşmiş
olanları da halka açılarak, hisselerinin bir bölümünü borsada satışa çıkarmış
ve tahtada kendilerine bir değer biçtirmişlerdi. İşte bu biçilen değerleri durmadan
düşüyor ve paraşütünü açamayan paraşütçünün düşüşü gibi değer kaybı durdurulamıyordu.
Üşenmedim, araştırdım; İstanbul Borsasının https://datastore.borsaistanbul.com/libraryinternet adresinden, gerekli kayıt işlemlerini yaptıktan sonra sizler de
kolayca ulaşabilirsiniz.
Dört büyükler lakaplı Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş
ve Trabzonspor’un 03 Temmuz 2011 öncesi,01 Temmuz 2011 tarihli hisse senetlerinin
ikinci seans kapanış değerlerine baktım, hisse adlarıyla yazıyorum;
GSRAY 376,00 – FENER 71,25 – BJKAS 10,25 – TSPOR 17,85
Aynı değerlere bir de 03 Temmuz 2011’den bir gün sonra 04
Temmuz 2011 için baktım;
GSRAY 362,00 – FENER 57,50 – BJKAS 9,56 – TSPOR 16,50
Sonra, 4 yıl sonrasına ve hatta hain kalkışmanın
sabahına, 16 Temmuz 2015 tarihindeki verilere baktım; GSRAY 29,75 – FENER 42,10 – BJKAS 2,10 – TSPOR 1,44
Bugünün rakamlarını yazmak istemedim çünkü, İstanbul
İmkb, geçen sene, endeksi yüz binin üzerine çıktığı için iki sıfır eksiltti
kendinden… Ben de, bu milattan öncesi olabilecek,15 Mayıs 2020 tarihindeki değerlerini
yazıyorum;
GSRAY 2,48 – FENER 9,94 – BJKAS 2,07 – TSPOR 5,05
Değer kayıplarına bakar mısınız? Yani aslında şike
davası, daha doğrusu kurulan kumpas, sadece kişileri bitirmeye ya da yaralamaya,
karalamaya yönelik değilmiş. Kulüplerin hisse değerlerindeki dip yapmış yukarıdaki
rakamlar, bizlere bunu açıkça gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan kararlar ile Fenerbahçe’nin
ve diğer karalananların tamamen aklandığını ve kurulan bu kumpasın, yani açılan
davalar, gözaltılar, tutuklama süreçleri, cezalar; tümbunların aslında birer yalandan
ibaret olduklarınıanlamış olduk. Sürecin içerisinde kalan kişi ve/veya kurumlar
da yasal olarak aklandılar.
İyi de, kaybolan paralar, uçup giden dolarlar, avrolar?
Kulüplerin muhasebelerinden kaybolan değerler?
Bunları kim geri verecek?