Nilüfer Fatma Aydemir'in, Mehmet Koç ile yaptığı söyleşi şu şekilde;Önümüzdeki günlerde tarım eğitiminin 175.yılını kutlayacağız. Gelin bu vesile ile biraz size tarihsel geçmişinden bahsedeyim sonra da söyleşimize geçelim. Ülkemizde tarım ile ilgili ilk yüksek öğrenim 1876 yılında İstanbul Ayamama Çiftliğinde kurulmuştur. Tarımın geliştirilmesi, bitkilerde meydana çıkan sorunların önlenmesi ve önlemler alınması,, birim alandan daha çok ürün alınabilmesi gibi çağın gerekliliği dikkate alındığında tarım eğitim almış kişilere ihtiyaç duyulmuştur. 1893 yılında bu amaçla Halkalı Yüksek Ziraat Okulu açılmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonrada eğitim vermeye devam etmiştir. 1933 yılında ise bugün Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi olarak devam eden Yüksek Ziraat Enstitüsü açılmıştır. 1948 tarihinde Ziraat Fakültesi adıyla anılmaya başlanmıştır.
1955 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1957 yılında Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi..ile yaygınlaşmaya başlayan tarımsal eğitim bugün 44 üniversite de devam etmektedir.
Ziraat Mühendisliği eğitimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşundan itibaren ilk dönemlerinde Tıp Fakültesi kadar önemli sayılmıştır. Günümüzde gerekli değer verilmemekte, lisans yerleştirme sınav barajını geçenlerin tercihleri arasındadır.
1.Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Adım Mehmet KOÇ, 1996 yılında Nevşehir'de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Nevşehir'de tamamladıktan sonra lise sonsınıfta bölümüm gereği (meslek lisesi) elektrik elektronik mühendisi olmayı istiyordum. Fakat lisede verilen eğitimler ve çabamın yetersiz olması sebebiyle kazanamadım ve bir yıl mezuna kaldım. Mezuna kaldığım zamanlarda bölüm tercihim farklılaştı, fakat hala daha aklımda ziraat mühendisliği yoktu. Veteriner Hekim olmak istiyorum. Yine beklediğim şekilde puanlar gelmeyince son tercih olarak ziraat mühendisliğini yazdım ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Bitki Koruma Bölümünü 36.sırada, yani sınıfın en düşük puanlı kişisi olarak kazandım. O zamanlar asla hayalimde ve planlarımda olmayan bir meslek olduğu için ilk yıllar çok fazla zorlandım. İsteksizce derslere girerken, son yıllara doğru mesleki merak ve mesleğin araştırma gücünün yüksek olması sebebiyle çok zevkli bir hal aldı. Ve şu sıralar iyi ki bu bölümü seçmişim diyorum. Tekrar bana tercih hakkı sunsalar, yine ziraat mühendisliğini seçerdim.
2.Ziraat Mühendisliği mesleğini ve akademik ilerlemenin başlangıcı sayılabilecek yüksek lisans seçme nedeniniz nedir? Mesleki bilgi ve mesleki becerinize katkısı nelerdir?
Akademik kariyer o kadar görüldüğü gibi basit ve yüksek lisans bitince olunabilecek bir meslek veya branş birimi değildir. Gerçekten çok zahmetli ve bir o kadar da zor bir aşama diyebilirim. Yüksek lisans isteğim elbette ki gelecekte akademisyen olabilmek için, bu gereklilik ile eğitimimi devam ettiriyorum. Fakat yalnızca yüksek lisans yapmak yeterli değil, bundan ziyade YÖKDİL sınavından en düşük 55 puan almak ve ALES sınavından ise en az 70 almak gerekmektedir. Ülkemizin ilkokuldan beri bizlere vermiş olduğu İngilizce eğitimine dönüp baktığımızda gerçekten ciddi bir İngilizce sorunumuzun olduğu ve bunun da akademisyenlik için bile YÖKDİL den en düşük puan olan 55'i almak da bizleri zorladığını düşünüyorum. Umarım sınavlardan başarılı olabilirim ve hedefim olan akademisyenliğe adımımı atarım.
3.Ziraat Fakültesi'nde Bitki Koruma Bölümü söz konusu olunca akla ilk gelen zirai ilaç bayisi.. Siz "bitki koruma ürünlerinin toptan veya perakende olarak satışı ve depolaması" sınavında başarılı olan mühendislerimiz arasındasınız, öncelikle tebrik ediyorum. Bu vesile ile sınav, sınava dahil edilen farklı meslek gruplarının olması hakkında neler düşünüyorsunuz? Pek tabi sınava hazırlanan arkadaşlarımıza önerileriniz nelerdir?
Teşekkür ederim. Sınava gerçekten konu ile alakasız birçok bölüm katılmaktadır. Sınavı geçmek için gerekli olan 70 puanı alan herkes sınavdan başarılı sayılmakta ve belgeyi alabilmektedir. Bu gerçekten çok ciddi ve önlenmesi gereken bir konudur. Oturup disiplinli ve dikkatli bir şekilde bir ayını bu sınava ayıran herkes iyi kötü 70 puanı alabilir diye düşünüyorum. Fakat iş burada bitmiyor, teorik olarak 70 puan almak için gerekli olan bilgi asla yeterli değildir. Oldukça çok teorik bilgi var ve teorik bilgilerin, gerçek hayatta tek başına asla bir geçerliliği yoktur. Uygulamasını yapmamış denememiş, görmemiş bölümünü okumamış, bu konuların sahibi olmayan birisi sınavı geçmek için çalıştığı kadarıyla kısıtlı bilgilerle bu işi asla yapmamalıdır.
Örnek verecek olursak: ziraat hariç, herhangi bir bayilik sınavına girmeye hak kazanmış bir bölümden mezun birisi bir hastalık ile ilgili teorik bilgi sahibi olabilir fakat bu hastalık başka bir hastalık ile az çok belirti olarak benziyor olabilir ve bu hastalığa karşı belki de bir kimyasal mücadele yöntemi bile yoktur. Gereksiz yere bu hastalığa şu ilaç iyi gelir, bunu at, şunu at.. gibi önerilerde bulunarak bilinçsiz yere hem üretimin sekteye uğraması, üreticinin de cebine zararda bulunabilir. Hem de son zamanlarda zaten sürekli bir tehlike teşkil eden çevre kirliliğine olumsuz yönde destek vermiş olabilir.
Bizler asla ziraat mühendisleri olarak ziraat mühendisleri hariç diğer meslek alanlarının bu belgeyi almasını istemiyoruz. .
Sınava çalışma konusuna geldiğimiz zaman ise piyasada çok fazla sınav için gereksiz kitap ve kaynaklar bulunmaktadır. Üstelik yüksek fiyatlara satışları yapılmaktadır. Konu ile ilgili özet halde sınava yönelik bilgiler içeren bir kitap yazmaya başladım bile diyebilirim. Umarım kitabım sınava yetişir ve gerekli ilgiyi alan, faydalı ve kullanışlı bir kitap olur. Sınava çalışmak için bakanlığın sitesinde yer alan "Teknik Talimatlar" kitabının 6 ciltine de kesinlikle bakmak gerekiyor. Soruların çoğu bu bölümlerden gelmektedir. Güncel bir şekilde yönetmelikler takip edilmelidir ve bitki koruma bölümünün geçmiş notları taranmalıdır.
4.Sosyal medyayı iyi kullanıyorsunuz; özellikle hastalık, zararlı tespiti ve pestisit kullanımları konusunda bilgilerin paylaşıldığı bir de grubunuz var. Sosyal medya üzerinden yardım almak isteyen çiftçilerimizi de bu grupta görüyorum. Bu noktada şunu sormak istiyorum, çiftçi de mühendislerimiz de derdini veya bilgisini doğru anlatabiliyor mu?
Öncelikle bu sosyal medya üzerinden yardım etme fikrimin nasıl doğduğunu dilerseniz sizlere kısaca anlatayım. Lisans dönemi 3.'üncü sınıfta okurken, bölümüm ile ilgili bilgiler öğrendikçe heyecanlanıyordum. O zamanlarda Instagram'ı güncel bir şekilde kullanmıyordum bile, daha sonra hiç bir sayfayı dahi örnek almadan
"neden bu öğrendiğim bilgileri bir sayfada ziraat mühendisi meslektaşlarım ile de paylaşmalıyım ki"
diyerek Instagram üzerinden @ziraatmuhendisiyiz sayfasını kurdum. İlk başlarda ilgi çok fazla olmasada sayfa paylaşımlarına olan ilgi gittikçe arttı. Şu anda yaklaşık olarak 15.2 bin takipçiye ulaştık.
Daha sonra çiftçilerin çoğunun Facebook'ta olduğunu keşfettim ve çiftçilere yönelik bir sayfa ve grup açmayı planladım. İlk başlarda o grupta da gerekli ilgi oluşmadı. Kendi profilimde üreticilerin en büyük sorunu haline gelen ve ezbere verilen bilgilerden ziyade elimden geldiği kadarıyla anlaşılır ve üretici dili ile yazabileceğim paylaşımlar yapmaya başladım. Değerli üreticiler ve meslektaşlarım da çok olumlu, beni mutlu edecek geri dönüşler yapt. Böylece de daha çok motive oluyorum ve bu paylaşımların devamlılığı için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bilginin paralı olduğu ve 4 yıllık lisans eğitimi mezunu olup artık mühendis unvanını kazandığım için bu tarz bilgilerin para karşılığında vermem gerektiğini de söyleyenler oldu. Şu anda hala daha yüksek lisans yaptığım için, kendimi öğrenci olarak gördüğüm için bu tarz paylaşımlara devam edeceğim. Umarım ki paylaşımlarım faydalı ve gerekli ihtiyacı karşılayacak düzeyde oluyordur ve olacaktır.
Üreticilerimiz dertlerini, meslektaşlarım ise dertlere derman olacak sonuçları çok iyi şekilde anlamıyor ve veremiyorlar. Üretici bir tane net bile olmayan fotoğrafı sosyal medyada paylaşarak;
"bunun için hangi ilacı uygulamalıyız" diye soruyor.
Daha "kimyasal mücadelesi var mı?" ya da "kültürel veya diğer alternatif mücadele yöntemleri ile o sorundan sıyrılmak mümkün mü değil mi?"
sormadan direk "hangi ilacı atalım" diyor. Bunu gören meslektaşım da ezbere sistemle"bu kesin şudur şunu tabandan, yapraktan ver kurtul" diyor.
Bu örnek sadece sosyal medya için geçerli değil gerçekte de bir bayiye gidince diyalog çoğunlukla bu şekilde oluyor. Bunun önüne geçmek için elimizden geleni yapmalıyız, piyasada ne kadar ruhsatsız pestisit varsa şuna buna etkili diye öneriliyor.
Peki nasıl önüne geçebiliriz? Üretici daha bilinçli ve neyi neden yaptığını bilmeli, bunu da yapacak olanlar bu eğitimi verecek olanlar yine bizler ve tarım il ve ilçe müdürlükleri olmalıdır.
5. Pestisitler hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar, uygulama da ki hatalarımız nelerdir?
Pestisitler ruhsatsız olduğu kültür bitkisindeki hedef soruna ya da kültür bitkisine ruhsatlı olsa bile hedef soruna ruhsatsız olduğu halde çok fazla kullanılmaktadır. Bunun önüne çok zor geçilmektedir. Şuan ki barkod sistemi ile birlikte geçmişe göre pestisitleri takip etme daha da kolaylaştı, yani bir firmadan çıkıp bayiye geldiğinde ve bir bayiden çıkıp üreticiye gelene kadar ki her dönemi bir bir takip ediliyor. Ancak bu yetersiz kalmaktadır.
Üreticinin de uygulama esnasında takip edilmesi gerekir, ki bu tüm çiftçileri takip etmek demektir ve takip etmek şu an için mümkün değildir.. Burada değerli üreticilerimize çok iş düşmektedir. Bu yüzdende çiftçilerimiz kesinlikle bilinçlendirilmelidir.
6.Ziraat Mühendisliği oldukça geniş çalışma alanı olan bir meslek olmasına karşın zirai ilaç ve hastalık ikilisi daha öncelikli, peki bu konuda hizmet nasıl olmalı? Örneğin pek çok arkadaşımız bu hizmetin ücretsiz olması sebebi ile mesleğin itibarsızlaşmasından dert yakınılıyor..
İlk sorularda da dediğim gibi 4 yıllık bir lisans eğitiminden sonra hangi mesleği yaparsanız yapın üniversitede almış olduğunuz bilgileri para karşılığı satmaktasınız. Sonuçta o kadar yıl bir meslek için emek verilip bir şeyler öğreniliyor ve bu öğrenim sonucunda alınan bilgiler de sizin için bir ekmek kapısı oluyor.
Örnek olarak: Evinizde bir inek hastalandığında ineğin tedavisi için gelen bir veteriner hekime ya da bir hayvan sağlığı kliniğine götürmüş olduğunuz hasta kedinizin tedavisi karşılığında bir ücret talep ediliyor mu? edilmiyor mu? Ya da bir doktora gittiğinizde doktor sizi muayene ettikten sonra ilaç bile yazmadan
"sizde önemli bir hastalık yok sadece yorgunsunuz vs."
dediğinde muayene ücreti alınıyor mu, alınmıyor mu? Her meslekte bu ve benzeri konularda bir ücret talebi olurken, maalesef ki ziraat mühendisleri bu işi ücretsiz bir şekilde yapmaktadır ve bu da gerçekten mesleğimizin itibarsızlaşmasına sebep olmaktadır.
7.Son olarak mesleğin geleceği hakkında görüşleriniz nelerdir? Bir de her tercih dönemi gördüğüm bir konuyu sormak istiyorum, Ziraat Mühendisi olmak isteyen ya da okuyan gençler için bölüm tercihi yaparken ve kendilerini geliştirmek adına tavsiyeleriniz, önerileriniz nelerdir? Mesleğimin geleceğini çok iyi yerlerde görüyorum diyebilirim. Biraz klişe olacak ama Covid-19 salgını ile birlikte herkes arabaların, evlerin veya takıların yenilmediğini karantina sürecinde ise en fazla ihtiyaç haline gelen maddelerin gıdalar ve temizlik malzemeleri olduklarını gördüler. İnsanlık yeni ve farklı bir mutasyon geçirerek artık gıda yerine çöp gibi maddeleri tüketmeyi başarabilirse o zaman ziraatın geleceğinin biteceğini söyleyebilirim. Artan nüfus ve sürekli gıda talebinin olduğu sürece, arazilerimizin genişliğinin de artmayacağını göz önüne aldığımızda birim alandan elde edilecek olan ürünün kalite ve miktar olarak artması için kesinlikle ziraat mühendislerine gereklilik vardır.
Farklı ve yanlış politikalardan dolayı şuanda ziraat mühendisliğine gereken değerin verilmediğini fakat gelecek bunun bir hata olduğunun farkına varılacağını ve bu mesleğin tıpkı bir anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğarak eski itibarını kazanacağını düşünüyorum.
Ziraat mühendisi olmayı kafasında kesinleştirmiş, fakat hangi bölümü tercih edeceğini bilemeyen değerli adaylar öncelikle bu mesleği hangi bölgede idrak edeceğini kesinleştirmelidir. Yani İç Anadolu mu Güneydoğu Anadolu mu Akdeniz mi vs. bölgede hangi kültür bitkileri üzerine çalışacağını bilmeli, sonra tarla mı, bahçe mi?..düşünmelidir. Bu konular az çok oturduğu sürece tarla bitkileri ve bahçe bitkileri bölümleri arasından bir eleme yapma hakkı kazanırlar.
Yetiştiricilik konusu mu ağır basıyor yoksa hastalık, zararlı gibi konularla ilgili çalışma ve tavsiyeler mi ilgilerini çekiyor ya da bir ilaç bayiisi mi açmak istiyor?.. Belki bunlar için en iyi bölüm bitki koruma olabilir.
Bu ve benzeri sorularla birlikte kendileri için uygun bölümleri tercih edebilirler. Geliştirme konusunda kesinlikle tek ve önemli bir tavsiyem var lisans dönemi boyunca kendilerini geliştirebilmeleri için yapmaları gereken en önemli şey İNGİLİZCE öğrenmektir. Kısa bir süre içerisinde müsait bir zamanım olursa bölüm ve ziraat mühendisliği ile ilgili kendimizi lisans döneminde nasıl geliştiririz konusu ile ilgili online bir kurs vermeyi de düşünüyorum.
Mesleğini özümsemiş, pek çok sorunun farkında, çözüm önerileri de olan sizi tanımaktan elbette ki tanıtmaktan gurur duyduğumu bilmenizi isterim. Katkınız, açık yüreklilikle verdiğiniz bilgiler için ise teşekkür ederim.
Ziraat Mühendisliği gibi tarımın olmazsa olmazı olan bir mesleğin hak ettiği yeri bulacağına inanan biri olarak, önümüzdeki günlerde sizlerle ziraat mühendisleri ile yaptığım söyleşileri paylaşmayı sürdüreceğim. n.aydemir
07 Ocak 2021 Denizli-Hatay[email protected][email protected]
1955 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1957 yılında Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi..ile yaygınlaşmaya başlayan tarımsal eğitim bugün 44 üniversite de devam etmektedir.
Ziraat Mühendisliği eğitimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşundan itibaren ilk dönemlerinde Tıp Fakültesi kadar önemli sayılmıştır. Günümüzde gerekli değer verilmemekte, lisans yerleştirme sınav barajını geçenlerin tercihleri arasındadır.
1.Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Adım Mehmet KOÇ, 1996 yılında Nevşehir'de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Nevşehir'de tamamladıktan sonra lise sonsınıfta bölümüm gereği (meslek lisesi) elektrik elektronik mühendisi olmayı istiyordum. Fakat lisede verilen eğitimler ve çabamın yetersiz olması sebebiyle kazanamadım ve bir yıl mezuna kaldım. Mezuna kaldığım zamanlarda bölüm tercihim farklılaştı, fakat hala daha aklımda ziraat mühendisliği yoktu. Veteriner Hekim olmak istiyorum. Yine beklediğim şekilde puanlar gelmeyince son tercih olarak ziraat mühendisliğini yazdım ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Bitki Koruma Bölümünü 36.sırada, yani sınıfın en düşük puanlı kişisi olarak kazandım. O zamanlar asla hayalimde ve planlarımda olmayan bir meslek olduğu için ilk yıllar çok fazla zorlandım. İsteksizce derslere girerken, son yıllara doğru mesleki merak ve mesleğin araştırma gücünün yüksek olması sebebiyle çok zevkli bir hal aldı. Ve şu sıralar iyi ki bu bölümü seçmişim diyorum. Tekrar bana tercih hakkı sunsalar, yine ziraat mühendisliğini seçerdim.
2.Ziraat Mühendisliği mesleğini ve akademik ilerlemenin başlangıcı sayılabilecek yüksek lisans seçme nedeniniz nedir? Mesleki bilgi ve mesleki becerinize katkısı nelerdir?
Akademik kariyer o kadar görüldüğü gibi basit ve yüksek lisans bitince olunabilecek bir meslek veya branş birimi değildir. Gerçekten çok zahmetli ve bir o kadar da zor bir aşama diyebilirim. Yüksek lisans isteğim elbette ki gelecekte akademisyen olabilmek için, bu gereklilik ile eğitimimi devam ettiriyorum. Fakat yalnızca yüksek lisans yapmak yeterli değil, bundan ziyade YÖKDİL sınavından en düşük 55 puan almak ve ALES sınavından ise en az 70 almak gerekmektedir. Ülkemizin ilkokuldan beri bizlere vermiş olduğu İngilizce eğitimine dönüp baktığımızda gerçekten ciddi bir İngilizce sorunumuzun olduğu ve bunun da akademisyenlik için bile YÖKDİL den en düşük puan olan 55'i almak da bizleri zorladığını düşünüyorum. Umarım sınavlardan başarılı olabilirim ve hedefim olan akademisyenliğe adımımı atarım.
3.Ziraat Fakültesi'nde Bitki Koruma Bölümü söz konusu olunca akla ilk gelen zirai ilaç bayisi.. Siz "bitki koruma ürünlerinin toptan veya perakende olarak satışı ve depolaması" sınavında başarılı olan mühendislerimiz arasındasınız, öncelikle tebrik ediyorum. Bu vesile ile sınav, sınava dahil edilen farklı meslek gruplarının olması hakkında neler düşünüyorsunuz? Pek tabi sınava hazırlanan arkadaşlarımıza önerileriniz nelerdir?
Teşekkür ederim. Sınava gerçekten konu ile alakasız birçok bölüm katılmaktadır. Sınavı geçmek için gerekli olan 70 puanı alan herkes sınavdan başarılı sayılmakta ve belgeyi alabilmektedir. Bu gerçekten çok ciddi ve önlenmesi gereken bir konudur. Oturup disiplinli ve dikkatli bir şekilde bir ayını bu sınava ayıran herkes iyi kötü 70 puanı alabilir diye düşünüyorum. Fakat iş burada bitmiyor, teorik olarak 70 puan almak için gerekli olan bilgi asla yeterli değildir. Oldukça çok teorik bilgi var ve teorik bilgilerin, gerçek hayatta tek başına asla bir geçerliliği yoktur. Uygulamasını yapmamış denememiş, görmemiş bölümünü okumamış, bu konuların sahibi olmayan birisi sınavı geçmek için çalıştığı kadarıyla kısıtlı bilgilerle bu işi asla yapmamalıdır.
Örnek verecek olursak: ziraat hariç, herhangi bir bayilik sınavına girmeye hak kazanmış bir bölümden mezun birisi bir hastalık ile ilgili teorik bilgi sahibi olabilir fakat bu hastalık başka bir hastalık ile az çok belirti olarak benziyor olabilir ve bu hastalığa karşı belki de bir kimyasal mücadele yöntemi bile yoktur. Gereksiz yere bu hastalığa şu ilaç iyi gelir, bunu at, şunu at.. gibi önerilerde bulunarak bilinçsiz yere hem üretimin sekteye uğraması, üreticinin de cebine zararda bulunabilir. Hem de son zamanlarda zaten sürekli bir tehlike teşkil eden çevre kirliliğine olumsuz yönde destek vermiş olabilir.
Bizler asla ziraat mühendisleri olarak ziraat mühendisleri hariç diğer meslek alanlarının bu belgeyi almasını istemiyoruz. .
Sınava çalışma konusuna geldiğimiz zaman ise piyasada çok fazla sınav için gereksiz kitap ve kaynaklar bulunmaktadır. Üstelik yüksek fiyatlara satışları yapılmaktadır. Konu ile ilgili özet halde sınava yönelik bilgiler içeren bir kitap yazmaya başladım bile diyebilirim. Umarım kitabım sınava yetişir ve gerekli ilgiyi alan, faydalı ve kullanışlı bir kitap olur. Sınava çalışmak için bakanlığın sitesinde yer alan "Teknik Talimatlar" kitabının 6 ciltine de kesinlikle bakmak gerekiyor. Soruların çoğu bu bölümlerden gelmektedir. Güncel bir şekilde yönetmelikler takip edilmelidir ve bitki koruma bölümünün geçmiş notları taranmalıdır.
4.Sosyal medyayı iyi kullanıyorsunuz; özellikle hastalık, zararlı tespiti ve pestisit kullanımları konusunda bilgilerin paylaşıldığı bir de grubunuz var. Sosyal medya üzerinden yardım almak isteyen çiftçilerimizi de bu grupta görüyorum. Bu noktada şunu sormak istiyorum, çiftçi de mühendislerimiz de derdini veya bilgisini doğru anlatabiliyor mu?
Öncelikle bu sosyal medya üzerinden yardım etme fikrimin nasıl doğduğunu dilerseniz sizlere kısaca anlatayım. Lisans dönemi 3.'üncü sınıfta okurken, bölümüm ile ilgili bilgiler öğrendikçe heyecanlanıyordum. O zamanlarda Instagram'ı güncel bir şekilde kullanmıyordum bile, daha sonra hiç bir sayfayı dahi örnek almadan
"neden bu öğrendiğim bilgileri bir sayfada ziraat mühendisi meslektaşlarım ile de paylaşmalıyım ki"
diyerek Instagram üzerinden @ziraatmuhendisiyiz sayfasını kurdum. İlk başlarda ilgi çok fazla olmasada sayfa paylaşımlarına olan ilgi gittikçe arttı. Şu anda yaklaşık olarak 15.2 bin takipçiye ulaştık.
Daha sonra çiftçilerin çoğunun Facebook'ta olduğunu keşfettim ve çiftçilere yönelik bir sayfa ve grup açmayı planladım. İlk başlarda o grupta da gerekli ilgi oluşmadı. Kendi profilimde üreticilerin en büyük sorunu haline gelen ve ezbere verilen bilgilerden ziyade elimden geldiği kadarıyla anlaşılır ve üretici dili ile yazabileceğim paylaşımlar yapmaya başladım. Değerli üreticiler ve meslektaşlarım da çok olumlu, beni mutlu edecek geri dönüşler yapt. Böylece de daha çok motive oluyorum ve bu paylaşımların devamlılığı için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bilginin paralı olduğu ve 4 yıllık lisans eğitimi mezunu olup artık mühendis unvanını kazandığım için bu tarz bilgilerin para karşılığında vermem gerektiğini de söyleyenler oldu. Şu anda hala daha yüksek lisans yaptığım için, kendimi öğrenci olarak gördüğüm için bu tarz paylaşımlara devam edeceğim. Umarım ki paylaşımlarım faydalı ve gerekli ihtiyacı karşılayacak düzeyde oluyordur ve olacaktır.
Üreticilerimiz dertlerini, meslektaşlarım ise dertlere derman olacak sonuçları çok iyi şekilde anlamıyor ve veremiyorlar. Üretici bir tane net bile olmayan fotoğrafı sosyal medyada paylaşarak;
"bunun için hangi ilacı uygulamalıyız" diye soruyor.
Daha "kimyasal mücadelesi var mı?" ya da "kültürel veya diğer alternatif mücadele yöntemleri ile o sorundan sıyrılmak mümkün mü değil mi?"
sormadan direk "hangi ilacı atalım" diyor. Bunu gören meslektaşım da ezbere sistemle"bu kesin şudur şunu tabandan, yapraktan ver kurtul" diyor.
Bu örnek sadece sosyal medya için geçerli değil gerçekte de bir bayiye gidince diyalog çoğunlukla bu şekilde oluyor. Bunun önüne geçmek için elimizden geleni yapmalıyız, piyasada ne kadar ruhsatsız pestisit varsa şuna buna etkili diye öneriliyor.
Peki nasıl önüne geçebiliriz? Üretici daha bilinçli ve neyi neden yaptığını bilmeli, bunu da yapacak olanlar bu eğitimi verecek olanlar yine bizler ve tarım il ve ilçe müdürlükleri olmalıdır.
5. Pestisitler hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar, uygulama da ki hatalarımız nelerdir?
Pestisitler ruhsatsız olduğu kültür bitkisindeki hedef soruna ya da kültür bitkisine ruhsatlı olsa bile hedef soruna ruhsatsız olduğu halde çok fazla kullanılmaktadır. Bunun önüne çok zor geçilmektedir. Şuan ki barkod sistemi ile birlikte geçmişe göre pestisitleri takip etme daha da kolaylaştı, yani bir firmadan çıkıp bayiye geldiğinde ve bir bayiden çıkıp üreticiye gelene kadar ki her dönemi bir bir takip ediliyor. Ancak bu yetersiz kalmaktadır.
Üreticinin de uygulama esnasında takip edilmesi gerekir, ki bu tüm çiftçileri takip etmek demektir ve takip etmek şu an için mümkün değildir.. Burada değerli üreticilerimize çok iş düşmektedir. Bu yüzdende çiftçilerimiz kesinlikle bilinçlendirilmelidir.
6.Ziraat Mühendisliği oldukça geniş çalışma alanı olan bir meslek olmasına karşın zirai ilaç ve hastalık ikilisi daha öncelikli, peki bu konuda hizmet nasıl olmalı? Örneğin pek çok arkadaşımız bu hizmetin ücretsiz olması sebebi ile mesleğin itibarsızlaşmasından dert yakınılıyor..
İlk sorularda da dediğim gibi 4 yıllık bir lisans eğitiminden sonra hangi mesleği yaparsanız yapın üniversitede almış olduğunuz bilgileri para karşılığı satmaktasınız. Sonuçta o kadar yıl bir meslek için emek verilip bir şeyler öğreniliyor ve bu öğrenim sonucunda alınan bilgiler de sizin için bir ekmek kapısı oluyor.
Örnek olarak: Evinizde bir inek hastalandığında ineğin tedavisi için gelen bir veteriner hekime ya da bir hayvan sağlığı kliniğine götürmüş olduğunuz hasta kedinizin tedavisi karşılığında bir ücret talep ediliyor mu? edilmiyor mu? Ya da bir doktora gittiğinizde doktor sizi muayene ettikten sonra ilaç bile yazmadan
"sizde önemli bir hastalık yok sadece yorgunsunuz vs."
dediğinde muayene ücreti alınıyor mu, alınmıyor mu? Her meslekte bu ve benzeri konularda bir ücret talebi olurken, maalesef ki ziraat mühendisleri bu işi ücretsiz bir şekilde yapmaktadır ve bu da gerçekten mesleğimizin itibarsızlaşmasına sebep olmaktadır.
7.Son olarak mesleğin geleceği hakkında görüşleriniz nelerdir? Bir de her tercih dönemi gördüğüm bir konuyu sormak istiyorum, Ziraat Mühendisi olmak isteyen ya da okuyan gençler için bölüm tercihi yaparken ve kendilerini geliştirmek adına tavsiyeleriniz, önerileriniz nelerdir? Mesleğimin geleceğini çok iyi yerlerde görüyorum diyebilirim. Biraz klişe olacak ama Covid-19 salgını ile birlikte herkes arabaların, evlerin veya takıların yenilmediğini karantina sürecinde ise en fazla ihtiyaç haline gelen maddelerin gıdalar ve temizlik malzemeleri olduklarını gördüler. İnsanlık yeni ve farklı bir mutasyon geçirerek artık gıda yerine çöp gibi maddeleri tüketmeyi başarabilirse o zaman ziraatın geleceğinin biteceğini söyleyebilirim. Artan nüfus ve sürekli gıda talebinin olduğu sürece, arazilerimizin genişliğinin de artmayacağını göz önüne aldığımızda birim alandan elde edilecek olan ürünün kalite ve miktar olarak artması için kesinlikle ziraat mühendislerine gereklilik vardır.
Farklı ve yanlış politikalardan dolayı şuanda ziraat mühendisliğine gereken değerin verilmediğini fakat gelecek bunun bir hata olduğunun farkına varılacağını ve bu mesleğin tıpkı bir anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğarak eski itibarını kazanacağını düşünüyorum.
Ziraat mühendisi olmayı kafasında kesinleştirmiş, fakat hangi bölümü tercih edeceğini bilemeyen değerli adaylar öncelikle bu mesleği hangi bölgede idrak edeceğini kesinleştirmelidir. Yani İç Anadolu mu Güneydoğu Anadolu mu Akdeniz mi vs. bölgede hangi kültür bitkileri üzerine çalışacağını bilmeli, sonra tarla mı, bahçe mi?..düşünmelidir. Bu konular az çok oturduğu sürece tarla bitkileri ve bahçe bitkileri bölümleri arasından bir eleme yapma hakkı kazanırlar.
Yetiştiricilik konusu mu ağır basıyor yoksa hastalık, zararlı gibi konularla ilgili çalışma ve tavsiyeler mi ilgilerini çekiyor ya da bir ilaç bayiisi mi açmak istiyor?.. Belki bunlar için en iyi bölüm bitki koruma olabilir.
Bu ve benzeri sorularla birlikte kendileri için uygun bölümleri tercih edebilirler. Geliştirme konusunda kesinlikle tek ve önemli bir tavsiyem var lisans dönemi boyunca kendilerini geliştirebilmeleri için yapmaları gereken en önemli şey İNGİLİZCE öğrenmektir. Kısa bir süre içerisinde müsait bir zamanım olursa bölüm ve ziraat mühendisliği ile ilgili kendimizi lisans döneminde nasıl geliştiririz konusu ile ilgili online bir kurs vermeyi de düşünüyorum.
Mesleğini özümsemiş, pek çok sorunun farkında, çözüm önerileri de olan sizi tanımaktan elbette ki tanıtmaktan gurur duyduğumu bilmenizi isterim. Katkınız, açık yüreklilikle verdiğiniz bilgiler için ise teşekkür ederim.
Ziraat Mühendisliği gibi tarımın olmazsa olmazı olan bir mesleğin hak ettiği yeri bulacağına inanan biri olarak, önümüzdeki günlerde sizlerle ziraat mühendisleri ile yaptığım söyleşileri paylaşmayı sürdüreceğim. n.aydemir
07 Ocak 2021 Denizli-Hatay[email protected][email protected]