Eğitim-İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan yaptığı yazılı
açıklamada, 17 Nisan 1940 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel
ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan, Cumhuriyet'in aydınlanma
devrimlerinin en önemli hamlelerinden biri olan Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun
81. yıldönümünü kutluyoruz.” dedi.
KÖY ENSTİTÜLERİ KÖY İNSANININ YAZGISINI DEĞİŞTİRDİ
Aydoğan, “Köy Enstitüleri hareketinin temel ideolojisi; yüzyıllarca ihmale uğramış köy insanına, kendi yazgısını değiştirecek bilinç ve beceriyi kazandırmaktı. Eğitim bunun bir aracı idi. Asıl amaç, köy insanının bilinçlendirilmesi ve canlandırılmasıydı. Çünkü okur-yazar olmayan bir toplum ile Atatürk Cumhuriyetinin hedefi olan çağdaş uygarlığa ulaşılamazdı.
Köy Enstitüleri’nin kurulduğu dönemde Türkiye, eğitim düzeyi düşük,
sanayisi cılız, nüfusunun yüzde 80’i köyde yaşayan bir
ülkeydi. Bu yıllarda ülkede okuryazarlık düzeyi yüzde 25 civarındaydı. İşte Köy
Enstitüleri ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Nüfusu 18 milyona
yaklaşan Türkiye’de 1939-40 ders yılında ortaokul öğrencilerinin sayısında ve
lise öğrencilerinin sayısında önceki yıllara kıyasla büyük bir artış
göstermiştir.” şeklinde ifadeler kullandı.
KÖY ENSTİTÜLERİ SAYASINDE BİLİNÇLİ YURTTAŞLAR YETİŞTİRİLDİ
2. Dünya Savaşı’nın sınıra dayandığı koşullarda, devlet bütçesinin ve genç
işgücünün olası savaşa odaklandığı bir ortamda kurulan enstitülerin parasal
kaynağı, sadece Devlet bütçesinden ayrılan payla olamdığını vurgulayan Aydoğan,
“Buralarda yaşayan özverili öğretmen, yönetici, işçi ve öğrencilerin emeği ile
yaratıldı. Bu özveri sayesinde enstitülerde 1937-1946 yılları arasında 723 bina
yapıldı, on binlerce dönüm çorak ya da bataklık arazi işlenerek buralardan bol
ürün elde edildi.
Öğrenciler; öğreniyor, öğrendiklerini uyguluyor ve üretiyordu. Bu dönemde
köy çocukları eğitildikten sonra köylerine tarımda, sanatta, zanaatta ve sağlık
alanlarında öğretmen olarak geri gönderildi.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün "kimsesizlerin kimsesi"
olarak kurduğu Cumhuriyet, bu projeyle o güne dek kimsesiz bırakılan en ücra
köyü dahi bilimin meşalesiyle aydınlattı.
Bu önemli atılım tarımın, kısmi sanayi girişimlerinin yükselmesine fayda
etmekle kalmamış, aşiret, ağa, tarikat üçgeninde sömürülen, kandırılan köylüyü,
kandırılamayacak bilinçli yurttaşlara dönüştürmüştür” dedi.
ENSTİTÜLERİN KAPATILMASI GERİCİLİĞİN ZAFERİDİR
Aydoğan, “Ancak bu yüksek
dinamizm ve Cumhuriyetçi kadronun kazandırdığı ivme gerici ve tutucu egemen
güçlerden tepkiler almaya başlamıştı. Ülkenin toplumsallaşma sürecini
kolaylaştırmak için gerçekleştirilen Köy Enstitüleri girişimi, kazandığı onca
olumlu sonuca karşın dinsel değerlerin çöküşüne neden olduğu gerekçesi ve komünizm
geliyor korkutmalarıyla tamamlanamadı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve
yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak Anadolu’nun en önemli aydınlanma
projesi ortadan kaldırıldı.
Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok
sorunun kaynağında Köy Enstitüleri’nin kapatılması yatmaktadır. Köy
Enstitüleri’nin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve
demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da
demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Enstitülerin
kapatılması Türkiye’nin aydınlanma tarihinde gericiliğin zaferi olarak yerini
almıştır
Ne yazık ki, o gerici anlayışın uzantıları bugün de işbaşındadırlar. AKP
iktidarı döneminde uygulanan politikalarla eğitimin niteliği düşürülmüş,
çağdaş, bilimsel, akılcı, laik eğitim sistemine büyük bir darbe vurulmuştur.” şeklinde
açıklamalar yaptı.
KÖY ENTSTİTÜLERİ’NİNİN FELSEFESİNİ YENİDEN YAŞATMAK EN BÜYÜK AMACIMIZDIR
Bugün Köy Enstitüsü ruhunu yeniden yakalamak ancak çağdaş, üretken ve
demokratik eğitim yöntemini ulusal eğitim sistemimizin her aşamasına
uygulayarak; eleştiren, sorgulayan çağdaş bireyler yetiştirmekle olacağını
söyleyen Aydoğan, “Üretken ve yaratıcılığın desteklendiği eğitim anlayışı bugün
yaşadığımız eğitim sorunlarının da çözümü olarak görülmelidir. İşte o zaman
Atatürk’ün ve cumhuriyetin öğretmenlerden istediği ‘Fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür’ nesilleri yetiştirebiliriz.
81. Kuruluş Yıldönümünde Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve
aydınlanmacı geleneğine sahip çıkıyoruz. Eğitim-İş olarak amacımız; Köy
Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta
cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut
ve ışık olabilmektir. Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş,
Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, Fakir Baykurt’tan, hepsinden önemlisi
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den devraldığı bu görev ve sorumluluğu yerine getirme
azim ve kararlılığındadır” dedi.