19 yıllık AKP iktidarında ayrımcılık, ötekileştirme ve kutuplaştırma
gündelik hayatımızın olağan bir parçası haline geldiğini savunan Bülent Nuri
Çavuşoğlu, “Hükümet’in farklılıklardan çatışma üreten tutum ve davranışları
Türkiye’nin birlikteliğini kökünden sarsmaktadır. Kendi iktidarlarını korumak
ve beceriksizliklerinin üstünü kapatmak için uyguladıkları toplumu bölme
stratejileri nedeniyle halkımız bedel ödemek zorunda kalmaktadır. Son olarak
TBMM’de onaylanarak yürürlüğe giren İstanbul sözleşmesinden Cumhurbaşkanı
kararnamesi ile çıkılması, ötekileştirme politikasının bir sonucudur.
Sözleşmeden çıkıldığının ilan edilmesinin ardından kadın cinayetleri haber
bültenlerinde en başlarda yer almaya başlamıştır” dedi.
CHP’nin, nefret veya kinin değil, karşılıklı saygı ve anlayışın
egemen olduğu bir Türkiye ve dünya için politika üretmeye devam ettiğini ifade
eden Çavuşoğlu, “Cumhuriyet Halk
Partisi, toplumsal barışı tehdit eden nefret söylemine karşı, çoğulcu ve
dayanışmacı değerlerle mücadele etmektedir. CHP, insanı aklı, vicdanı ve irfanıyla
özgür kılan bir toplumu savunmaktadır. Hükümet yetkililerinin söylemlerine
sıklıkla yansıyan önyargı, kin ve nefret, toplumsal barış ve bir arada yaşamı
tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. Nefret ve ayrımcılıkla mücadele etme
sorumluluğunu taşıması gereken Hükümetin farklılıklardan çatışma üreten tutum
ve davranışları toplumsal birlikteliğimizi zedelemektedir” diye konuştu.
İktidar Partileri yetkililerinin siyasi rekabetin bütün
alanlarında toplumun fay hatlarının üzerine gittiklerini iddia eden Çavuşoğlu,
“Bu yolla topluluklar arasındaki bölünmeler iktidar eliyle körüklenmektedir.
Özgürlükçü demokratik ülkelerin, tarafları yakınlaştıran uzlaşmacı siyasetinin
aksine, AKP kutuplaşma temelli bir anlayışı sürdürmektedir. Ülkemizde iktidar
güçleri kendi taraftarları arasındaki ilişkileri sıkılaştırmak ve
sağlamlaştırmak için sürekli olarak karşıt hedefler yaratma çabası içine
girmektedir. Esas amaç siyasi gücü ve ekonomik kaynakları yandaşların tekelinde
tutmaktır. Nefret söylemi bu siyasi mobilizasyonu sağlamakta kullanılan temel
araçlardan biri haline gelmiştir. Hükümet’in sorumluluktan uzak tutumu, nefret
söyleminin yaygınlaşmasına ve nefret suçlarının artmasına neden olmaktadır. Pek
çok kişi inancı, etnik kimliği, cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği yüzünden şiddete maruz kalmakta,
yaralanmakta ya da hayatını kaybetmektedir” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, nefret suçlarına yönelik tatmin
edici bir yasal düzenlemeyi en geniş toplumsal mutabakatla gerçekleştirmek
konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “CHP, bir arada yaşamı tehdit eden
unsurlarla etkin mücadele ederek, toplumsal uzlaşma ve bir arada yaşama iradesini
güçlendirmeyi hedeflemektedir. İktidarın kendisi gibi olmayanı yok sayıp
ötekileştirerek ülkemizi getirdiği noktayı hepimiz görüyoruz. Biz kimseyi
ötekileştirmeden, hepimizin aynı bütünün parçası olduğumuzun farkında olarak,
gerilimden değil, birlik ve beraberlikten beslenerek büyük ve güçlü Türkiye’yi
yeniden inşa edeceğiz” şeklinde konuştu.