PAÜ ile Birlikte 11 Üniversite ve 2 Kurumun
Desteği ile Toplamda 148 Bildiri Sunulacak
PAÜ ALTAY
DİLMER ve PAÜ FEF ÇETLE Bölümü, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun da desteği
ile “Uluslararası Türk Dünyası Yunus Emre Sempozyumu”nu 24-27 Mayıs tarihleri
arasında gerçekleştiriyor.
Pandemi koşulları göz önüne alınarak çevrimiçi platformlarda düzenlenen sempozyuma PAÜ’nün yansıra Azerbaycan Diller Üniversitesi, Azerbaycan Milli Elmlәr Akademiyası- 1. Nәsimi Adına Dilçilik İnstitutu, Özbekistan Alisher Navoiy Nomidagi Toshkent Davlat O’zbek Tili va Adabiyoti Universiteti, Özbekistan Semerkant Devlet Üniversitesi, Özbekistan Buhara Devlet Üniversitesi, Özbekistan Semerkant İpek Yolu Uluslarası Turizm Üniversitesi, Kazakistan Innovatsiyalık Gumanitarlık Zan Universiteti, Kazakistan Semey Şәkәrim Universitesi, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi, Uluslararası Balkan Üniversitesi, Avrasya Yazarlar Birliği katıldı. Açılış ve Kapanış oturumları dışında toplam 30 oturumda gerçekleştirilen sempozyumda toplamda 148 bildiri sunulacak. Açılış ve son gün oturumları birer oturum şeklinde yapılırken 1. gün öğleden sonra, ikinci ve üçüncü günkü oturumlar iki veya üçer oturum şeklinde gerçekleştirilecek.
Türk Dünyası Üniversiteleri Arasındaki
Bağlar Güçlendirilirken, İkili Anlaşmalar Konuları Ele Alınıyor
Uluslararası sempozyum
vasıtasıyla Türk dünyası ile daha yakın bağların kurulması, üniversiteler arası
anlaşmaların, eğitim programlarının planlanması, öğrenci ve öğretim üyesi
değişim programlarının düzenlenmesi gibi birçok konunun da gündeme geleceği
sempozyumda özellikle üniversiteler arası anlaşmalar yapılması konuları da ele
alınacak. İleriye yönelik olarak PAÜ öğrencilerinin iki Türk dünyası
üniversitesinde eğitim alarak çift diplomaya sahip olmaları konusu da sempozyum
sonrası görüşülmesi planlanan konular arasında.
Prof. Dr.
Biray: “Yunus’un Felsefesini Yaşatmalı ve Yaymalıyız”
PAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (PAÜ FEF ÇETLE) Bölüm Başkanı ve PAÜ Altay Toplulukları ve Kültürleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nergis Biray sempozyumun açılış konuşmasında şunları dile getirdi: “Malumları olduğu üzere 2021 yılı UNESCO tarafından “Yunus Emre’nin Vefatının 700. Yıl Dönümü” olarak UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri arasına alınmış aynı zamanda 30 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Genelge ile 2021 yılı Cumhurbaşkanlığımız tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmiştir. Bu vesileyle sizlerin de bildiğiniz üzere ülkemizde Yunus Emre temalı birçok etkinlik gerçekleştirilmektedir. Yunus Emre halk dilinde ürettiği şiirleri ile Türk Diline eşsiz katkılar sunmuş bir halk ozanıdır. Yunus’un şiirlerini söylediği dönemdeki gibi bizler de bugün karmaşık ve zor zamanlardan geçiyoruz. Dünya çapında küresel bir salgınla boğuştuğumuz, gezegenimizin birçok noktasında politik karmaşaların hâkim olduğu, iklim değişikliği ve onunla bağlantılı birçok afetin meydana geldiği ve eğer önlem almazsak artarak meydana gelmeye devam edeceği bu dönemde, tüm insanlığın Yunus’a ve vurguladığı değerlere kulak kabartması gerektiğini düşünüyorum. Yunus’a ve eserlerine sadece bilimsel perspektiften değil biraz da hayatın içinden bakmak, unuttuğumuz değerleri yeniden hatırlamak, gönüllerimizi yoklamak gerek diye düşünmekteyim. Görüyoruz ki toplumsal ve küresel ölçekte barış ve huzur ortamının yaratılabilmesi için tüm dünyanın Yunus’a kulak kabartması gerekmekte. Yunus’un eserlerini birçok dile tercüme etmeli, tüm dünyaya duyurmalıyız. 2021 yılı Yunus’u ve felsefesini tanıtmak için eşsiz bir fırsat sunmakta. Çatışmak yerine birlik olmalı, onun felsefesini yaşatmalı ve yaymalıyız.”
Rektör Kutluhan: “Yunus Emre, Anadolu’nun Gönül Dilidir”
Sempozyum, katılımcı üniversitelerin rektörlerinin açılış
konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmasında Yunus Emre’nin Anadolu’nun gönül
dili olduğuna dikkat çeken PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan şunları
kaydetti: “Malumunuzdur ki; Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
imzasıyla 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak kutlanmasına karar
verildi. Bu vesileyle, Türkçemizin medeniyet dili kimliğiyle bir kez daha
dünyaya duyurulmasına vesile olacak “Yunus Emre ve Türkçe Yılı”nın bir kez daha
hayırlı olmasını diliyorum. Bu sempozyumun da birçok güzelliği beraberinde
getireceğine inancımın tam olduğunu ifade etmek istiyorum. Yunus Emre’yi
okurken, karşımızda sade, masum, gözleri şefkat ve sevgi dolu bir dervişin
ilâhî bir dille bize seslendiğini duyarız. Yunus Emre divanında, günübirlik
konulara neredeyse hiç değinilmediğini görürüz. Zira, O; insanlığın umûmî kader
çizgisi üzerinde durmuş ve bu yönde eserler vermiştir. Her yerde, her seste,
her renkte, her zaman Allah’ın varlığını idrâk eden Yunus Emre, dilsiz
varlıkların da dili, sözü olmuş, adeta onların “gizli dili” olarak yer
tutmuştur. Yunus Emre’nin hayat görüşü iki cihan saadetini kapsamış, ortaya
koymuş olduğu eserleriyle de İslâmiyeti bütünüyle özümsemiş milli bir Türk
sanatı şeklini almıştır. Yunus Emre’nin inşa edip üzerine kişiliğinin damgasını
vurduğu bu milli sanat şeklinin, kendine has olan karakteri ise; arı bir dil,
içtenlik, samimiyet, kendini bilmek, basitlik ve anlaşılırlıktır. Bu
sempozyumun, Yunus Emre tercümelerine de öncülük eden bir etkinlik olmasını
temenni ediyor, Yunus Emre’yi de, Hazreti Mevlana gibi tüm dünyayla
buluşturmasını diliyorum.”