Eğitim-İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal
Aydoğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Libya Başbakanı ile yaptığı görüşmenin
ardından Libya'ya hemen 150 bin doz aşı göndereceklerini açıklamasına tepki
gösterdi. Aydoğan yaptığı yazılı açıklamada, “Yanlış politikalar, bilimi hiçe
sayan organizasyonlar ve insan odaklı olmayan planlamalarla Türkiye'yi Covid-19
vaka sayısında Avrupa birinciliğine taşıyan iktidar, eğitimi virüsün kuluçka
alanı yapma konusunda kararlılığını sürdürmektedir. Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ın Libya Başbakanı ile yaptığı görüşmenin ardından Libya'ya hemen 150
bin doz aşı göndereceklerini açıklaması, bardağı taşıran son damla olmuştur.” dedi.
RİSK GRUBUNDA DEĞİLSİNİZ
Yüz yüze eğitimin başladığı 1 Mart'tan bu
yana sadece resmi kayıtlara göre bile 45 günde 26 eğitim emekçisi yaşamını
yitirdiğini ifade eden Aydoğan, “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kameralara
poz vererek olduğu aşıya ulaşamayan öğretmenler için okula gitmek, her gün
ölümle burun buruna gelmek anlamı taşımaya başlamıştır.Tüm uyarılarımıza
rağmen, MEB'in ve Sağlık Bakanlığı'nın vaatlerinin aksine ülkedeki öğretmen
nüfusunun henüz 10'da 1'i bile aşılanmamıştır. Bakanlıklar sessizliğe gömülünce
kendi randevularını almaya çalışan öğretmenlerimiz -kronik rahatsızlıklara
sahip olanlar dahil- ‘Risk grubunda değilsiniz’ cevabı almaktadır.” Şeklinde ifadeler
kullandı.
AKILLARA VAHİM SORULAR GELMEKTEDİR
Akıllara vahim sorular geldiğini söyleyen
Aydoğan, “Eğitim emekçileri futbolcuların bile dahil edildiği aşı çemberine
dahil edilecekleri zaman kadar ölmemeye çalışırken, ülkede yeterince aşı
kalmadığına dair haberlerin tedirginliğini yaşarken, bu kez iktidarın onların
sağlığından çalarak Libya'ya aşı jesti yapacağını öğrenmiştir!” dedi ve
soruları sıraladı.
İŞTE O SORULAR!
İnsanın anlamaya çalışırken bile yorulduğu
bu tuhaflık, akıllara şu vahim soruları getirmektedir:
•
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergilerinden toplanan paralarla alınan ve
zaten beceriksiz yönetim nedeniyle toplum bağışıklığını oluşturacak kadar dozda
temin edilmemiş olan aşılar, ne hakla başka bir ülkeye 5 ihalenin jesti,
bahşişi olarak verilebilir?
•
Daha "aşı jesti"nin açıklandığı aynı gün yoksul halk için soğan yüklü
tırların yola çıkmasının bir utanç vesilesi değil müjde gibi lanse edildiği bir
ülkenin, zaten başka bir ülkeden satın aldığı aşıları yine başka bir ülkeye
hibe etmesinin nasıl bir mantığı olabilir?
•
Lebaleb kongrelerle kızarttığınız Türkiye haritasına rağmen halkı aşısız
bırakmış olmaktan, bu ülkede her gün bir uçak düşmüş kadar insanımızın salgın
nedeniyle ölmesinden yüzünüzün kızarmaması nasıl açıklanabilir? Bu pişkinlik,
bize vermeyip kendiniz olduğunuz aşıların yan etkisi midir?
•
Milyonlarca öğrencinin eğitimden kopmasına, yoksul öğrencilerin fırsat
eşitsizliğinin kucağına itilmesine yol açan uzaktan eğitimi beceremeyen MEB, şimdi
biz eğitim çevrelerinin itirazlarına rağmen aşılama yapılmadan başlattığı yüz
yüze eğitimde kol gezen ölümü nasıl izah edecektir? Dünyada kurucusunun
"Başöğretmen" sıfatı taşıdığı tek ülke olan Türkiye'de öğretmenlere
verilen değer bu mudur? Geleceğin mimarı olan öğretmenlerimiz, ölmemek için
Libya vatandaşı mı olmalıdır?
Eğitim-İş olarak, sürecin başında
Bakanlığı hem kamuoyu önünde hem yazışmalar aracılığıyla uyarmış, "Aşılama
tamamlanmadan yüz yüze eğitimi başlatmak cinayet olacaktır" demiştik. Şimdi
yaşamını kaybeden öğretmenlerimizin kanı, bu yanlış kararda inat edenlerin
elindedir!
Daha fazla kayıp olmamasının tek yolu
bilimin izinden gitmek, bir salgına karşı gereken tüm mecburi adımları sırayla
atmaktır. Yapılması gerekenler, asgari düzeyde insani duyguları ve idrak
yeteneği olan her siyasinin anlayacağı kadar basittir:
- (Tam kapanmaya geçilse de geçilmese de)
Yüz yüze eğitim derhal durdurulmalıdır.
- Uzaktan eğitimdeki teknik sorunlar
giderilmeli, söz verildiği ancak yapılmadığı üzere yoksul öğrencilere
tablet/bilgisayar dağıtılmalı, internet temin edilmelidir. Yüz yüze eğitime
geçilebileceği zamana kadar hiçbir öğrenci feda edilmemelidir.
- Uzaktan eğitim sırasında yalnızca
öğretmenler değil, okullar açıldığında orada bulunmak zorunda olacak tüm eğitim
emekçileri aşılanmalıdır.
- 2. dozların ardından virüse karşı
bağışıklığın oluşması için bilimsel olarak gereken süre kadar beklenilmeli, bu
sırada okullar (hijyenin sağlanması ve denetlenmesi, sınıf kalabalığı
planlamaları, minimum riskle okula ulaşım) yüz yüze eğitime hazır hale
getirilmelidir.
Yukarıda saydığımız adımlar atılmadan, yüz
yüze eğitimde ısrar etmek CİNAYETTİR! Sadece eğitim alanındaki insanları değil
tüm toplum sağlığını tehlikeye atan bu karardan dönülmesi mecburi istikamettir!