Futbol aslında mesleki anlamda yani futbolculuk anlamında zor olsa da sahada ortaya konmak isteneni konuşmak gerekirse o kadar da zor bir oyun değil. Birçokları ‘Sen kimsin ki bunu diyebiliyorsun’ diyebilir ancak küçük yaşlarda her ortamda futbol oynamış, yıllardır da futbolun içinde bulunmuş biri olarak bu konuda birkaç kelam etmek isterim. Okuyup okumamak size kalmış. Tercih sizin.
Evet basit bir oyun çünkü hedefiniz meşin yuvarlağı bir şekilde rakip yarı sahaya taşıyarak kaleciyi mağlup edip üç direğin arasından topu geçirmektir. Bunun çok basit ya da az basit olması karşınızdaki rakibin ne kadar güçlü olduğu, bireysel anlamda ne kadar kaliteli olduğu ve en önemlisi size karşı defansif mi ofansif mi oynuyor olduğu ile ilgili bir durumdur.
Evet basit bir oyundur çünkü iyi oynamak, hoş futbol oynamak, hedefe yönelik futbol oynamak istiyorsanız futbolun en baş terimi olan pas oyununu oynamanız gerekir. En basitidir aslında pas oyunu oynamak. Al gülüm ver gülüm. Hele ki bunu kendi yarı sahanızda yapıyorsanız. Bunu neden diyorum çünkü rakip takımların neredeyse yüzde 80’i zaten hücum ederseniz sizi karşılarlar. Peki pas oyununda ne yapmak gerekir? Alın benden size kıyak. Rakibin başını döndürüp paslarınızla onların sendelemesini bekleyip doğru zamanda hücuma geçip skoru bulabilirsiniz. Bunu 90 dakikaya yayabildiğiniz takdirde kolay bir galibiyet dahi alabilirsiniz.
Evet futbol basit bir oyundur çünkü tıpkı sizin oynamanız gereken pas oyununu rakibiniz de oynamak durumundadır. Peki sizin ne yapmanız gerekir? Rakibin kolay pas yapmasını engellemeniz, pas kanallarını kapatmanız, bilinen tabirle rakip alanda kontrollü baskı yapmanız gerekir. Bunları yaptığınız takdirde topu rakipten tehlike konisinde alır, kaleye daha kısa mesafede ulaşır ve gol atma şansınızı büyük bir yüzde ile artırırsınız.
Bu kadar zırvalığı niye yaptım? Z kuşağı dahil futbolun içerisinde olan herkes çok iyi bilir ki Barcelona’da yıllar önce Pep Guardiola’nın oluşturduğu bir Barcelona modeli vardı. Xavi, İniesta, Puyol, Dani Alves gibi isimlerin içinde bulunduğu takımın lideri Messi olunca bahsettiğim pas oyununu oynamanız fazlasıyla kolaylaşıyor aslında. Ama Guardiola şunu yaptı. Ayakları bu denli mükemmel oyuncuları bir arada bulmuşken hani biraz evel dediğim o baş döndürücü futbolu oynarsam zirve olurum dedi ve bunu bütün dünyaya kabul ettirdi. Artık futbol literatüründe bir Barcelona var bir de Pep Barcelona’sı var.
Gelelim Denizlispor’a. Tabi ki bizim elimizde Guardiola’nın elindeki o kaliteli futbolcular yok. Tabi ki pas oyunu oynayarak dünyanın dikkatini çekemeyiz. Ancak biraz rol model alıp daha izlenebilir bir futbol sergileyemez miyiz? Sezon başından bu yana kaç hafta geçti ben daha üç pası bir arada yapabilen bir Denizlispor izleyemedim. Yahu hakikaten pas oyunu en kolayıdır. Kimse bizim elimizdeki kadrodan zaten ligi sürklase etmesini beklemiyor ancak her maçta biraz daha aşağı doğru inen grafikte futbol oynamayı nasıl başarabiliyoruz? Haftalar ilerledikçe bir düzen oturur diye bekledikçe geri geri gidiyoruz her anlamda. Bakın tribünleri dolduran taraftarlar her ne kadar üç puan istese de bununda ötesinde eğlenmek, yani sahada ortaya konan iyi şeyleri izlemek ister. Gel gelelim bazı maçların kopuk kopuk bazı bölümlerini saymazsak biz hiçbir maçta izlenebilir bir şeyler ortaya koyamadık. Haliyle iyi sonuçlar da gelmedi. Böyle devam edersek gelmeyecek de. Her hafta umudumuz biraz daha kırılıyor. Denizlispor için geleceğe umutla bakan insan sayısı o kadar çok azaldı ki tahmin bile edemezsiniz. Kendinize gelin, ışık verin biraz. Işık verin ki bizler de arkanızdan gelelim. Tribünleri dolduralım, birlik olalım ve hedefimiz olan bu ligde de bir şekilde kalalım…