Son günlerde Facebook’ta Güneş Gazetesi’nin kuruluşu ile ilgili bazı yazılar yazılıyor.
Bugün Güneş adıyla çıkartılan kağıt parçasının kapatılacağı haberleri ile ilgili olarak, bazı arkadaşlar, eski Güneş’le kıyaslama yapmaya başladılar. Bu nedenle de öyküyü bilen, bir kısmını da yaşayan biri olarak bu satırları yazma konusunda kendimi mecbur hissettim.
19 Şubat 1982 yılında muhteşem bir çıkış yapan Tütk basınında dengeleri değiştiren, basın emekçilerinin hak ettiği ücretleri almasını sağlayan, 1985 yılında satışı bir milyonu aşan Güneş gazetesinin kuruluş çalışmalarının başladığı dönemde -1981 yılı Ağustos sonu Eylül başı - ben ARAYIŞ dergisindeydim. Ancak kuruluş öyküsünü, ustam Sencer Güneşsoy nedeniyle biliyorum.
Gazetenin Yönetim Kurulu üyesi ve kurucularından Sencer Güneşsoy , Güneş’in kuruluş çalışmalarına başlamak üzere yayın başlamasından altı ay önce Ankara’dan İstanbul'a gitti. Şubat 1982 tarihinde yayın yaşamına başlayan Güneş’in sahibi olan Güçlü Gazetecilik Yayıncılık A.Ş.’nin finansmanını Ahmet Kozanoğlu ve Ömer Çavuşoğlu sağlarken, Güneri Cıvaoğlu da önemli ortaklardan biriydi.
Güneş yayın yaşamına başladığında künyede, Genel Yayın Yönetmeni Güneri Cıvaoğlu, Sencer Güneşsoy Genel Koordinatör olarak yer almıştı.
Arayış Dergisi’nde yayınlanan bir yazı sonucu aldığım ceza nedeniyle hapisten çıktıktan üç beş gün sonra, dergi sıkıyönetim tarafından kapatıldı. O günlerde Türkiye’nin en önemli haber ajanslarından biri olan Türk Haberler Ajansı’nı Güçlü Gazetecilik Yayıncılık A.Ş. satın almıştı. Sencer GüneşsoyGüçlü Yayıncılık’taki işlerinin yanı sıra Yönetim Kurulu üyesi ve murahhas aza olarak THA’da görev almıştı. O günlerde THA Genel Müdürür Niyazi Dalyancı Barış Davası nedeniyle tutuklanmıştı. İşte o dönemde, THA’ya Genel Müdür vekili olarak İstanbul’a çağrıldım.
Güneş 12 Eylül darbesinden sonra, faşist darbecileri desteklemeyen gazetelerden biri olarak tarihteki yerini almıştı.
THA da bu konuda gerekli görevleri yapmıştı. Ben, Dalyancı hapisten çıkana kadar THA Genel Müdür vekilliği görevini sürdürdüm..
O sırada, Cüneyt Arcayürek Ankara Temsilciliğinden ayrılmıştı. Ben Güneş’in Ankara Haber Temsilcisi olarak görevlendirildim.
Gazete, büyük ortakları Çavuüoğlu, Kozanoğlu’nun Libya’daki işleri ve ekonoöik kriz nedeniyle sıkıntıya düşmesi sonucunda, iş insanı Mehmet Ali Yılmaz tarafından satın alınıştı.Güçlü Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.’yi alan Yılmaz, yayın politikasına hiç karışmamış, “ gazeyeyi gazeteciler yapar” demişti.
Bu arada, Sencer Güneşsoy ile Güneri Cıvaoğlu’nun gazeteden bir süreliğine ayrılması sonucu, Selçuk Sümer, Mithat Sirmen, Selman Erdoğdu ve ben de istifalarımızı yeni yönetime sunduk.
Göreve Oktay Ekşi ile Nezih Demirkent getirilmişti.
Bu ikilinin gidişi, Güneri beyin yeniden Genel Yayın Yönetmeni olması ile Sencer Güneşsoy, Güneş’in Ankara Temsilciliğine getirken ben İzmir’de Ege Bölge Temsilcisi olarak görev aldım.
Güneş’in en kötü dönemlerinden biri Mehmet Barlas’ın Yayın Yönetmenliği dönemidir. Genel Müdür olarak getirilen Yekta Okur tüm cabalarına, iyi niyetine karşın, Barlas’ın kötü yönetimine engel olamamıştı.
Barlas’ın gidişinden sonra Güneşsoy Genel Koordinatör, ben de Genel Yayın Yönetmeni olarak İstanbul’a geldik. Bu arada Ankara Temsilcisi olarak Selçuk Sümer başladı.
Güneş gazetesinin, 180 - 200 bin dolasında olan tirajı, 1988-1989 yıllarında Nadir’e satılana kadar promosyonsuz 235 bindi.
Gazete Asil Nadir’e satılmasının ardından Sencer bey Mehmet Ali Yılmaz’ın isteği üzerine bir süre bu görevi sürdürmüş, sonra da ayrılmıştır.
Bu konuda yazacak çok şey var… Belki gelecekte birileri bu günleri bütün çıplaklığı ile kaleme alır.