evsiz kapılardan girip çıkıyorum
kalbim dünyanın ortasında bir menekşe
neft ve kan, zambak cesetlerinde çürüyen leke
çakı bile çekemediğim iki karanlık arasındayım
karda bir çiğdem, dikende bir kuş / gibi yakıp
kavrulan, yanıp kavrulan bir akıl
anın sıkı dokusuna sığınan yoksul akıl, alkışların uğultusuyla
büyütür bütün savaşların anasını; ah Asur!
savaş, ah tükenen karanlık
topallayan deli kalbim, böyle başlamak istemezdim
kimdi bana “insanlığın soylu bir geleceği olacak” diyen
alev gözler alevleri yardı ölü çocukların ak gözlerini anmak için…
duyamam yaprağın sesini tüm orman gümbürderken
olmak veya olmamak, bütün hatırladığım bu
yaşam da kanıyor insan da, ensemizde ölümün soluğu
iyi savaşlar sayın seyirciler, devam edin seyirci kalmaya
naklen cinayet çağı bu, katilin yüzü flu
“derslerinizi sakın ihmal etmeyin”
şiir unutmaz, “canlı yayın” yapsa da ölüm
savaş, içi dışı kül kokar
savaş, iki ağzı kırık bir kama
başkalarının kanıyla da ölebilir insan
şimdi yalnızca adları Savaş ve Zafer olan
çocukların dönüşünü düşünüyorum
ölümün adıyla
kan diyorum kan ve fırlıyorum ayağa, tutun şu savaşı
acıların ve düşmanlıkların yıldızlararası dönemi bittiği zaman
Orion’un uyum şarkıları çıkacak aramızdan
hangi savaş yüz akıyla çıkmıştır savaştan
savaşı insanlık kadar eskidir haklı çıkarmak isteyen
bilsin ki, barışı insanlık kadar yenidir diyerek övüyorum ban
kanayan bir Ortadoğu ikindisiyle açıklıyorum gizli güllerimi
Korkusuz kır çiçekleri önünü keser kesmez
Savaşçı diz çökecek göreceksin
ey kin ve kibir bekçileri
şafak; sizin ateşiniz üzerinde doğruluyor şimdi
rüzgarın çarmıhında donardı anılarımız
şimdi bir buğusun artık zamanın teninde
rüzgâr: Gümüşî bir ırmaktan su içerkenki
yürek zaten biliyor tohumlu ölümleri
1-3 nöbetini ölüm tutuyor askerin gözlerinde
bir aynaya bakakalmış gibi ardından uçup giderken hayat
petrolden tez tutuşur alınteri
ancak akrep zehiri yaraşır mürekkepliğe
kâğıt turnam hey, yolların durduğu görülmemiştir dağ titreşirse
kör tarih gözümüzü oymak istiyor
nele mi söylüyor ölü asker? öldüğünü söylüyor, naklen söylüyor
lav düşüyor dünyanın bütün ırmaklarına gül yerine
riyadır, ölsem damarlarım boşalır
böler uykuyu o ses; savaş ah hayır!
barış güçlü insanların yapıtıdır
savaş, korkakların cesaretidir
cesetlerdir bu ülkenin rozetleri
marşlarla yürür bir yanım, bir yanım hep çocuk şimdi
çocuklarına ne yaptın diye sormuştu toprak
Barış’ı üzdüm savaş çıktı
batar kâğıttan çocuklar kara karanfilin körfezinde
savaş oldu, süt bardağı kırıldı çocuğun
maviyi kim öldürdü, ilk kuşu onun içinde
acısı en çok çocuklara düşer savaşların
-her çocuk bir çekmece- anneleri boğuluyor içinde
ölümcül ışıklar aydınlatacaksa geceyi -karanlık kalsın-
yanlış mı belledim, insan sorumluluktur
Kan saldırır kum saldırır Ortadoğudur yüreğim kum’saldır
girmeyin dizelerime gürültülü gölgelerinizle
kemikten zararla oynanan kıta kumarı
korkusunu apaçi dener kendi yüzünde
“fe emma ma yenfeun – nase fimeksü fil arz” ise
ben bir olabilir insanım tiksinirim başkan ve
generallerden burda, orda, Ur’da
yüzünden düşen harfte gizle beni
günler geçtikçe taşla kitap arasında
debeleniyorum, Fırat’ın kanlı sularında
tadı derinliğimizde
uğuldayan gün balı
savaşı istiyorum aşk’la;
savaş barış’sa
okyanus uzunluğunca petrolden bir tabutun örttüğü
o karabatakla yanyana
sevgilim, beni kana koşan dünyadan koru
kurtuluş türküleri gibi insanı çarpan
barış kavgamızdır barış,
uzun aşk geceleri
gibi yüce dinginlik sen bozacaksın oyununu
bezirganın savaşı
göğüsler yaşam
apoletlerim yok. Param var. Bana da silahlar satın;
işgal edeyim geleceğini barışın
allah allah ateş geliyor, allah allah barış geliyor
silahları, silahsızlanmaları, silah satanları,
can bezirganlarını anlatır
bu destan
yazık ki kudurmuş
Pentagon’un bir dişi de İncirlik
övmüyorum yiğitliğini senin
inanmıyorum yiğitlik olduğuna insan öldürmenin
cenge ve cengavere hayır, ölüm kusanlara,
yeryüzünü karartanlara
insan bitince başlar kavga
yaşamı ateşe vermeyin
insanlar barışa barışa…
benim tanıdığım Savaş’la savaş körfezde rakı içer
ben seni öptüğüm gün hiç istemiştim hiç ölmemeyi,
söylemiş miydim?
seni savaş, ne zaman öptüler
Dizeleri ile şiiri oluşturan ozanlar:
M.Ahıka, O.Akay, Gülten Akın,
M.Akoğul, Hulki Aktunç, T.Aktürel,
Sina Akyol, Orhan Alkaya, Melih Cevdet Anday,
Behçet Aysan, Mehmet Başaran, Nihat Behram,
Ataol Behramoğlu, S.Berfe, N.Bulum,
E.Canberk, M.Candan, A.Cengizkan,
M.Cengiz, E. Çankaya, Cevat Çapan,
M.Çelik, Çınar Çığ, V.Çolak,
Arif Damar, Refik Durbaş, S.Ecer, G.Emre, E.Ercan, M.Erenus,
A.Ergüven, E.Eroğlu,
Seyhan Erözçelik, Cezmi Ersöz, Turgay Fişekçi,
H.Gedik, T.Günersel, A.Hatipoğlu,
G.İnal, Özdemir İnce, O.Kahyaoğlu,
S.Kaplanoğlu, S.Kaplan, İ.K.Karadayı, Hidayet Karakuş, T.Kayaoğlu,
M.Kemal, Şükran Kurdakul, A. Kurtuluş,
Onat Kutlar, Küçük İskender, K.Mert,
Ö.Mert, M.Müfit, Lale Müldür,
S.Nezir, M.Ocaktan, Ahmet Oktay,
F.Özelli, Adnan Özer, K. Özer,
L.Özkök, A.Püsküllüoğlu, S.Sezer,
Z.Şenocak, C.Tanyol, T.Tanyol,
B.Taşan, S.Tuğtepe, E.Turgut,
G.Uçkan, M.Uzun, M.Ünal,
K.Ünsal, R.Üren, Aydoğan Yavaşlı,
Hilmi Yavuz, N.Yıldırım, Hüseyin Yurttaş,
Can Yücel ve N.Ziyalan.
***
Birbirinden bağımsız yazdıkları dizeleri inci bir kolye
gibi bir araya getirdi bu ozanlar! Yıl 1991’di. Savaş; Irak’taydı. Sonra Afganistan.
Şimdi her yerde… Savaş(lar)a karşı çıkacağız. Kazananı yoktur; Barış’ın
kazananı vardır. Analar, dedeler, yetimler ağlamasın!
"Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış."
#SavaşaHayır
Not: Katkısı için Prof.Dr. Şadan Gökovalı Hocam ile Fikret Alan Ustam’a bin teşekkür…
1000 de Selâm!..