''Ben çocuklar gibi sevdim.
Devler gibi acı çektim.....''
Ozandır…
Yazardır…
Gazetecidir...
Bir Bilge'dir o!
Üç bölümdür hayatı…
20 yaşına kadarki; başarılı bir öğrencinin yaşamıdır.
Daha İzmir’de, “Atatürk Liseli” iken okul dolabında “Vatan Haini Vatan Şairi” Nâzım Baba’nın şiiriyle yakalanmış, karakolluk olmuştur.
20-40 arası; “Bildiği gibi yaşama” dönemidir…
Bir not hemen;
21 yaşında, Cahit Sıtkı’nın birinci, Fazıl Hüsnü’nün üçüncü olduğu 1946 CHP Şiir Yarışması’nda ikincilik kazanmıştır..
Paris’le, Marksizm ile tanışma vardır.
Yarıda bırakılan hukuk tahsili…
Gazeteciliğe başlama…
Sinema senaryoları yazma…
40’tan sonra ise hayatı daha derli-topludur (!)
Erkin Usman Baba;
“Bu yüzden de Karşıyaka’nın en güzel kızı Biket’le evlendi, 15 yıl evli kaldı” der…
***
8 yıl Genel Yayın Yönetmenliği’ni üstlendiği efsane gazete “Demokrat İZMİR”deki “Yol Arkadaşları”ndan Meslek Büyüğüm
Okan Yüksel’e göre;
“şiirleri; tepeden tırnağa sevda, kavga ve devrim”dir.
Rüzgarı arkasına almayan, rüzgara karşı koşan bir mücadele bayrağıdır “Yalnız Şövalye” Attilâ İlhan!
“Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz”, onunla simgeleşmiştir!
Yazın dünyamızda “ölümsüzlüğü” kazanan bir isimdir.
“Edebiyatın Kaptanı” da olmuştur…
“Şairler ayakta ölür” çok yakışmış özlü sözüdür..
“an gelir/paldır küldür yıkılır bulutlar/
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet/ o eski
heyecan ölür”;
onundur!
“titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan/
Muammer bey’in gözdesi karantina’lı” …
“hayır başka türlü olmayacak / ben sana mecburum
bilemezsin…”
“her geçen seni bizden parça parça götürür/
mustafa’m mustafa kemal’im…” dizeleri de!
***
Bu yazı;
"Mahur"suz olmaz!
Ahmet Kaya'nın çok sevdirdiği şarkıdır;
''O Mahur Beste Çalar Müjganla Ben Ağlaşırız...''
İlginçtir, oldukça hüzünlüdür öyküsü...
Şöyle anlatır
"Kaptan" şiirini;
"Radyodan duymuştum haberi... l
5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece, Deniz'lere kıymışlardı.
Sabahlara kadar ağladım, ağladım...
Vapura bindim Karşıyaka'dan.
Mısraları dillendiriyordum yüksek sesle:
'şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
gitti dostlar, şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
o mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız..."
***
Bir kadın ismi olan "Müjgan" aslında Farsça'da
"kirpik" demekti.
Usta'nın "Müjgan'la ben ağlaşırız"dan neyi kastettiği anlaşılıyordu.
Denizler'e "Darağacı'nda Üç Fidan''a ağlıyordu şair!
Bu şiiri "ilk dinleyen"; vapurda onunla beraber Okan Yüksel'dir!
Attilâ İlhan, şiirlerinin yalnızca Ahmet Kaya tarafından bestelenmesine izin vermiştir.
Örneğin, "An Gelir" ve "Lili Marlen Türküsü" ...
***
Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı önderi Mustafa Kemâl Atatürk ’e;
“Gazi Paşa” demeyi çok sevmiştir.
Siyasi düşüncesinde de rotası olmuştur “Dünya’da En Çok Tanınan Türk!”
O’na hep farklı açılardan yaklaşmayı bilmiştir.
“Mustafa Kemâl” şiirindeki gibi:
“Ankara’nın taşına bak/ tut ki baktım uzar gider efkârım çayır ağlar/ çimen ağlar ben ağlarım gözlerimin yaşına bak/ankara kalesi’nde rasattepe’de bir akça şahan gezer dolanır/yaşın yaşın mezarını aranır/şu dünyanın işine bak/ Mustafa’m Mustafa Kemâl’im…”
***
Gazeteciliğiyle, senaryolarıyla, romanlarıyla; şiirleri düşünceleri ve stiliyle; Türkiye’de birçok kuşağı etkilemiştir.
Asla egoist olmamıştır.
Genç kuşaklardan birçok edebiyatçıya, sinemacıya, gazeteciye yol göstermiş, destek vermiştir “Büyük Ozan"
TRT’deki ‘'Attilâ İlhan’la Sohbetler'’ programı, en uzun süren program unvanını kazanmıştır.
***
Meslektaşımız
Sefa Kaplan tanıştığı ''Kaptan''ı şöyle anlatır bize;
"Romancı, senaryo yazarı, hikâyeci, denemeci gibi kimlikleri de vardı ama Attilâ İlhan, herkesin kabul edebileceği gibi esasen şairdi ve sonuna kadar da şair olarak kaldı.
O, iyi şiirin mutlaka karşılığını bulacağı kanısındaydı ve kendisini bunun somut örneği olarak gösterirdi.
‘Boş bir taş varsa bu ülkede üstünde ben varım’ diyen kendisiydi ve hakikaten de, bulduğu her boş taşın üstüne çıkıp o güzelim şiirlerini okumaktan çekinmemişti.
Ne var ki,
'‘sevmek kimi zaman rezilce korkuludur / insan bir akşamüstü ansızın yorulur / tutsak ustura ağzında yaşamaktan / kimi zaman avuçlarını kırar tutkusu / bir kaç hayat çıkarır yaşamasından / hangi kapıyı çalsa kimi zaman / arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu’' diyen de ondan başkası değildi. Kimi zaman, '‘Aysel git başımdan’ diye seslenir, kimi zaman da, ‘'Kimi sevsem sensin’' diye ‘Doktor Şandu’nun Esrarı’na bir yenisini eklerdi."
***
12 Eylül 2005'te Cumhuriyet'te bir 'Veda Yazısı' yayınladı. Sanki sonun başlangıcı gibiydi yazısı...
Yaşamında içki-sigara kullanmayan Büyük Usta, İzmir dönüşü ciddi biçimde rahatsızdı.
Yazmak zor geliyordu.
"Veda Yazısı" şöyleydi:
"Şaka maka, bir yıl daha geçti; ayıptır söylemesi, elden geldiğince, yaşamakta olduklarımızı, yakın tarihimizin penceresinden bakarak değerlendirmeye, gerektiğinde tartışmaya çalıştık.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Bu münasebetle, bir süre için izninizi rica ediyorum, siz de halkımızın o güzel tabiriyle, kulağınızı dinleyin."
Ve, Attilâ İlhan aramızdan böyle diyerek ayrıldı.
***
Sadri Alışık-Çolpan İlhan
çiftinin tiyatrocu oğlu Kerem Alışık, çıkardığı 'Öyle Sever Gibi Bakma Bana Alışık Değilim' adlı şiir kitabında dayısı Atillâ İlhan'ın son gecesini anlatır:
"Dayımı kaybettiğimiz gece kimseye haber vermedik.
O geceyi kimse olmadan onunla birlikte geçirmek istedik.
Arşivlerde ölüm günü 11 Ekim görünüyor ama 10 Ekim'de kaybettik dayımı.
O acıyı aile olarak yaşayalım istedim ve 'Bir Gece Yarısı' şiirini yazdım."
***
Bazı insanlar ölümsüzdür…
Bazı insanların kendileri gökyüzüdür ve
memlekettir…
“Yalnız Şövalye” gibi!..
Bugün, 13 yıl olmuş
yitireli Kaptan’ı…
“941’de İzmir”deki “İzmir şehrinin ışıkları yanıyor
çıktı şair namzedi
Attilâ İlhan çıktı yelken gibi sokaktan banyolar’a doğru şöyle uzanıyor” dizeleri ile;
anısına özlem ve saygı ile!