Referandum sonuçlarını tartışacağımız, AKP’lilerin bir birlerini suçlamaya başladığı günlerde CHP’yi tartışıyoruz.
Diyelim ki, kimi CHP’lilerin söyledikleri doğrudur. Ancak bir söz var, unutmamak gereken.
"Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değildir."
Yani deniliyor ki, her zaman doğruyu söylemek doğru değildir.
CHP’deki bu tartışma, kargaşa gerçek gündemin çökmesine, sapmasına yol açtı.
CHP’de bu olaylar olmasaydık bugün neleri konuşacaktık bir anımsayalım:
-Oy kullanma işlemi bittikten sonra mühürsüz zarf ve pusulaların geçerli sayılması kararını
-Henüz sayım devam ederi itirazlar sonuçlanmamışken, Binali Yıldırım ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıkları “zafer” konuşmasını.
-Aynı saatlerde YSK Başkanının evetlerin kazandığını açıklamasını.
-Erdoğan’ın itirazlar sürerken “ atı alan Üsküdar’ı geçti” demesini.
-Hayır oylarının gerçekte yüzde 50’nin çok üzerinde olduğunu…
-Hayır cephesinin halk ve hukuk mücadelesini.
- Konulması gereken eylemlerin neler olması gerektiğini
Ve daha nicelerini.
En önemlisi de AKP içindeki kargaşayı…
Aslında, AKP’nin içindeki kavganın, güvensizliğin doruğa ulaştığı biliniyor. Bunun yanında CHP’deki kavganın esamesi okunmaz.
Çünkü, AKP’liler de Hayır oylarının evet oylarının üzerinde olduğunu biliyor. Ve suçlu arıyorlar. Seçimlerden korkuyorlar. Bu referandumda uygulanan yasa dışılığa, yapılacak ilk seçimde muhalefetin önlem alacağını biliyorlar.
AKP içindeki Fetö yapılanmasına mensup olanların ayıklanması ve yargıya taşınmasının bile bu yüzden ertelendiği de Ankara’da konuşuluyor.
Keşke muhalifler bir süre sabredebilselerdi de bunları konuşabilseydik.
Ama olmadı, başaramayıp, AKP’nin ekmeğine yağ sürdüler.