Denizlim Şehidimiz var, başımız sağ olsun…
O kadar üzgünüm ki, hayatının baharında gencecik bir evladımızın dün gece şehit edildiği haberi ile kahrolduk!
Kuzey Irak'ta yürütülen "Piyade Uzman Çavuş Alpay Aras-3 Operasyonu" sırasında, terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırıda, aralarında Denizli Tavaslı Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan'ın da bulunduğu üç askerin şehit düştüğü haberini aldık…
Büyük usta Emin Çölaşan’ın da dediği gibi, “Önce insanım, sonra gazeteci”
Elbette çok üzüldüm, üzülmek ne kelime, kahroldum!..
Ancak gazeteciyim…
Denizli halkına en doğru haberi, en çabuk şekilde ulaştırmak benim görevim…
Haberin doğruluğunu teyit etmek için Tavas Belediye Başkanı Hüseyin İnamlık’ı aradım ve olayı doğruladı sayın başkan, “Şu an Sayın Kaymakamla birlikte, Şehidimizin evine gidiyoruz, acı haberi vereceğiz, çok üzgünüm, başımız sağ olsun” dedi.
Ve ben; Kadriye Sözeri olarak, Denizliekspres İnternet Gazatesi'nden haberi yayımladım ve eksik olduğum noktalar olabilir diye de, “Haberin detayları geliyor!” dedim…
Haber yayına girer girmez, Denizli Valiliği Basın Müdür Vekili Fatma Tekin, beni telefonla arayarak, sözde gazetecilik dersi verdi.
“Kadriye abla, Sayın Valim habere çok kızdı. Biz valilik olarak daha açıklama yapmazken haberi nasıl girersin, bu etik mi? Sayın Valim, haberin kaldırılmasını istiyor” dedi.
Fatma Hanım haber yalan mı, yanlış mı?
Etik olan şudur; şehit ailesinin sağlığı için aileye bilgi verilinceye kadar beklenir haber girilmez aileye saygıdan...
Zaten ben haberi teyit etmek için aradığımda, aileye ulaşmak üzereydi yetkililer…
Şehidimizin arkadaşları çoktan sosyal medyada, paylaşmıştı acı haberi... Üstelik ulusal basında da zikredilmişti isimler...
Pardon sorun ne Fatma Hanım?
Sizin haberi geç duymanız mı?
Sayın Valiye henüz bilgi vermemiş olmanız mı?
Valiler ne zamandan bu yana gazetecilerin girdikleri haberlere karışıyor, kızıyor, kaldırılmasını istiyor?
Gazeteciler ne zamandır haber yayımlamak için valilerden talimat alıyor?
Valilerden vazgeçtim, valilerin basın müdürlerinden talimat alıyor?
Denizli Valisi Sayın Ömer Faruk Coşkun’a soruyorum, eğer bu haberin yayımlanmasından sonra talimatları gerçekten siz verdiyseniz, “Ne zamandır gazeteciler, valilerin emir eri oldu?”
Eğer bu talimatı siz vermediyseniz, “Gazeteciler ne zamandır valilerin basın müdürlerinden talimat alır oldu?”
Sayın Vali bu arada şunu sormadan da geçemeyeceğim, Denizli gazetecileri sadece Denizli Gazeteciler Cemiyeti yöneticilerinden ibaret değil... Gazeteciler Cemiyetine bağlı yüzlerce gazeteci var. (Ben de dahil olmak üzere)
40 yıllık gazeteciyim, Denizli’ye atanan her vali geldiğinde kendini tanıtmak ve basınla bütünleşmek için bir basın toplantısı yapar, bütün illerde de böyle olduğunu düşünüyorum. Siz bu geleneği yok saydınız şimdiye kadar yani Denizli basınını görmezden geldiniz.
Maşallah talimatlara gelince de en baba vali kesildiniz!
Dedim ya 40 yıllık gazeteciyim, Denizli için hangi haber nasıl yazılır çok iyi bilirim…
Bence, herkes işine baksın Sayın Vali!..
Bu kadar acı bir günde, şehidimizin acısını gecenin sessizliğinde derinden yaşarken bu yazıyı yazmak zorunda keşke bırakmasaydınız beni…
Gazeteci büyüğüm, ustam Okan Yüksel der ki, “İki çeşit gazeteci vardır, kafa tutanlar ve palto tutanlar”
Çok şükür hiçbir zaman, “Palto tutanlardan olmadık”
Sayın Vali, acımız büyük, şehidimiz var!..
Bunları daha sonra detaylı konuşmayı umuyorum...
Başın sağolsun Denizlim!..
Nurlar içinde uyu yiğidim!
Sabırlar dilerim anacığına, babana, ailene, eşine!..
Toprağın bol olsun Şehidim!..