Seçime girme hakkı kazanan siyasi partilerin tümü ön seçim yapmayacak. Merkez yoklaması veya genel başkanın tercihi ile listeye girecekler.
Her şeyden önce, şu anda 2 dönem ve daha fazla milletvekilliği yapanlardan, çok deneyimli ve yararlı olanlar dışında hiç biri aday listesine alınmamalı.
Bunlar zaten milletvekilliği haklarının tümünden yararlanıyorlar, ciddi bir emekli maaşı alıyorlar ve hepsinin bir işi var zaten.
Bunların yerine, çoğunlukla genç, dinamik, bilgili, halkla içiçe olmaktan çekinmeyen, onları anlayan adaylar tercih edilmelidir.
Bir de, ağır toplar var. Özellikle CHP’de şu anda partinin geçmişini bilen, yönetimin hafızası olabilecek vekil sayısı yok denecek kadar az veya yok… Her kurumda olduğu gibi geçmiş çok önemlidir. Geçmişi bilinmeden, geleceğin kurulamayacağı ilkesine inananlardanım.
İsmet Paşanın 1960 ihtilalinden hemen önce, DP iktidarının, muhalif medyayı susturmak maksadıyla kurmaya çalıştığı Tahkikat Komisyonu nedeniyle “Sizi ben bile kurtaramam” dediğini, bu habere sansür uygulandığını, haberi manşete taşıyan Ulus Gazetesi’ni polislerin sardığını, sendikacı ve CHP Milletvekili Hasan Tez’in taksilerle ve polisleri ekarte ederek Ulus Gazetesi’ni tüm illere dağıttırdığını kaç kişi anımsar.
Öte yandan 1966 Cumhuriyet Senatosu üçte bir yenileme seçimlerinde CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Afyon ve Kütahya’da yaptığı konuşmalarda, bu iki ilde Nurcular’ın sayısının çok olduğu söylenmesine rağmen, Nurcular’ı ve Said Nursi’yi ağır sözlerle eleştirerek, bunların darbe yapacağını, Cumhuriyet düşmanı olduklarını belirttiğini, şu anda yönetimde bulunanlar da dahil kaç milletvekili bilir?
Çankaya Merkez Camii’nin İsmet İnönü tarafından yaptırıldığını, inşaat masrafı dahil kendisinin karşıladığını, halılarının Mevhibe İnönü tarafından alındığını bilen kaç kişi var. Bilen varsa, İnönü camileri kapattı diyen AKP’lilere bu gerçek neden anımsatılmaz.
İsmet İnönü, 1966 Kurultay’ında, Kemal Satır, Kasım Gülek, Turhan Feyzioğlu gibi isimlere rağmen, ‘ortanın solu’ destekcisi Bülent Ecevit’I ön plana çıkartmış, genel sekreter olmasını sağlamıştır.
1972 Kurultay’ında delegeler partinin geleceği için, içleri kan ağlayarak Ecevit’i genel başkanlığa getirirken, İnönü’nün genel başkanlığa aday olmadığını her halde bilen vardır diye düşünüyorum.
Aynı Ecevit’in, 1979 Kurultayı sırasında Turan Güneş, Orhan Eyüboğlu gibi isimler muhalefet edince, onları sildiğini, bu olay sonrası onlarla hiç konuşmadığını, hatta cenazelerine çiçek bile göndermediğini milletvekillerinin büyük bölümünün bilmediğine inanıyorum.
Mayıs 2017’de ABC Gazetesi’ne yazdığım “Siyaset ciddi bir iştir, ciddi bir meslektir. Ve ciddiyetinin gerektirdiği gibi yapılmalıdır” sözlerini Kamil Kırıkoğlu’nun, 1979 Kasım ayında ölümünden bir kaç gün önce usta gazeteci Sencer Güneşsoy’a ifade ettiğini bilen var mı?
Öte yandan Dersim İsyanında idamlar dahil tümü İnönü’ye yüklenirken neden ortaya çıkıp, önünün başbakanlıktan izin alarak çekildiğini, yerine Celal Bayar’ın baktığı ve idamların o dönemde yapıldığı anlatılmaz. Bu konu o günlerde İçişleri Bakanlığında görevli olan İhsan Sabri Çağlayangil’in ‘Anılarım’ kitabında ayrıntılı anlatılmasına rağmen CHP Milletvekilleri’nin susmasını birilerinin açıklaması gerekmez mi?
Bu örnekler çoğaltılabilir. Atatürk dönemi ile ilgili çok sayıda kitap yazıldığı için bazı konular açığa çıkmış durumda. Ancak, Atatürk’e atılan iftiralar bile parti hafızası olmadığı için gereğince aydınlatılamıyor.
Diğer partiler, CHP kadar köklü olmadığı için onlarda hafıza olabilecek kişilere gereksinim duyulmayacağı kanısındayım.
Şimdi, CHP liderine büyük bir görev düşmektedir. Kılıçdaroğlu, kendisine yakın olma dışında hiç bir özelliği olmayan ve 2 dönem milletvekilliği yapmış olanların yerine, ağırlıklı olarak, bilgili, genç, halkla içiçe olabilecek insanları listeye almalıdır. Bunu yaparken de kimseyi paraşütle TBMM’ye sokmamalı, liyakatına, CHP geçmişine, partinin ilkelerine uygunluğuna bakmalıdır.
Ve partinin hafızası olabilecek, siyaset bilgisine, deneyimine güvenilen en az 10 ağır topu TBMM’ye sokmalıdır.