Sevgili ülkücü kardeşim,
Bu mektubumu sana yazmak istedim. Bilgisayarın başına geçmiştim ki ekrana kara bir haber, ocağımıza yeni bir ateş düştü. El-Bab denilen yerden Acıpayam’lı Piyade Uzman Çavuş Emin Güngör kardeşimizin şehit olduğu haberi geldi. Senin gibi benim de yüreğim dağlandı. İsyan ettim. ‘Bu kınalı kuzular kimin için, nerelerde savaşıyor böyle? Ne için, kimin için toprağa düşüyorlar birer birer?’ diye sessizce haykırdım. Allah aşkına, soruyorum sana; Suriye bizim vatanımız mı? Milyonlarca Suriyeliye kucağımızı açmışız, sana bana verilmeyen imkanları onlara sunmuşuz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi oradaki savaşta taraf oluyoruz, gencecik fidanlarımızı kaybediyoruz. Sence bu adalet mi? Suriye’yi cehenneme çeviren, oradaki terörü besleyen bizim gariban halk çocukları değil ki? Neden onları bu yangının içine sürüyoruz? Esad’ı Esed yapan, ‘birkaç heyecanlı genci’ İşid’e çeviren muktedirler değil mi başımıza bu belayı salanlar?
Bak sevgili kardeşim,
Bu soruları sana şunun için soruyorum; başımıza bu çorabı örenler, ellerindeki yetki yetmiyormuş gibi yeni ve mutlak yetki peşindeler. Bunun için de bir Anayasa hazırladılar ve 16 Nisan günü referandum var. Vereceğimiz bir oy, belki de başımıza daha neler geleceğine karar verecek. Biliyorum; ya ezelden beri bir Türk milliyetçisi olarak kendinle gurur duyuyorsun, ya da kendine en yakın parti olarak gördüğün için yıllardır MHP’ye oy veriyorsun. Belki de ilk defa oy kullanacak olan gencecik bir ülkücü kardeşimsin ve düşüncelerine en yakın parti de MHP. Tüm bu düşüncelerin ve kararların için sana saygı duyuyorum. Önümüzdeki ilk seçimlerde de MHP’ye oy verebilirsin, bu kararın için de saygı duyarım.
Ama bilmesin ki sevgili kardeşim; referandum bir genel ya da yerel seçim değil. Yani istesen de kendi partine oy veremeyeceksin, belediye başkanı ya da milletvekili seçmeyeceksin. Referandum sonuçlarına göre hükümet ya da Cumhurbaşkanı da değişmeyecek aslında. Bir erken seçim kararı alınmazsa, üç yıl daha görev yapacaklar. Bahçeli de hemen bakan ya da başbakan yardımcısı falan olmayacak. Ama yapacağımız tercihle tarihi bir karar vereceğiz; Ya eksiklerini gidermek koşuluyla Cumhuriyetten, parlamenter çoğulcu demokrasiden yana tercih yapacağız, ya da tipik bir Ortadoğu ülkesi haline dönüp tek adam rejiminden yana tercih yapacağız.
Seni anlıyorum sevgili kardeşim,
Bahçeli’nin son dönemdeki tavırları seni düşündürüyor. Hatırı sayılır miktardaki ülkücü önderlerin de Bahçeli’ye rağmen “hayır” tercihini ifade etmeleri, karar verme konusundaki kaygılarını artırıyor. Kendi kendine ‘acaba hangi görüş ülkümüze daha uygun?’ diye soruyorsun. Bu nedenle de evet-hayır arasında karar veremiyorsun.
Bak sevgili kardeşim,
İzninle, şu soruları kendine tam bir samimiyetle ve hiçbir önyargıda bulunmadan sormanı rica ediyorum. Bak göreceksin, kararını çok daha net ve vicdanın rahat bir şekilde vereceksin;
Sen en son şehidimiz Acıpayam’lı Emin Güngör kardeşimize “kelle” diye hitap eder misin? “Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” der misin? PKK ile Oslo’da masaya oturur musun? Sınır boyunda teröristler için çadır mahkemeler kurar mısın? Kör bıçakla baş kesen teröristlere “birkaç heyecanlı genç” der misin?Cevabın ‘hayır’ mı? Peki o zaman bu sözleri söyleyenlere ya da bu fiili işleyenlere güvenebilir misin? Şimdi sana diyorlar ya; “PKK FETÖ hepsi ‘hayır’cı. Bunlarla yan yana gelinmez” diye. Sen buna inanıyor musun? Bunlarla daha düne kadar işbirliği içinde olanları unutmadın değil mi? Ya yarın da “nerede kalmıştık?” derlerse!
Bak sevgili kardeşim,
‘HDP hayır diyor, o halde tercihim evet’ diyenler var ya. Bence onlara şu soruyu sormalısın; Şimdi Demirtaş bir demeç verse; ‘sigara içmek sağlığa zararlıdır, hele alkol kumar yuva yıkar, tüm vatandaşlar bu tür kötü alışkanlıklardan uzak dursun. Ayrıca terli terli su içmek de sağlığa zararlıdır’ dese. Sırf HDP böyle söylüyor diye sigaraya başlayıp, terli terli soğuk su mu içeceğiz? Alkol ve kumar meselesine hiç girmiyorum bile…
Bir de şu ‘FETÖ hayır diyor, o halde tercihim evet’ diyenler var ya. Bence onlara da şu soruyu sormalısın; Şimdi onlar “Ya Allah Bismillah Allahüekber” diyor diye, biz bu kutsal sözleri söylemeyecek miyiz? Onlar namaz kılıyor diye camiye gitmeyecek miyiz?
Mektubum uzadı. Seni de fazla sıkmak istemem. Ama şu hususu da hatırlatmak isterim; Eğer bu referandumda ‘evet’ çıkarsa tüm ülkenin tapusunu bir kişiye emanet edeceğiz. Artık o bir kişinin bilgisine, becerisine, niyetine göre geleceğimizi belirleyeceğiz ve asla hesap soramayacağız. Sahi, senin tapulu bir malın-mülkün var mı kardeşim? Onu eşinin ya da babanın üzerine yapar mısın? Niye ki diye mi sordun? O zaman bir soru daha; bu güzelim vatanımızın tapusunu bir kişinin üzerine yapar mısın? Hele hele o kişiye, ülkemizi adeta eyaletlere bölüp yeni bir kamu düzeni inşa edecek kadar geniş yetkilerle donatmak isterlerken…
Sevgili kardeşim,
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen bir geçmişe sahip olan milyonlar gibi, senin de geleceğimiz için en hayırlı kararı vereceğine tüm samimiyetimle inanıyorum. Kendine, ailene ve vatanına iyi bak emi.