Merhaba Yarın,
Şu son günlerde sende de oluyor mu, bilmem. Ama sanki ben bir dejavu yaşıyorum. Hani yaşanılan bir olayı daha önce yaşamış gibi hissedersin ya. Ya da görülen bir yeri daha önce görmüş gibi, söylenen bir sözü daha önce söylemiş gibi hissedersin kendini… İşte tam da o hallerdeyim.
Bugün haber sitelerini dolaşıyordum. Gündemde neler var, kim ne demiş diye gezinirken o haberi gördüm. Belki sen de okumuşsundur. Cümleler aynen şöyle;
“Gün ayrışma günü değildir. Gün parti içinde yarışma günü değildir. Gün Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunlarını çözme günüdür. Bireysel çıkarlar ile yola çıkanlar asla bu partiye layık değildir. Biz toplumsal çıkar ile yola çıkanlarız. Demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Bu mücadeleyi beraber yaparsak Kuva-yi Milliyecilerin ruhunu yeniden ayağa kaldırmış olacağız”
Kim söylemiş bu sözleri, nerede söylemiş? Elbette CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Hem de Ankara İl Kongresinin kürsüsünden ve partililerin gözlerinin içine baka baka. Hatta yetinmemiş devam etmiş;
“Eğer parti içinde iç çekişmeler oluyorsa, iç çekişmelere yol açanların bu partide yeri yok, ayrılıp gitsin. Türkiye’nin sorunlarına kilitleneceğiz. Partinin dedikoduya, şuna buna ihtiyacı yok. Bunu yapanların partide yeri yok.”
Valla ne diyeyim bilemedim! Böyle davrananlar için “bu partide onlara yer yok” demedim hiçbir zaman. Çünkü demokrasi mücadelemizde herkese bir yer olduğuna inandım ve bunu savundum. Ama hep bir rezerv koydum; “hak ettikleri en doğru yerde olmaları kaydıyla…”
Dejavu dedim ya; aylardır ilçe kongrelerinde kürsüden, size hitaben söylediklerimi hatırladım. Birleştirici güç çabalarını… 1919 ruhuyla 2019 için söylemlerini… Dedikodu yerine, sorunları çözme odaklı arayış toplantılarını hatırladım. Eğer birleşmek ve bütünleşmek için kişisel ikbalimizden özveri gerekiyorsa, buna hazırız çıkışlarını… İl kongresi kürsüsünden dillendirdiğimiz ve adeta genel başkanımızın mesajını aktaran cümleleri hatırladım. Ve haberi okuyunca, kendi kendime; “dejavu yaşıyorum galiba” demekten alıkoyamadım.
Sevgili kardeşim,
İşte sırf bu yüzden senden bir şey rica edeceğim; Bırak artık, kusuru başkalarında aramaktan vazgeç. Aslı astarı olmayan dedikodular peşinde koşmaktan kurtar kendini. Hele hele, siyasi zaferlere, kendi iç didişmelerimizle ulaşamayacağımızı gör artık. “Ben ne olacağım” deme. “Bu ülke, bu halk, bu kent ve bu parti ne olacak?” diye sor kendine. Bak o zaman kişiler yerine ideoloji, program ve proje konuşmaya başlarsın. Bu sayede ruhunu temizlersin. Gerçek mücadelenin ve yoldaşlığın ne olduğunu hatırlarsın. Ve işte o zaman, şimdi sana en uzak gibi görünenlerle kol kola yürümeye başlarsın. Ve tam da o zaman, haramileri korkutmaya başlar, halkın iktidarı için yol alırsın.
Sen de dejavu yaşamak istiyorsan; örneğin “faşizm” adlı önceki mektubumu tekrar oku. İl ve ilçe kongrelerinde yaptığım konuşmaları tekrar dinle… O zaman umuyorum ve inanıyorum ki; asıl düşmanın kim olduğunu daha çabuk göreceksin. Ve beraber kol kola yürümek için ayağa kalkacaksın. Sokakta, yani hayatın içinde, yani faşizme karşı mücadelenin en önünde buluşmak dileğiyle… Büyüğümsen ellerinden, küçüğümsen gözlerinden öperim kardeşim.