CHP Kurultayını yerinde izledim. Peşinden, parti tabanındaki ve halkımız üzerindeki etkilerini öğrenmek için günlerdir alan çalışmasındaydım. Gelinen noktada, geleceğe dair düşünce ve önerileri özetlemenin yararlı olacağını düşünüyorum.
2019 seçimlerinde başarılı olabilmemiz için iki alanda radikal adımlar atılması gerekiyor:
Birinci adım, parti politikalarında ve buna uygun eylem biçimlerinde. İkinci adım ise, parti içi demokrasi ve dayanışmayı sağlayan çalışmalarda.
Birinci adım için; “Sol Cesaret” bildirgesini, Genel Başkanın altı başlıkta toparlayarak bize sunduğu görevleri ve kurultay sonuç bildirgesini ete kemiğe büründürmeliyiz. Bunun için de sol, emek/sınıf eksenli bir siyaseti örmeliyiz. Artık parlamentonun duvarları arasında sıkışıp kalmadan sokağı örgütlemeliyiz. Saray rejiminin savaş, milliyetçilik, anti-emperyalizm çıkışlarının içinin ne kadar boş olduğunu ezber bozucu eylemlerle tüm topluma göstermeliyiz. Bu amaçla örneğin şu eylem biçimlerini önerebiliriz;
Yunanistan tarafından işgal edilen 18 adamıza doğru, milletvekillerimizin küçük gruplar halinde ve aynı gün içinde takalara binerek kürek çekmelerini, bizim olan adalarımızda piknik yapmaya gitmelerini, Yüz milletvekili ile İncirlik Üssüne çıkartma yaparak kamp kurmayı, mümkünse ABD savaş uçaklarının buradan kalkışını engellemeyi, Terör örgütlerine silah ve lojistik destek sağlayan sınır boylarına insan zinciriyle duvar olmayı, yakılıp yıkılan kentlere/köylere barışın elini uzatmayı, Salı günleri grup toplantılarında kürsüden; işsizlik nedeniyle kendini yakan emekçiyi, tacize uğrayan çocuğun annesini, şiddet gören kadını, şehit olan gencin babasını konuşturmayı, Adındaki Türk/Türkiye kelimelerine bile kafayı takanlara inat, parti grup toplantılarını Türk Tabiple Birliğinde, Türkiye Barolar Birliğinde, Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliğinde yapmayı, genel kurullarına aktif destek olmayı, Bir grup toplantısını; Sinop’ta nükleere karşı direnen ve şiddet görenlerle, fabrikası önündeki grev çadırında nöbet tutan işçilerle, çocuğu imam hatip okuluna gitmeye zorlanan velilerle ve oralarda yapmayı…
İkinci adım için; Kafalarımızı kuma gömmenin alemi yok. Kurultayla birlikte örgüt içi kırılmaları engelleyip tüm kadro ve oydaşları mücadeleye seferber edecek radikal uygulamalar yapmak lazım. Kurultay sonuçlandı. Genel Başkan ve tüm örgüt yöneticileri belli oldu. 2019 seçimlerine bu kadrolarla gideceğiz. Ama bizim daha büyük başarılara ihtiyacımız var. Çünkü %50+1 başarı çıtası için örgüt içi bütünleşmeyi sağlayıp, “hayır” bileşenlerine de politik önderlik yapmamız gerekiyor. Bu amaçla örneğin şu adımları atabiliriz;
45 gün içinde “Tüzük ve 2019 Program Hedefleri Kurultayı” nın toplanması. İlk olağan kurultayda ve hemen yürürlüğe girecek olan değişikliklerin yapılması, İlk olağan kurultay sürecinde yürürlüğe konmak üzere; üyelik sistemi, delegelik sistemi, organ ve aday belirleme yöntemleri, siyasi partiler yasasındaki anti-demokratik hükümlerin meşruiyet içinde aşılma yollarının bulunması, Hemen yürürlüğe girecek olan ve özellikle Cumhurbaşkanı adayımızın belirlenmesi yöntemini tanımlayan değişiklikler.Bu kısmın ivediliği nedeniyle somutlanmaya gereksinimi var. Süreç örneğin şöyle işletilebilir;
Genel Başkanımız, kurultay delegesinin 1/3 ünü alan Muharrem İnce başta olmak üzere, İlhan Cihaner, Selin Sayek Böke, Yılmaz Büyükerşen, Ümit Kocasakal, Metin Feyzioğlu, Hikmet Çetin, Adnan Keskin… gibi isimlerle bir araya gelerek eleştiri/özeleştiri mekanizmasının işletilmesini sağlamalı ve önümüzdeki sürece ilişkin somut bir takvim ve yöntem önermelidir. Partili Cumhurbaşkanlığı yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönüşü sağlamak için; 2019 seçimlerinde başarılı olmak zorunda olduğumuzu, savunduğumuz sistemde Cumhurbaşkanının tarafsız ve partisiz olması gerektiği, bu nedenle Genel Başkan olarak kendisinin yürütmenin başında ve Başbakan olarak görev yapmasının ilkesel olarak daha doğru olacağı, bu gerekçeyle Genel Başkan olarak Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı ve Cumhurbaşkanı adayımızın tüm “hayır” bileşenlerini de kucaklayarak 2. turda seçilebilecek stratejiyle belirlenmesi gerektiği ifade edilmelidir. Bu amaçla;
45 gün sonra tüzük değişikliği ve Cumhurbaşkanı aday adaylarının belirleneceği kurultay yapılacağı, Hemen yürürlüğe girecek değişiklikle Cumhurbaşkanı adayımızın iki aşamada belirleneceği, Birinci aşamada (en az ve en fazla) %10 kurultay delegesinin onayını alanların aday adayı olarak delegasyonun tercihine sunulacağı. Aday adaylarından 122 imzadan fazla imza toplamamaları, böylece 9 ismin eşit koşullarda yarışmasının önünün açılacağı, Kurultay delegelerinin gizli oyla sadece bir aday adayı için tercih yapabilecekleri seçim yapılacağı, Bu seçim sonucunda en çok oy alan üç ismin “Cumhurbaşkanı aday adayı” sıfatıyla ikinci aşamada yarışmaya hak kazanacağı, ikinci aşamanın bu kurultaydan 60 gün sonra yapılacağı, böylece aday adaylarına kampanya olanağı sağlanacağı, İkinci aşamada; partiye kayıtlı tüm üyeler ile, “hayır” bileşenlerinden gördüğümüz başta TMMOB, TBB, TTB, DİSK, KESK gibi meslek odaları olmak üzere, diğer siyasi parti ve dernek üyeleri ve hatta örgütsüz sade seçmenlerin TC kimlik numaraları gözetilerek ve mükerrer oy kullanmaları önlenerek “CHP Cumhurbaşkanı Adayı Belirleme Eğilim Yoklaması” seçiminin yapılacağı, Böylece adayımızın daha belirlenme aşamasında “hayır” bileşenlerinin karar sürecine dahil edileceği, şimdiden örgüt içi ve dışı birleşme, bütünleşme, dayanışma ve umut dalgasının yeniden yaratılacağı, sarayın örmeye çalıştığı “milliyetçi cephe” karşısına “demokrasi bloğu” kurulacağı, Kampanya ve alan çalışmalarının Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı adayımız ile birlikte, dayanışma içinde ve en az iki koldan yapılacağı, Belki de bu örneğin Belediye Başkanı ve milletvekili aday belirleme yöntemlerine de referans olacağı, Ancak bu sayede yerel ve genel seçimlerde %50+1 başarıyı hedeflemek zorunda olduğumuz çıtanın yakalanmasına fırsat yaratılacağı…
Şu ana kadar alan çalışmasından çıkan düşünce ve önerilerin özeti bu kadar. Ülkemizin aydınlık geleceği için yeniden bir umut dalgası yaratma peşinde koşan tüm ilgililerin bilgisine sunmayı tarihsel bir görev olarak görüyorum. Umarım tüm ilgililer bu fikirleri değerlendirir, yeni ve daha doğru fikirlere ulaşmamıza öncü olur.