Hz.Adem yaratıldığı zaman,dünya hakkında hiçbir bilgisi yoktu.
Bakara/31 ayetinde;“Allah,Ademe her şeyin ismini öğretti.”
Allah,dört kutsal kitabındaki öğretilerin iyi anlaşılabilmesi için,Peygamberlerine
Vahiy yoluyla,Kendi ilmi bilgilerini göndermiş oldu.
Dolayısıyla,ilk ilmi çalışma VAHİY yoluyla başlamış oldu.
Maksat,kutsal kitaplardaki yazılanların insanlar tarafından anlaşılabilmesi ve hayata
Geçirilebilmesi amacıyla,insan fıtratının bir parçası olan,düşünme ve bilme
Gibi yeteneklerin harekete geçirilmesi için,teşvik ve uyarılarda bulunulmuştur.
“Bakara/73,E’nam/50,Haşr/59” sureleri,düşünme,akıl erdirme şeklinde bilgilendirmektedir.
İnsan tabiatı gözlemler,sonra düşünür,en son da,akıl yürüterek bilimsel sonuca varır.
Alem ve içinde bulunanların nasıl ilahi bir tasarruf içindeler ise,insan da,bu dünya içindeki
Bir varlık olarak,kendi yaratılışı üzerinde de aklını kullanmak zorundadır.
Kutsal kitabımız Kur’an üzerinde de akıl yürütüp düşünmemiz gerektiği vurgulanmaktadır.
(Ez Zümer/27)
Allah mutlak ilim ve kudreti ile ilişkisi içinde,Âlem,İnsan ve Kur’an olmaktadır.
İnsan ve Cinleri,bana ibadet etsinler diye yarattım.(Zâriyat /56)
Kurandaki düşünme etkinliği bağlamına göre, Tefekkür,Tedebbür,Tezekkür,i’ibar ve akıl
Kelimeleri ile izah edilmiştir.
İlk ayetin ;”İkra!Bismi Rabbikellezi Hâlak” Seni yaratan Allahın adıyla oku.
Okumayan,düşünmeyen,fikir yürütmeyen,aklını kullanmayan bir insan,dünyevi ve uhrevi
Bilgilere nasıl sahip olabilir.?
“Vekul Rabbi zidni ilmen ve fehme” (Ta-Ha/114)Allahım,benim ilmimi artır.
Kur’an’ın muamelat ile ilgili ayetleri,Namaz,oruç,zekat ve hac ile ilgili olanlardır.
Kur’an’ın Muhkem ve Müteşabih ayetleri vardır.Muhkem olanlar üzerinde asla fikir
Yürütülmez.Neden,niçin sorulmaz.Zira,emir niteliğindedir.
Komutan size,bir görev veriyor,siz bunun muhteviyatını sormaz ve sorgulayamazsınız.
Farz,yani emir niteliğindedir.
İslam;Kur’an,Sünnet,İcmai Ümmet ve İçtihatlardan ibarettir.
Kur’an ve sünneti biliyorsunuz.İcmai Ümmet,Peygamber sahabelerinin anlattıklarıdır.
İçtihatlar ise,Fakihlerin,İslam alimlerinin,Mezhep imamlarının müşabih ve muhkem
Ayetlerinin açıklamaları,iman,bilgi ve inanç birliği içinde hem fikir olmalarıdır.
Tedebbür,İnsan,yaratıldığın ölünceye kadar,yani işin başından sonuna olan
Her şeyi kabul etmesidir.
Tefekkür;düşünme,fikir yoğunluğudur.Fikir bilgiye götüren bir meleke iken,
Tefekkür,bu gücün aklın nazari düşünüşü esnasındaki etkinliğidir.
Allahın yarattığı bütün alemi ve tabiatı düşünmek,aklı olanlar için
Doğruyu yanlıştan ayırmanın bilgisini sahip olmaktır.
Kelam,hadis,fıkıh,ayet,tefsir gibi şerri ilimlerin yanında,akli ilimler denilen,Aritmetik,Geometri,fizik,Astronomi,tıp,kimya,Coğrafya,ekonomi,
Zooloji,sosyoloji ve psikoloji gibi ilimlerde vardır.
Ta-Ha suresi 114 ayetinde,”Rabbim ilmimi artır” şeklinde dua ayeti ve diğer
Bir çok ayetler ile İslam’da,akıl ve ilim büyük değerler olduğu ortaya konulmuştur.
Kur’an da,bilmek ve bilgi ile ilgili türeyen kelimeler 750 yerde geçmektedir.
Akletme,akıl erdirme,Kur’an da çok sık anılan entelektüel etkinlik hem teorik hem de
Pratik alanı içermesi,sadece ilim alanında değil,aynı zamanda ahlaki değerlerin kazanılması
Ve bunların pratik hayata,yaşam biçimine geçirilmesi ile ilgili ifade eden terimlerdir.
Hz.Peygambere soruyorlar.Bir ayetin Kur’an’dan olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Ayet olarak ifade edilen,”Aklınız ve vicdanınız kabul ederse,o Kur’an’dandır” diyerek,
Ayetler asla Akla ters düşmeyeceğini ifade etmektedir.
“Bilen ile bilmeyen bir olur mu?” “Ben İlmin şehriyim,Ali ise,ilmin kapısıdır.”
“Aklı olmayanın dini yoktur.” Daha buna benzer bir çok hadis-i şeriflerde bulunmaktadır.
Yukarıda izahatını yaptığım gibi,düşünmek,İslam literatürü içinde,Tefekkür etmektir.
Fransız filezof,Rene Descartes,31 mart 1596 yılında “Düşünüyorum,o halde varım.”
Diyerek,Tefekkür’ü ifade etmiştir.
İslamiyet’in,500-1500 yılları arasında,İlim ve İlim adamları,dünyada bir numara
İdiler.İbni Haldun,İbni Rüşt,İbni Sina,Ömer Hayyam,El Razi,EL Burini,El Cabir,
El Harizmi,El Kindi ile İslam alemine ilimde altın çağını yaşattılar.
İbnü Nefis,Küçük kan dolaşımını,Lisanüddün İbnül Hatibün Bulaşıcı hastalıklar kavramını,
Trigonometrinin Nasuriddin Tusi tarafından bağımsız bir ilim olarak ortaya konmuştur.
Gıyasedtin el Kâşi’nin matematiğe yaptığı katkılar asla küçümsenemez.
İşte bütün bunlar,”Akli Perspektiften bakarak” ilme ve ilim adamına olan saygıyla olmuştur.
İslam dini ve Kur’an,her zaman ilme ve ilim adamının önüne açmıştır.Onlara adeta
Motor güç olmuştur.
Unutmayanın,Aklı olmayanın dini yoktur.
Bize göre,dinsiz ilim kör,ilimsiz din de topaldır.”