“Biz,milletimizi;Padişahlara ,şahlara ,şıhlara değil ,sadece Allah’a kul olsun istedik.
İşte aziz cumhuriyetin yegane manası budur.Meleklerin ve cümle alemin kıblesi,
Allah’ın halifesi olan insan,kula kulluk etmez.Hamd olsun,kula kulluk eden,kula kul olanın dininden değiliz. Bizim dinimiz Allahın dini olan gerçek İslam dinidir.
Her Allah kulu gibi hesabımızı sadece alemlerim Rabbi olan Allaha vereceğiz.” (M.Kemal Atatürk)
Atatürk’ün,İslam dinine dair bir sözünü naklederek,yazımı başlamak istedim.
Öncelikle,Atatürk’e “DİNSİZ” diye laf atanlara,”KAPAK” olsun.
Atatürk’ü tanımak,”NUTKU” okumakla olur.
Onun yaptığı devrimlerin mana ve önemini anlamakla olur.
Bunun içinde,öncelikle “peşin hükümlü” olmayacaksınız.Bilgi sahibi olmadan,fikir beyan etmeyeceksin.
Önce,Osmanlı Devletin yıkılışının sebeplerini öğreneceksin.Sonra Anadolu topraklarının nasıl “ VATAN “ olduğunu bileceksin..
Anadolu Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatan toprağı olduysa,Atatürk’ün üstün zekası,iyi bir komutan ve devlet adamı olması,Dünya tarihini bilmesi, içinde bulunduğu her konjöktür içinde ,önemli stratejik kararlar alabilmesindendir.
Milletin iradesi ve kararı ile Atatürk’ün dehası birleşerek,bugün demokratik bir cumhuriyetin şemsiyesi altında,özgür Türk milletinin ikbal ve istiklali teminat altına alınmıştır.
Lakin,Türk milleti asla uyumayacaktır.Tarih boyunca,16 devlet kurmasının asıl sebebi, dostlarından çok düşmanlarının olmasıdır.
Tarihin her önemli noktasında,zaman,zaman dahili ve harici düşmanlar,karşımıza çıkmaktadır.Düşmanlarımızı tanımak kadar,devletin “BEKA” meselesi yaratmamak için, devlet ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,daima “CAYDIRICI” güce sahip olmalıdır.
Atatürk’e “Ayyaş” diye dil uzatanlar,”Dinsiz” diye hitap edenler, bilsinler ki, Türk milletinin bugün ve yarın düşmanı olanlardır.
Hilafetten önce saltanı kaldıran Atatürk,daha sonra “Hilafeti” kaldırmıştır.
Atatürk isteseydi,İngiltere,İspanya,Hollanda,Belçika’da olduğu gibi,yine Cumhuriyeti ilan eder,Kral olarak veya değiştirilemez başkan olarak,devletin başında kalırdı.
Onu cumhurun başkanı seçen,Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Osmanlı bir İslam devleti idi. Mecelle ve şeriat düzeni içinde,adalet ve hukuk “Kadılar” ve şeyhül İslamlar tarafından sağlanıyordu.
Ne Osmanlı ne de Türkiye devleti,dini inançlar içinde asla “teokratik” bir anlayışla, asla “Ruhban bir sınıfa” yer vermemişlerdir.
Atatürk’ün dediği gibi,” Din,kul ile onun Tanrısı” arasındadır.
Bu sebeple,Kul ile Allah’ı arasına,peygamber bile giremez.Müslümanları mavf-u perişan eden cehalettir.Matbaanın 200 sene sonra Osmanlıya gelmesinin altında yatan,Gırnatadaki Endülüs İslam devleti ile Bağdat ve Horasandaki İlmi kitapları yakan yıkanlar,Türk –İslam kültür ve medeniyetinin düşmanlarıdır.
Atatürk,hilafeti kaldırmakla,tekke ve zaviyeleri kapatması,merdiven altı sözüm ona hocalık yapan din istismarcılarını,dini alet edenlere savaş açması,Atatürk’ün “DİNE EN BÜYÜK HİZMETİDİR.”
Bilhassa,Diyanet İşleri Başkanlığını kurması,başına Rıfat Börekçi gibi bir din aliminin getirilmesi ve Elmalılı Hamdi Yazır Hocaya,kendi ceminden parasını ödeyerek “Kur’an-ı Kerim tefsir,meal ve yorum” yaptırması,İslam dinine yaptığı en büyük hizmetlerdendir.
” Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor.Bazı kimseler çağdaş olmayı “kafirlik” olmak sayıyorlar.Asıl küfür,onların bu zannıdır.Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı,İslam’ın kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir ? Her sarıklıya hoca sanmayın,hoca olmak sarıkla değil,akılladır?
İşte Atatürk’ün fikri,zikri ve İslam’a dair beyanatı bunlardır.
Yorumsuz yazıyorum.Allah,Atatürk ve İslam düşmanlarına fırsat vermesin.