Atatürk’ün “EY TÜRK GENÇLİĞİ”
Söyleminden sonra, Türk gençlerinin yetişmesinde, gençlerin
Ülke yönetiminde sorumluluk almaları gerektiği,
Ülkemizin genç bir nüfusa sahip olduğu için,
Genç nüfusu eğitmek, iş bulmak hususunda,
Bütün siyasi parti yöneticilerin, Devleti yönetenlerden,
Hamasi nutukları çok duyduk...
Lakin, MEB’nın hala oturmamış, her yıl değişen bir
Müfredat programı var.
Bütün devletlerin en büyük meselelerinin, eğitim ve öğretim
Olduğunu söylemelerine rağmen; Ülkemizde bu konuda
Bir arpa boyu yol alamadığımız ortadadır.
Dershaneleri kaldırdık ama ders veren öğretmenleri
Merdiven altına indirdik…
Özel okul ve üniversitelerin sayılarını ve kontenjanlarını
Artırdık, ama kaliteyi bir türlü artıramadık.
Milli ve Manevi değerlerimizi anlamadık ve öğretemedik.
Sadece insanların akıllarında,”NE DERLER DEĞERLERİMİZ”
Kaldı…
Milli ve manevi değerlerimizi ıskalayan, şu anda hiçbir şey
İfade etmeyen bu değerleri kaybeden nesil; “BEN” merkezli
Bir yaşamın elemanı olarak, diğer nefis ordusuna katılmış oldu.
Sayıları yükseldikçe yükseldi…
Çocuklarımıza, her şeyin en iyisini vermeye, sunmaya çalışırken,
Onlara hiçbir sorumluluk vermedik.
Kendi işini bile yapamayan, her şeyi ebeveynlerinden isteyen,
Sadece tüketici bir nesil yetiştiriyoruz.
Genç, kendisini diğerler yaşıtları ile mukayese içinde.
Onların var benim niye yok! Sorusunu sorgulayan
Bir fert olarak doğdu, büyüyor, ama nereye gidiyor
Henüz o belli değil.
Ailesinin verdiği ile yetinen değil, daha da vermesini
Ve lüks yaşam için, bir servet vermek bile yetmeyecek
Hale gelen GENÇLER!
Özel üniversitede okuyan, altında LÜKS ARABASI
Olmayan öğrencilerimiz yok gibidir..
Baba, sözde evladı için EĞİTİME YATIRIM YAPIYOR.
Doymak bilmeyen bir nefisi doyurmaya çalışan aileler…
Kimse kusura bakmasın. Armut ağacının altına HIYAR düşmez!
Sen, hiçbir sorumluluk yüklemediğin çocuğundan, ne gibi
Bir vatan, bayrak, devlet, millet sevgisi bekliyorsun?
Bunun için, sorumluluk gerekir…
Haslet gerekir… Hakk’ı ve Halkı sevmek gerekir.
Senin çocuğa, kendisini ve sahip olduklarını sevmekten
Başka bir sevgi öğretilmedi ki!
Sorumluluğu olmayan nefis,doyumsuzdur..
Doyumsuz olan kişiyi doyurmak da, imkan dahilinde
Değildir.
Bütün bunların sayesinde;
İnsanı “NEFSİNİN ESERİ” haline gelmesine sağladık.
Nefsine hakim olamayan, nefsini tatmin etme peşinde
Olanlardan, bu toplumda sadece,”tecavüzcü, hırsız, katil,
Kadın döven, karısını ve çocuğunu öldüren, yaşlı kadını
Tecavüz eden, yaşlı adamı döven, sinirlerine hakim olamayan,
Uyuşturucu müptelası olan, müptesel, dünyayı sadece zevk-ü sefa alemi
Olarak gören” insan cürufunu, Millet derseniz, en büyük
Hatayı yapmış oluruz..
Ama,ne yazık ki hala gerçekleri görmüş değiliz..
Toplu taşıma aracında yaşlıya yer vermez, şoför ile kavga
Eder, trafikte herkesin can güvenliğini hiçe sayar,
Hastaneye gelir doktoru döver, bütün yazılı ya da yazılı
Olmayan kurallara uymaz,uyana da mani olur..
Bir zamanlar küçük AMERİKA olmakla övünenler,
Şimdi GIKLARI çıkmıyor…
Bir gençliği nasıl mavf-u perişan ettiler?
Namazlarında, oruçlarında ve genel ibadetlerinde,
Baş örtülerinde bile,TAKİYE yapıyorlar…
Para var, gençlik var hale geldi…
Şeytanı, melekten, meleği de şeytandan ayırt etmek
Kolay değil…
Dini alet eden bir sürü DİN TÜCCARI doğdu.
Bunların akıbetinde ise; DEİSTLER ve LİBOŞLAR
Çoğaldı.
Kimin eli kimin cebinde belli değil…
Bindik alamete gidiyoruz kıyamete…
Sadece ağızlarımızda bir duamız kaldı!
“ALLAH SONUMUZU HAYIRLI ETSİN.”