Bilim,evrenin fiziki ve doğal yapısına dair,bütün olayları,bir takım,tasvir,görme,determinizm
Gibi sistematik bir incelenmesini içine alan,entelektüel ve pratik çalışmaların tamamıdır.
Bu şekilde elde edilen bilgiler,ancak beynelmilel kamu oyunda,kabul görürse,o zaman elde edilen bilgi,İlim’in ham maddesini meydana getirir.
Mevcut olanlar ya da teknolojik ve fen ile yeniden elde edilen bilgiler üzerinde,bilimsel çalışmalar,ilmin mamul maddesini meydana getirecektir.
Bilgi olmadan bilim,bilim olmadan da ilim yapmak imkansızdır.
Bilim ve ilim,okullardaki maarif vekaletinin hazırladığı,müfredat içinde elde edilir.
Öncelikler,ilimler üç kategoriye ayrılırlar.
1-“Kanun koyucu” ilimler 2-“Tasvir edici” ilimler 3-“Kaideci” İlimler
Kanun koyucu ilimler içinde,matematik,fizik,kimya,biyoloji,psikoloji ve sosyoloji vardır.
Tasvir edici ilimler içinde ise,Tarih,Coğrafya,Ekonomi,Jeoloji,Etnoloji,Ekoloji ve Antropoloji’yi sayabiliriz.
Kaideci ilimler ise,İlahiyat,Hukuk,Ahlak ve Estetik(güzel sanatlar) gibi ilimlerdir.
İlimlerden daha önemlisi,bu bilgi ve becerilerin,bilgilerin hangi okullardan nasıl tahsil
Edileceğidir.
Şimdi bunları sırayla inceleyelim.
“Üretim içinde Eğitim” anlayışı ile “iş eğitimi” üzerinde duran okul anlayışları.
Önceleri ilkokulu bitiren ve okuyamayacak olan çocukları,sanayiye,kısa yoldan iş
Öğrenmesi ve meslek sahibi olunması düşünülürdü.
Buradan,sırasıyla,çırak,kalfa ve usta çıkardı.Bu Osmanlıdaki “Lonca sistemi” içinde
“Ahilik” ocağından geliyordu.Bunun yanında,devletin yeterince okullar açmaması,
Müfredatta yer alan ders öğretmenlerinin yeter sayıda olmaması,sanayi okullarından
Başka tercih kalmıyordu.
Bunun yanında,Erkek Sanat ve Kız Sanat enstitüsü adı verilen,ortaokul ve lise
Düzeyinde okullar vardı.Şimdi bu okulların adı,Meslek liseleri,teknik liseler
Olarak değiştirildi.
Sanat enstitülerinde,hem orta ve lise dengi dersler yanında,pratik olarak öğretilen ve yapılan, Ağaç ve demir işleri,Tesviye,Yapı işleri,elektrik ve motor dersleri mevcuttu.
Hepsinin altında kısa yoldan meslek sahibi olma ve yüksek tahsil imkanı bulmama gibi sebepler yatıyordu.
Mesleki liseler için,İmam-Hatip liseleri de bulunuyordu.
Doktor,Eczacı,Avukat,öğretmen,hakim,savcı olmak isteyenler,düz liselere veya öğretmen liselerine gidiyorlardı.Öğretmen okulunu bitirenler,lise fark derslerini vererek,üniversitenin her bölümüne gidebiliyorlardı.
Halbuki,Türk Maarif sistemi,”Kara Çullu” yani Köy Öğretmen okulları ile,eğitimi ve öğretim
Meselesini çözmüştü.
Öğretmen,hem öğretici hem de alanda eğitici bir görev üstlenmişti.
Askeri okullar ise,subay ve astsubayları,kendi liselerinden ve harp okullarında yetiştiriyordu.
Tıpkı,Polis okulları ve akademileri gibi.
Lise sonrası,akademi ve üniversitelerde,her branş için fakülteler açıldı.
Teorik olarak sahada yetişen İnşaat teknisyeni ya da teknikeri ile bir İnşaat mühendisi asla
Mukayese edilemez.Hastanede hastabakıcının yaptığı enjeksiyonla,hemşire ya da sağlık memurlarının yaptığı mukayese bile edilemez.
Bilim ve ilim gelişme gösterdikçe,bir çok yeni meslekler ortaya çıktı.
Hangi meslek olursa olsun,yeter ki,eğitim ve öğretimi iyi olsun.
İşte üniversitelerimiz,akademilerimiz ve meslek yüksek okullarımızın,eğitim ve öğretimi
Dünya standartlarında olsun.Böyle olursa,hem ülke kalkınır hem de piyasa ehil adamların elinde olur.Babadan öğrenilen bilgiler,üniversiteden alınan bilgiler; Hayvancılığımız,ziraatımız,sanayimiz ve üretime dair her alanda teknoloji ile taçlandırılmalıdır ki;ülke ve millet olarak,muasır devletlerle yarışabilelim.
Montaj bir yere kadar.Önce teknoloji transfer et ama Kendi teknolojisini üretirsen,
Ne devletin ne de milletin “BEKA” sorunu olacaktır.