Tarihte devlet kurmuş bütün kavimlere,cemiyet ve milletlere baktığımız zaman,gördüğümüz
Şudur ki;”mabetsiz medeniyet”,”Dinsiz bir toplum” yoktur.Sadece,deist,ateist ve seküler düşünceye sahip insanlar vardır.
Dolayısıyla,meselenin tamamına bakmak lazım.Tarih boyunca –her nedense-cemiyetler hep “İlahlarını” aramışlar,sonunda “mabutlarını” bulmuşlardır.
Tek tanrılı ve çok tanrılı inançlar sistemleri yaşanmıştır.Pagan olan bir çok toplumlar ve fertler olmuştur.
Genel de,İnsanoğlu her zaman tabiatı ve fıtratı gereği,hep iyiyi,güzeli,doğruyu aramıştır.
Sebebini ,ne Din psikologları ne de genel psikologlar bilebilmişlerdir.Sadece,insanın kendini, varlığını,ailesini korumak için bir “İlah” aradığını söylerler.
Öyle olsaydı,6 milyar yıldır,her insanın “TANRI” fikri sabit kalırdı.
İnsanoğlu,hayatı boyunca,iyiyi,güzeli,doğruyu aramışsa ve de hala aramaya devam ediyorsa, bu insanın tabiatı ve fıtratındandır.O zaman da,insanın Allah’ını araması da bundandır.
Buradan çıkarılabilecek sonuç şu olmalıdır ki;İnsanoğlu,tarihi boyunca “Tanrısız” kalamamaktadır.
Fatır/15 “Ey İnsanlar! Siz,hepiniz Allah’a muhtaçsınız.”
Psikanalistlerin tespitine göre,ateistleri yani tanrı tanımazların sonu nihilizmin (hiçliğin) boşluğuna atmaktadır.
C.G.Juck gibi ünlü psikanalistin “Ruhunu arayan adam” kitabı ile Amerikalı ünlü Psikanalistlerden Henry Linck’in “Dine Dönüş” adlı kitabında,dindar,ateist,deist inanca sahip insanların analizleri yapılmıştır.
Dinimize göre insan,fıtratı,yani yaratılışı ile,”Muvahhit” yani yüzünü inançla Allaha dönen karakterde yaratılmıştır.lakin,akıl baliğ olduktan sonra ve içinde bulunduğu toplumun, ailesinin tesiri ile dinini seçmektedir ya da hiçbir dini inanç sistemine inanmamaktadır.
Rum/30,” O halde,muvahhit olarak yüzünü dine,Allah’ın o fıtratına çevir ki,O,insanları bunun üzerine yaratmıştır.Allahın yaratışına hiçbir bedel olamaz.İslam,dimdik ayakta duran bir dindir.Fakat,insanların çoğu bunu bilmezler.”
İnsanoğlu Allahın varlığını sezmekte,fakat O’nu idrak ve tasavvur edememektedir.
Yani İnsanoğlu,dünyada müşahhas olan bütün maddeleri 5 duyusu ile algılamaktadır.Fakat, Allah’ı,beş duyusu ile algılaması mümkün değildir.Çünkü,Allah,görülen değil,hissedilen bir varlıktır.Eğer görülebilseydi,işin maneviyatı kalır mıydı? O zaman,Allah mefhumu bu kadar etkili olur muydu? Allahın yeryüzünde temsilcisi olduğu iddia eden,nice firavunlar,krallar gelmiş geçmiştir.Allah’ı gören insan da,Allah’ı bir KRAL UNVANI verebilirdi. Halbuki inancımız gereği,bütün yaratılmışlar,Ona muhtaçtır,ama O kimseye muhtaç değildir.
İnsanoğlu,kendisinin idrak ve tasavvufuna göre,Allah’ı tasvir etmeye kalkarsa,büyük bir yanılgıya düşer.İnsanoğlu,İhlas suresinin anlamını okusun,Allah,orada Kendisini ifade etmektedir.”De ki;O Allah bir tektir.Allah eksiksiz sameddir.(Yani,bütün yaratılmışlar Ona muhtaçtır.Fakat,O,hiç bir şeye muhtaç değildir.).O,doğurmadı,doğurulmadı.O’na bir denk de olmadı.”
Allah’ı tasavvur etmeye kalkmak,insanı “sahte tanrıların kucağına” atacaktır.
Sonra da,insanoğlunun kafasında,objektif ve sübjektif “PUTLAR” teşekkül eder.
İnsanoğlu tarih boyunca,kafasındaki ve gördüğü yapma ilahları kıra,kıra ,”kesretten Tevhide “ gelebilmiştir.Ancak,insanoğlu Tanrısını ve Kıblesini bu şekilde bulabilmiştir.
Bakın Bakara suresi/193 ayeti kerimede,Allah(c.c) buyuruyor ki;” Fitne kalmayıncaya,din sadece Allahın oluncaya kadar,onlarla(sahte dinler kuranlarla,sahte mabutlar yontanlar ve Allah’ı inkar edenlerle) savaşın..”
“İnsanları inançlarından dolayı,onların İlahlarına,tanrılarına ve dinine sövmeyin.Yoksa onlar da,sizin dininize ve sizin Allahınıza söverler…”