Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…
Bilseniz sabahtır tüm siyasilerden, kamu kurum ve kuruluşlardan, belediye başkanlarından sayısız kutlama mesajları aldık. Akşama kadar da almaya devam edeceğiz. Saatler sonraki güne evrildiğinde ise, yani 00.00’ ı gösterdiğinde kül kedisi olarak güne başlayacağız.
Bugün Gazeteciler Cemiyeti’nde hazırlanan program Başkan Osman Nuri Boyacı tarafından atıldı. Epeyce kalabalık ve yoğun bir program. Sağ olsunlar. Gazeteciliği iyice ayağa düşürüp sonrasında, Gazeteciler Gününü kutlamak nasıl bir duygu? Bunu Sayın valiye ve diğerlerine sormak isterdim açıkçası ama hiç bir zaman bu kulamalara katılmadığm ve katılmayacağım için, buradan sormuş olayım!
Bugün övgüler bitmez… Yarın ola hayrola tabi ki…
Başımızda biliyorsunuz Demoklasın kılıcı gibi bir Basın İlan Kurumu var. Çıkan yasa gereği, kimin gazeteci, kimin gazeteci olmadığını, kimin ilan ve reklam alıp almayacağını Basın İlan Kurumu belirliyor.
Bir de Denizli’nin ‘Beş’li Çetesi’ çıkmış şimdi…
Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Nuri Boyacı ve cemiyetin yönetim kurulu üyeleri…
Denizli’de Gazeteciler bu Beş’li Çeteden ibaretmiş...
“Beş’li Çete deyince aman sakın haa başka yanlara çekilmesin, aman diyeyim diğer çetelerle falan karıştırılmasın” Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetim kurulu üyeleri…
‘Beşli Çeteler’ deniyormuş. Yani Denizli’nin en acar gazetecileri anlamında kullanıyor olmalı, öyle diyelim. Onlardan sonrası zaten tufan…(Bunlar beşli çete diye anlamlandırılıyorsa da sayıları daha fazla bana göre, ama ziyaretlere beş kişi gidiyorlarsa öyle anılıyor olabilir”
Neden böyle dedim derseniz, örneğin Denizli’ye yeni atanan vali, emniyet müdürü kim olursa olsun, onlarla tanışmaları yeterli… Aman kimse başka gazetecileri tanımasın, bilmesin…
Ha bu arada, Gazeteciler Cemiyet seçimlerinde de ben bu yönetime destek verdiğimi söylemek istiyorum.
Ben 1984 yılında Denizli’de başladım gazeteciliğe, sonra İzmir ve Antalya’da devam ettim mesleğe, 1999 yılında Eğe TV Denizli temsilcisi oldum Ahmet Deda’dan sonra ve 10 yıl gibi bir aradan sonra 2010 yılında tekrar başladım mesleğe…
Denizli’de 2010 yılından bu yana bu mesleği sürdürmekteyim. Hiçbir dönem gazetecilik bu kadar ayaklar altına alınmadı. Hiçbir dönem Vali haberi kaldırın diye telefon ettirmedi, hiçbir dönem bir cemiyet başkanı haberi kaldırın diye whatsapp grubundan mesaj atmadı. 2016 Yılında yaptığım bir haberden sonra Ahlak Şubede ifade vermişliğim oldu ama o zamanın başkanı bile yanımda olup korudu.
Gelelim sosyal medya gazetecilerine, bu ara onlar moda oldu. Ellerinde sadece bir telefon kendi sosyal mecralarında sağdan soldan topladıkları haberlerle en usta gazeteciler oldular. Hatta hiç habere gitmeden, kaynak göstermeden en büyük gazeteci onlar oldu.
Ofis kirası ödeyenler, kira stopajı ödeyenler, vergi ödeyenler, ajanslara para ödeyenler, çalışma arkadaşlarına maaş, SGK, yemek vs. ödeyenler, günlerce haber peşinde koşup zaman ve ulaşım gideri ödeyenler, yetmiyormuş gibi mahkeme mahkeme sürünen ve bedel ödeyen gazeteciler görünmezken, herkesin emeklerini 10 dakika içinde toparlayıp altına imzasını çakanlar en büyük gazeteci oldu.
Neyse demem şu ki; bedel ödeyenler ve gerçek gazeteciler, ve sosyal medyacılar, halkla ilişkiler hepsi birbirine girdi.
Halk okumaktan aciz, aylarca, günlerce haber peşinde koştuğunuz ve yaptığınız haberleri açıp okumak yerine sosyal medyadan iki satırla özetlenen yazılara rağbet gösterdiler…
Bütün bunların ötesinde benim memleketimde gerçek gazeteciler tutuklandı, yazanlar, çizenler cezalandırıldı…
Biz bedel ödedik bu meslek için. Bir günde dört ayrı karakolda ifade verdik yaptığımız farklı haberler için. Bunu birlikte gittiğim çalışma arkadaşlarım dilerse doğrulayacaklardır. Demem o ki, sosyal medyadan ahkam kesmekle gazetecilik olmuyor. Demem o ki, meslektaşlarını korumadan onların sorunlarını dinlemeden gazeteciler cemiyeti başkanı olunmuyor! Meslektaşlarımız işsiz, aç, evine ekmek götürmekten aciz, çaresiz... Onların yaralarına merhem olmak varken, "Basın İlana kayıtlı olmayan kimseyle çalışmayın" diye kapı kapı gezmek nedir arkadaş!..
Tamam anladık Denizli'nin en büyük gazetecileri sizsinz, sizden büyük yok! Geride kalan genç meslektaşlarımız, evine ekmek götürmek zorunda olan gencecik muhabirlerimiz ne olacak!
Haa, eline telefon alıp, gazetecilikle yakından uzaktan alakası olmayan, birden gazeteci kesiliverenler de var bu piyasa da, onları da ayıklamak lazım elbette!
Dün para için meslektaşlarını satarak Çağrı Sebzeci’nin kapısında yatıp kalkanlar, bugün paraları kesilince gazeteci olanlar…
Benim gazeteciliğimi Basın İlan Kurumu belirleyemez! Benim gazeteciliğimi ancak halkım, takipçilerim ve okurlarım sorgular. Ancak ben okurlarıma hesap veririm.
Gerisi, “lafügüzaf”
Biz kaç kişiyiz ve birbirimizi biliriz!..
Gerçek gazetecilere selam olsun!
Emeği geçen tüm meslektaşlarımın günü kutlu olsun.