Dün, Denizli Büyükşehir Belediye Meclisi'nde yaşanan tartışmalar, şehrimizdeki toplumsal değerler ve ahlaki normlar üzerine düşünmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı. BELTAŞ AŞ’ye ait 30 tesisten 3 tanesinde alkol alınmasına izin verilmesi kararı, AKP’li Ali Değirmenci ve Feride Kabadayılar’ın sert tepkilerine yol açtı. Ancak bu tepkiler, toplumsal sorunlarımızın gerçek nedenlerini göz ardı ettiğimiz gerçeğini de gözler önüne serdi.
Denizli'de bir anne ve gazeteci olarak, bu tartışmalara daha yakından bakmak istiyorum. Önceki dönem belediye başkanının yardımcılığını yapmış Ali Değirmenci, belediyede yapılan pek çok olumsuzluğa göz yummuşken, şimdi sadece üç tesisin alkol sunmasına karşı çıkarak dikkat çekmeye çalışıyor. Aynı şekilde AKP’li Feride Kabadayılar, “Ben bir anneyim,” diyerek alkole karşı olduğunu belirtiyor ve “Bütün kötülüklerin anası alkoldür,” ifadesini kullanıyor. Ancak Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun tepkisi yerinde: “Uyuşturucu yaşı Denizli’de 12-13’e düştü. Şimdiye kadar neredeydiniz? Kadınlarımız kızlarımız öldürüldü, neden sustunuz? Çocuklarımız taciz, tecavüz edildi neden sustunuz? Bunları yapanlar hepsi ayık kafa ile yaptı.”
Bu noktada sormamız gereken soru şu: Ahlakın ölçütü alkol mü? Çocuklarımızın uyuşturucu kullanım yaşının düşmesi, kadınların ve kız çocuklarının şiddete maruz kalması gibi sorunlar varken, alkol üzerine yapılan bu tartışmalar, gerçek sorunlarımızı göz ardı etmektir. Ahlak ölçütü belirleyeceksek, öncelikle seçim gecesi belediye binasından kaçırılan evrakların hesabını vermek gerekir.
Denizli’nin “içkili yer bölgesi” konusu, dün belediye meclisinde de polemiğe neden oldu. Meclis üyeleri oy çokluğu ile BELTAŞ’a ait üç işletme için karar aldı. Artık Butik Kafe, Beyaz Kafe ve Değirmen Kafe’de alkollü içki ikramı yapılacak. Ancak bu kararı eleştirenlerin asıl derdi, kamuya ait yerlerde alkol sunulması değil, toplumsal yozlaşmanın asıl sebeplerini göz ardı etmektir.
Başkan Çavuşoğlu’nun vurguladığı gibi, Denizli’deki en büyük sorunlardan biri, çocukların psikolojisini bozan gelir dağılımındaki uçurumdur. Çocuğuna harçlık veremeyen annenin yaşadığı buhran, 17 bin lira maaş alıp 10 bin lira ev kirası ödemek zorunda kalan babanın yaşadığı durumdur. Toplumdaki ekonomik eşitsizlikler, toplumsal çürümenin ana nedenidir.
Çavuşoğlu, “İçmek hür bir iradedir. Kul katındaki faturayı gider hesabınızı ödersiniz, tanrı katındaki faturayı da gidersiniz günahının cezasını çekersiniz. Ama yetimin hakkını yiyorsanız bu dünyada hesap ödemezsiniz, öbür dünyada hesap ödersiniz,” diyerek, asıl sorgulamamız gerekenin toplumdaki adaletsizlikler olduğunu vurguladı.
Bugün Denizli’de yaşanan bu tartışmalar, toplum olarak ne kadar dağılmış ve gerçek sorunlardan ne kadar uzaklaştığımızı gösteriyor. İçkili yerlerin varlığı ya da yokluğu değil, toplumsal yozlaşma ve ekonomik eşitsizlikler gibi derin sorunlara odaklanmamız gerekiyor. Ahlakın ölçütü, bireylerin iradelerine saygı duymak ve toplumun her kesiminin eşit şartlarda yaşamasını sağlamaktır.
Her annenin çocuklarının daha iyi koşullarda büyümesini istemesi en büyük hayalidir. Ancak, bugünün ekonomik koşullarında ev geçindirmek ve çocukları geleceğe hazırlamak oldukça zor. Üstelik, uyuşturucu, taciz ve tecavüz gibi kabuslardan korumak da ayrı bir mücadele gerektirirken, kadınların katledilmesi ve intihar gibi trajedilerle de karşı karşıyayız. Denizli'nin en büyük sorunlarından biri, "İntihar" olayıdır. Şehirde bu kadar büyük sorunları gözardı ederek sadece alkolün tartışılması, bu şehirden ve sorunnlardan ne kadar uzak yaşandığının göstergesidir.
Son zamanlarda Beltaş'a ait işletmelerde yaşanan alkol tartışmaları, sadece birer olay olarak değil, toplumsal bir sorunun yansıması olarak da değerlendirilmelidir. Toplumun bu tür sorunlara duyarlı olması ve çözüm arayışında olması gerektiği bir dönemde, siyasetçilerin bu tür olaylardan uzak kalması düşündürücüdür.
Denizli'de yaşayan bir anne ve gazeteci olarak, toplumumuzun geleceği için bu sorunlara daha fazla dikkat çekilmesi gerektiğine inanıyorum. Çocuklarımızın daha iyi bir gelecek için umutla büyümesini istiyorsak, ahlaki değerlerimizi yeniden gözden geçirip, gerçekten neyin önemli olduğunu sorgulamalıyız. Bu sadece alkol tartışması değil, toplumsal bir uyanışın gerekliliğidir.