Bir gazetecinin hayatında yaptığı en acı haber en yakınlarının ölüm haberidir.
Hele bu haber bilmeden yapılmışsa…
Emin Çölaşan’ın dediği gibi, “Önce insanım, sonra gazeteci”
Elbette yaptığımız her ölümlü haberi üzülerek yapıyoruz.
Her ölüm erken elbette, yaşlısı, genci, çocuğu…
Her yaptığımız haberi inanın hissederek, üzülerek, bin süzgeçten geçirerek yapıyoruz…
27 Ekim Çarşamba Günü bir haber bomba gibi düştü tüm Denizli basınına ve Denizli gündemine… 25 Yaşında dünyalar güzeli genç bir kız, bir cani tarafından boğazı kesilerek öldürüldü şeklinde…
Bin lanetler savurarak, korkunç bir kalp sızısı ve büyük bir nefretle girdim haberi… Yine bir kadın cinayeti, hem de vahşice, hunharca katledilerek gencecik bir kızımız aramızdan ayrıldı şeklinde düşündüm. Nefesim kesildi bir anda… Çocuklarımı, gelinlerimi, torunlarımı düşündüm korkunç bir acıyla, “Bu acıya dayanılmaz, Allah yakınlarına sabırlar versin” dedim kendi kendime…
Haber bize ulaşıncaya kadar, bir çok kez değişti, çünkü Şebnem’i katleden cani defalarca kez ifade değiştirdi ve ya gördü tanıklarından alınan ifadeler şekil değiştirdi…
Haberle uğraşırken, CHP İl başkan yardımcısı psikolog Melike Coşkun’un aramasıyla ara verdim işin içinden çıkamadığım cinayet haberine… Melike telefonda belki de hayatımda yaşadığım en acı haberlerden birini verdi bana… “Kadriye abla cinayete kurban giden Pervin ablanın kızı Şebnem, şu ana kadar size yansıyan haberlerin tamamı asılsız” dedi…
Yookk artık yaaa! Şebnem! Dünyalar Güzeli, biricik arkadaşımın yüzüne bakmaya kıyamadığı Şebnem! İnanılır gibi değildi. Şebnem’i belki de, 1 yıldır görmüyordum. Şebnem’in çok sade, dupduru bir güzelliği vardır. Haber merkezimize ulaşan fotoğraftan çok farklı, belli ki o fotoğraf Şebnem’imin düğünde ya da özel bir günde çekildiği bir fotoğraftI belkide...
“Dünya başıma yıkıldı” diye söylenen o deyim az kalır o anda hissettiklerim karşısında...
Konuşamadım, yerimden kalkamadım, Pevin’e koşmak istedim, Pervin’i aramak istedim, avazımın çıktığı kadar bağırmak istedim, böğüre böğüre ağlamak istedim, birilerinden hayır yanlış bilgi teyidi gelsin istedim. İstedim de istedim ama hiç birini yapamadım.
Günlerce, gecelerce oturdum yerimde, elim kolum bağlı…
Şebnem’im gitti ve ben lanetler savura savura oturmaya devam ettim. Pervin’i bile arayamadan hem de…
Sonra tüm gücümü toparlayıp Şebnem’ime bakmaya doyamayan anneciği Pervin’imin yanına gittim. Pervin bitkin, Pervin bitap, öyle bir acı yookk! Allah’ım böyle bir acıyı hiçbir anneye vermesin.
Pervin’im öyle büyük acılar yaşarken, dünyalar güzeli Şebnem’i hakkında yapılan asılsız dedikodulara cevap verememenin üzüntüsü içindeydi biliyor musunuz?
Hani ağzının tavanı olmayan bazıları konuşmakla kalmayıp bilmediğiniz insanlar için yazıyorsunuz ya! O kadar büyük acılarının içinde, bir de insanlıktan çıkmışların yaptıkları terbiyesizliklere üzülüyor...
Şebnem ailesiyle, annesiyle aynı evde yaşayan, inanamayacağınız kadar evcimen, evinde kedileriyle zaman geçiren bir genç kızımızdı. Gıda mühendisiydi, iş arıyordu, en büyük hayali de, bir iş bulup kariyer yapmaktı. Uydurulan yalanlar gibi apartta falan da yaşamıyordu, anacığı Pervin’le aynı evde yaşıyordu. Söylendiği gibi psikopat caniyle sevgili falan da değildiler. Bir şekilde ortak arkadaşları sayesinde yolları kesişmiş, daha sonra psikopat caniden kurtulamamıştı. Olay günü de kız arkadaşıyla yemek yemiş, çıkışta da kendisini bekleyen caninin, “Çok az görüşelim”, talebine “Hayır” diyememişti belki de, sonrasında da neler yaşandı, Şebnem'i nası alıkoydu belirsiz.
Olay günü arşa çıkan çığlıklar sonucu, olay yerine gelen polis, evde kimse yok diye olay yerinden ayrılıyor. Yani olayda polisin de ihmali olduğunu söylüyor Şebnem'in avukatı Osman Tabu...
Asla anacığından ayrı kalamaz, geceleri zorlasanız evinden çıkmaz bir genç kız için uydurulan efsaneler, acılar içinde kıvranan Şebnemimin anacığı Pervin’i bin kez daha yaraladı.
Hepimizin kızı, oğlu, kız kardeşi, torunu var. Bu şiddet ve cinayetlerin kadını, erkeği yok! Hani Allah’ım korusun hiç birinizin başına gelsin istemem de, gencecik hayatının baharında Şebnem’imizi bir psikopat aramızdan aldı.
İki sözüm var hepinize, “Başıma gelmez demeyin, bugün bana, yarın sana"... Olmaz dediğimiz her şey insanoğlu için…
Hayatının baharında dünyalar güzeli genç bir kız aramızdan ayrılmış, siz neyin derdine düşmüşsünüz!
Bir acının ardından hala dedikodu yapıyorsanız, yazıklar olsun sizin insanlığınıza!..
Ateş düştüğü yeri yakmaya devam ettiği sürece daha çok Şebnem’lerimizi kurban vereceğiz.
AKP İktidarının kadını ayrıştırdığı, ötekileştirdiği bir ülkede kadın cinayetlerini kanıksar hale geldik. 2021 yılında 235 kadınımız erkekler tarafından katledildi.
İstanbul sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı, oysa İstanbul sözleşmesi kadınlarımızın hukuki dayanağıydı. İstanbul sözleşmesi sadece kadınları korumakla kalmayan “İnsanı yaşatan” insan hakları belgesidir.
Ateş düştüğü yeri yakmasın artık!
Herkesin yaşaması için, İstanbul sözleşmesinden vazgeçilmesin!..
Tekrar yürürlüğe girsin!..