Son günlerde yerel basına inanılmaz bir saldırı var. Her sorunun nedeni sanki yerel basın!..
Fütursuzca, saygısızca hatta hadsizce saldırılar bunlar…
Tüm siyasilerin, tüm STK’ların, esnafın, memurun, çitçinin, halkın dertlerini önce yerel basın dinler, kaleme alır sonrasında da ulusal basına yansır tüm olaylar…
Yerel basın, ulusal basına açılan bir penceredir…
Gazeteler, internet siteleri unutmayın ki, ilanlarla ve reklamlarla geçimini sağlayan mecralardır.
Tutturmuşlar, “Satılık basın” diye! "Yerim dar diyenler" gazetecileri suçluyor!..
Yahu; yerel gazetelerde evine ekmek götüremeyen arkadaşlarımız, çocuğunu hastaneye götüremeyen meslektaşlarımız, sosyal güvencesi olmayan ama bu mesleğe gönül veren gençlerimizden ne istiyorsunuz siz Allahaşkına!..
Sizin satılık kalemler dediğiniz tepedekiler, medya patronları… Gidin kozlarınızı onlarla paylaşın…
Borç içinde yüzen, ekmek parası için gece gündüz demeden üç kuruşa çalışan yerel basından elinizi, eteğinizi çekin artık!..
Üç kuruşluk ilan vereceksiniz, onun da parasını ödemeyeceksiniz, sonra da yerel gazetecilere ültümatonlar yağdıracaksınız öyle mi sayın siyasiler?
Önceki gün Pamukkale Haber’den Tahir Aygün çok güzel yazmış, “Biz kimsenin emir eri değiliz” demiş meslektaşımız…
Gazetecilikte çocuklarına gelecek sağlayamayacaklarını düşünen en kıymetli meslektaşlarımız, belediyelerde çalışmaya başladılar. Neden biliyor musunuz? Gazetecilikte bir gelecek göremedikleri için...Hani onların da evleri barkları, eşleri ve çocukları var. Hani sizin çocuklarınız nasıl kıymetliyse onların da çok kıymetlileri var…
Sistemle baş edemeyen siz beceriksiz siyasetçiler, beceriksizliklerinizi örtmek için neden gazetecileri suçluyorsunuz hep?
Siz muktedirler, üç kuruş verdiğiniz gazetecileri neden köleniz gibi görüyorsunuz?
Bu arada Çivril Kaymakamı Turan Soğukoluk’un yaptığı hadsizlikleri yazmış Tahir Aygün… Kalemine sağlık meslektaşımın. Yazıklar olsun, o mevkiye gelmiş bir kaymakamın yaptıkları rezilliklere…
Çivril Kaymakamı Turan Soğukoluk’un yaptıklarını noktasına virgülüne dokunmadan meslektaşım Tahir Aygün’ün kaleminden aktarıyorum sizlere;
Denizli'de Gazeteciler nasıl bir günah işlediler bilemedim. Bir il başkanı çıkar sosyal medyadan herkesi bir kişinin tetikçisi olarak yaftalar. Diğer taraftan Devletin kaymakamı bir ulusal ajansa bu kişi muhabiriniz olacak talimatı verir.
Gelelim olayların detayına
Çivril İlçe Kaymakamı Turan Soğukoluk İha Bölge Şefini arıyor "Çivrilde muhabiriniz şu kişi olacak "diyor. Bu konuda Belediye Başkanı Niyazi Vural'ında bilgisi olduğu belirtiliyor. Vay be bunca yıl gazetecilik yaptım ne duydum ne işittim. Buradan Denizli Valisi Ali Fuat Atik beye açık çağrımdır. Gerekeni yapınız. Bizler kimsenin emir eri değiliz. Olmadık Olmayız
Kimsenin adamı Olmayız.
Doğrunun yanında dururuz. Denizli adına birşeyler yapanın arkasındayız” demiş…
Yazdıklarının altına imzamı atarım sevgili meslektaşımın…
Gelelim İYİ Parti İl Başkanı Raziye Akışık’ın önceki gün kendi sosyal medya hesabından yazdıklarına…
Denizli’nin Pamukkale İlçesi Kayalık Caddesindeki Büyükşehir’in yol çalışmaları ile ilgili bir haber atmış sayın İl başkanı Raziye Akışık…Bu haberi bana da attı, mailden, yetmedi İYİ Parti WhatsApp grubundan atıldı, yetmedi kendi WhatsApp’ından attı. Ben de çok yoğun olduğumu ve gün içinde değerlendireceğimi söyledim kendisine…
Akşam saatlerinde tam haberi yazdım, görselini yaptım haberi gireceğim bir de ne göreyim? Raziye Akışık’ın yerel basını yerden yere vuran yazılarını!..
Haydaa!..
Böyle demiş Raziye Akışık;
“Şimdiye kadar dilime almadım ama M.Ç.S Denizli de yerel basına sahip olmuş! İktidara karşı hiç bir haberi girmiyor yerel basın! Hep birlikte ne diyoruz;
KULA KULLUK EDENE YAZIKLAR OLSUN! Ben Yörük kızıyım kardeşim bu da böyle biline!! DOĞRU BİLDİĞİMİ KİMSEDEN SAKINMAM!”
Ben de Yörük kızıyım! demiş…
Ne demek Yörük kızıyım?
Ben de Yörük kızıyım, ne olacak şimdi?
Buyrun buradan yakın!..
Pardon ama senin AKP’den ne farkın kaldı?
Bunu kendisine bizzat yazdım.
Benim için yazmamış yazdıklarını, benim için yazamazsın zaten...
Tüm meslektaşlarım adına yazıyorum bu yazdıklarımı...
Şu ana kadar tüm habaerlerini girdiğim Raziye Akışık'ın bundan sonra hiçbir haberini de girmeyeceğim. Bunu da buradan duyuralım…
Sayın Akışık; Sen ne zaman bir gazeteciyi ziyaret ettin? Sen ne zaman gazetecilerle bir basın toplantısı yaptın? En son ne zaman Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ettin?
Herkes haddini bilecek!..
Yerel gazeteler ve gazeteciler bir şehrin kimliğidir, yerel gazeteciler bir şehrin ulusala açılan penceresidir!..
Sen onları parayla, pulla satın alamazsın! Sen önce onların yüreğini kazanacaksın...
Önce onların sana güvenmesi ve inanması lazım...
Yerel gazetecilerin de çocukları, evi, yurdu, yaşamını idame ettirmek zorunda olduğu bir hayatı var. Her ne olursa olsun onları kimse satın alamaz, satın alabilseydiler zaten o meslektaşlarım çok başka yerlerde olurlardı...
Eğer yerel gazeteciler seninle ilgili bir şey yazmıyorlarsa önce kendini sorgula derim…
Gelelim yereldeki meslektaşlarımıza, “Zaman birlik olma zamanıdır. Biz birlik olduktan sonra kimse bize ültümaton veremez, hele hele kimse bizi satın alamaz. Satılık kalemler var tabi ki… Onları da biz tanırız. Onlar zaten önce meslektaşlarını satarlar”
Bizler ne MÇS'nin ne de herhangi bir siyesi partinin kölesi değiliz...
Ustam Okan Yüksel’in dediği gibi, “Biz palto tutan değil, kafa tutan gazetecileriz” Bu da böyle biline!..