Kurt, benim Egeli bir yörük köylüsü olarak çocukluk günlerimin en gizemli anısı. Dedemle gün ağarmadan tarla sulamaya gittiğimiz ve traktörün ışığı ile çalıştığımız karanlık bir sabah ayazında selvi ağaçlarının arkasından kulaklarını dikerek beni gözlüyor olması hala hafızamda taptazedir.
Geçtiğimiz günlerde MHP Trabzon Şalpazarı Belediye Başkan Adayı'nın RTE'den izin isteyerek "Bozkurt işareti yapabilir miyim?" türünden hafifleştirdiği bu sembol tarihin hiçbir döneminde, Arapçılık sevdasına meftun olmuş birinin icazetine gerek duyacak kadar alçalmamıştı. Hemen akabinde RTE'nin Rabia işareti yaparak baskın karakterini koyduğu ve "Bozkurt"u alaşağı ettiğine şahit olduk. Rabia'nın "Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan" olduğu iddiası siyasetinin geldiği ve gittiği nokta son derece tartışma götüren RTE'nin TÜRK adını her yerden silerken hangi milleti kastettiği ve kime hizmet ettiği sorusunu sormamıza neden oluyor. Ama muktedire soru sormaya ne hacet?
Gelelim Bozkurt işaretinin anlamına. Bu sembol Türk hakanları tarafından 'BAŞARI' anlamına gelen bir zafer işaretidir. Batıya göç eden, Hun, Kıpçak, Peçenek Türkleri aynı zamanda bu işareti 'SOY' olarak da kullanır. Yani 'TÜRKÜM' demektir. Sembole 10. yüzyıl İranlı Şairi Firdevsi'nin Şeyhnamesi'nde de rastların. Türk kadınların minyatürünün yer aldığı bir eserde Bozkurt işareti yapan kadınlar dikkat çekmektedir.
Çin'de bulunan kimi eserler de göstermektedir ki İslamiyet öncesinde, Göktük döneminde ve diğer Türk devletlerinde hakanların zafer işaret olduğu ve mağaralarda bulunan 6. yüzyıla ait 'Türk Hakanı Heykeli' ile de açıkça anlaşılmıştır.
Kırımlı İsmail Gaspıralı ile gelişen Ceditçilik hareketi ve Kadimcilik geleneği ise sembolü 'İSLAMİ' bir vasfa büründürmüştür. Özbekler kurda 'bori' derler. Ceditçilerin bir meclisinde Münevver Kari ellerini yukarı kaldırarak 'Bozkurt' işareti yapmış ve "Bu bizim 'anabori'mizdir" demiş. Bu ifade Rus tarihçi Pugaçinkova'nın tenkit ettiği 'Türkistan'ın Son Dönemi' adlı kitapta ve 'Türkistanski Vestnik' dergisinde geçmektedir. Münevver Kari bir hafızdı. Özbekistan'da İslam meşalesi yakmak istemişti fakat Kadimcilerin gafleti ve dolaylı desteği ile komünistler iktidar olunca ciddi meşakkatler çekmiş ve 1933 yılında Stalin'in tarafından kurşuna dizilerek öldürülmüştür.
Siyasetimizde kullanımı ise Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu yıllarda 1992 yılında Demirel'in davetiyle Orta Asya gezisine çıkan Alparslan Türkeş tarafından başlatılmıştır. Azerbaycan'da Halk Cephesi lideri Ebulfez Elçibey'in Bakü'de Azatlık Meydanı'nda yaptığı mitingde halka hitap ederken 500 binden fazla kişinin bulunduğu kalabalığı dalgalandırmıştır.
Daha sonraları Türkeş Bozkurt işaretinin anlamını şöyle dile getirir; "Serçe parmak Türk'tür. İşaret parmağı da İslam'dır. Şu Bozkurt işareti yaptığımız işaretin arada kalan boşluk ise Cihan'dır. Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise mühürdür. Türk - İslam mührünü Dünya'ya vuracağız."
Kurulduğu tarihten bu yana 'MİLLİYETÇİLİK' bayrağı taşıdığını iddia etse dahi 'İSLAMCILIK' ve 'OSMANLICILIK' şemsiyesi altında yer alıyor olması nedeniyle MHP'nin Bozkurt'u tam manasıyla kavramadığı gerçeği burada belirmektedir. Bu yurdun tüm değerlerini ve milli kavramlarını iğdiş etmiş iktidarın şemsiyesi altında hala kendi kimliği ile siyaset yapma iddiası içinde olmadığı belli olan siyasetçilerin otoriteden izin alma çabası, Bozkurt'un asaletine ve saygınlığına ihanettir.
“…Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya, nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk’ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından da Türk Milleti. Ve Türkler, Bozkurt’un önderliğinde o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde Ergenekon’dan çıktılar.”
Ergenekon Destanı’nın son bölümünü kapsayan yukarıdaki paragraf; Türk ile Bozkurt’un bütünleşmesini, manevi bağının oluşmasını ve milli karakterinin şekillenmesini anlatır. Göçebe kültüre ait bu tür destanların masal özelliği onların maddi yönüdür. Birde bu anlatımların manevi özellikleri vardır.
Gelin bu manevi özelliklerin neler olduğunu inceleyelim. Bozkurt’un da Türkler gibi teşkilatçı özelliği olması, tek eşli olması, eşi ölmeden başka bir dişiyle çiftleşmemesi, belli bir hiyerarşiyle avlanmaları ve dahi göç etmeleri, tutsak edildikleri takdirde kısa sürede ölmeleri, ehlileştirilememeleri, ulu orta çiftleşmemeleri gibi pek çok özellik Türklerin milli karakter dediğimiz çoğunluğunun sahip ve hassas olduğu özelliklerle paralellik gösterir.
“Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir” diyen Mustafa Kemal ATATÜRK, bu bilinçle Bozkurt motifini de daima hayatında öne çıkarmaya çalışmıştır. Cumhuriyet'in ilanından önce, 1922 yılında Bozkurt’lu posta pulu çıkarmış, devam eden yıllarda da farklı Bozkurt’lu pullar piyasaya sürmüştür.
1925 yılında da Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürk’ün talimatıyla devlet armasının nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir yarışma düzenlemiş ve yarışmayı Namık İsmail’in Bozkurt figürlü eseri kazanmıştır
Cumhuriyet’in 4.yılında ise Resimli Gazete‘nin kapağında Atatürk ile Bozkurt resmi vardı. Dönemin basını ATATÜRK'ün öğretisine sahip çıkmıştı.
İstanbul Üniversitesi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün en fazla umut bağladığı kurumlardan biriydi. Atatürk; sadece İstanbul Üniversitesi’ne özgü olarak bir eğitim kurumunun amblemine müdahale etmiş ve milletine hayırlı, Bozkurt gibi yol gösteren aydın gençlerin yetişmesini ümit ettiği İstanbul Üniversitesi’nin ambleminin elinde meşale tutan bir Bozkurt olmasını istemiştir.
Atatürk parada da Bozkurt motifini kullanmıştır.
Atatürk’ün isteği üzerine İbrahim Çallı’nın resmettiği 'ERGENEKON' tablosu da bilinmektedir.
Harf devrimi sonrasında da Bozkurt motifli çalışmalar hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaktaydı. 1928’den itibaren yeni harflerle gönderilen bayram tebrik kartlarından bir örnek.
1930’lu yıllarda Atatürk’ün de bizzat izledigi uluslararası güreş turnuvasında birinci gelene verilen diploma. Görüldüğü üzere güreşçinin hemen yanında “Türk’ün Gücünü” simgeleyen bir Bozkurt var.
Türk çocuğuna genç yaşlarda belli ahlak yapılarını, Şamanizm öğretisinden gelen doğaya saygıyı ve bir takım prensipleri benimsetmek amacıyla kurulan İzcilik Federasyonu’ndaki “Yavru Kurt” kavramı da alalae seçilmiş bir ifade değildir. İzci üniformalarında da federasyonun o dönemki amblemi olan Bozkurt arma olarak kalbin üzerindeki bölümde dikiliydi.
Bozkurt Marka Sigara
O dönemde Atatürk yerli sigara markası oluşturulması için talimat vermiş ve sigaranın markasının Bozkurt olması kendisi tarafından istenmiştir.
Cumhuriyet’in 10. yılındaki tek parti olan CHP’nin Alt Ok ve Ay-Yıldızlı Bozkurt motifi de tarihin tozlu sayfalarında bir vaka olarak durmaktadır. Sağdaki CHP’nin kuruluş tamgasıdır. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin Bozkurt’ta vücut bulmasını, birleşmesini simgelemektedir.
1935 yılında ise Atatürk, Maraş’ın kurtuluşu vesilesiyle kentin merkezine Türk Bayrağı tutan bir Bozkurt heykeli yaptırılması talimatını vermiştir. Bu heykelin altında halen şu yazmaktadır; “28 İkinci Teşrin 1919’da Türk Maraş, silah gücü ile inen bayrağını iman gücü ile yeniden dalgalandırdır.” Fakat ATATÜRK'ün vefatından sonra bayrağı tutan Bozkurt ortadan tarafından kaldırılmıştır.
Atatürk’ün sağlığında, onun hayatını anlatan, Armstrong adında bir İngiliz tarafından yazılmış bir biyografi kitabının adı da “Bozkurt”idi. Kitabı Atatürk okumuş, içerisinde hakarete varan ve yanlış bilgiler içeren ifadeler olmasına rağmen Atatürk kitabı sansürletmemiştir. Fakat Kadıköy 4. sulh ceza mahkemesi tarafından 1997 yılında sansürlenmiştir. O İngiliz yazar dahi daha o dönem Atatürk’ü ne ile sembolize edeceğini çok iyi bilmekteydi.
Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü, kendilerinin Türkçülük Enstitüsü için bir amblem belirleyemediklerini belirterek Atatürk’e fikir danıştığında paşa amblemi şöyle tanımlamıştır:
“Karlı Tanrı Dağları’nın önünde, elinde meşale tutan bir Bozkurt olsun; bu meşale genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilminin ifadesi olsun. Ergenekon’dan çıkmamızda kılavuz olan Bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletin kuruluşunu ifade etsin” İlgili amblem altta bulunmaktadır.
Başlangıcından bugüne hala amblem olarak kullanan ve Atatürk'ün ölmeden önce verdiği talimata istinaden 1941 yılında kurulan Petrol Ofisi de Modern Türkiye'nin kültür kodlarından biridir.
Yeni harflerle basılan ilk Bozkurt’lu posta pulunda da Türk’ün kadim zanaati olan demircilik yer almaktadır. Pul bilgeliği, Türk’ün azmini, iradesini, sabrını simgelemektedir.
Türkiye dışında da siyasal liderler BOZKURT sembolünü otorite ve güç olarak kullanmaktadırlar. Günümüzde ABD başka olmak üzere pek çok ülkede liderler BOZKURT'u bağlılık ve hakimiyetin sembolü olarak görmekteler ve bu işaret ile mutlu olduklarını ifade etmekteler. Siyasal bir sembol olarak BOZKURT mottosunu kullanmak elbette kullananlar için bir onurdur. Siyaset esasen bir taraftır. BOZKURT ise tüm toplumun milli bilincini canlandıran, özünü anımsatan bir değerdir. O halde tüm siyasal partiler bu imgeyi kullanmakta hürdür. Zira bunun için hiç kimseden icazet ya da emir almayacağımız gün gibi ortadadır. Tarihteki milli sembollerimiz olan KARTAL ve KEÇİ için de başka bir yazı ele alacağım. Son diyeceğim de şudur;
"Her hesabın bir tersi, her zulmün süresi var!
Bir tilki hükmü varsa, bir de kurt töresi var!"