1970'lerin 2.yarısında Türkiye sağ-sol çatışmalarının girdabında boğulmaktayken hem solun hem de sağın kıyasıya eleştirdiği bir "kavruk adam" çıktı kürsüye. Daha sonraları onu hep "Karaoğlan" diye çağırdılar. Daha önceleri bu lakabı takan da içinden çıktığı halkın bir temsilcisiydi. Kars'ın Susuz ilçesinde çiftçilik yapan 85 yaşındaki Şahzade Şahin. Sağdan gelen eleştiriler sokaktaki eylemci hareketlerin CHP ile ilişkilendirilmesi sonucunda devlet ve seçmen nezdinde parti üzerinde şaibe bulutu yaratmak iken soldan gelen eleştiriler de bu kaotik ortamda siyasi arenadaki yerini açıkça belirtemiyor olduğu yönündeydi. Ne sağa ne sola yaranabiliyordu.
Devrimci sol hareket ve kavramlarla arasında net bir çizgi çekmek ve Marksist köklere sahip olmadığını vurgulamak için ortanın solu kavramını çıkardı. Özgürlükçü demokrasi anlamında Sosyal Demokrasi kavramından farklı bir literatür geliştirmeye çalıştı. Kendi milli kültür öğelerini içinde barındıran yerli bir anlayış sunuyordu.
"Millet daha çok siyasal bir kavramdır. Halk da daha çok sosyal bir olgu. Bunlar birbiriyle çelişmezler, birbirini tamamlarlar" diyerek aslında SOL ve SAĞ'ı uzlaştırma çabası taşıyordu. Mustafa Kemal Atatürk'ün MİLLİYETÇİ ve HALKÇI kimliğine tam olarak sahip çıkıyordu. "Atatürk'ün dışında da bazı milliyetçiler vardı. Ama onlar milliyetçiliğin gereğini yerine getirmek için halka gitmeyi, halktan kuvvet almayı düşünmüyorlardı" diyerek bunu ne olarak dillendiriyordu.
LAİKLİK ise onun gündeminde kişisel bir inanç meselesi değil, devlet yönetim biçimidir. Dinin politikacılar tarafından istismarını ve yozlaştırılması engellemek yegane amaçtır. Dini referans alarak devleti yönetmeye çalışmanın sonuçlarını toplumun 15 yıllık geçmişine bakanlar çok net anlayacaklardır. Tartışmaya dahi lüzum yoktur.
DEVLETÇİLİK ideası için de bir örneği kendi kaleminden okuyalım. "Bir partili arkadaşım anlatmıştı. 27 Mayıs 1960 Devrimi'nden kısa bir süre sonra köye gitmiş arkadaşımız. O köy halkının çoğu Demokrat Partiliymiş ve durumdan üzgünmüşler. Bir yaşlı köylü, rahmetli MENDERES için, 'Menderes işe çok iyi başladı da, sonunda devleti karşısına aldı' demiş. O gün ne demek istediğini anlamamıştım. Fakat zamanla anladım. Hükümetin üstünde bir DEVLET olmalıydı. Ama bu DEVLET halkın altında yer almalıydı. İşte o belki okuması yazması bile olmayan köylü, binlerce yıllık devlet görgüsünün içinde bunu çok iyi anlayabilmiştir"
Dağa taşa Karaoğlan yazılıyordu. Sazlar, türküler onu söylüyordu. "Toprak işleyenin, su kullananın" kulağa ve gönüllere çok hoş geliyordu. Sağ sol diye bir derdi yoktu esasen. "Halkın istediği yere kadar soluz"diye tanımlıyordu bunu.
Ecevit'in solculuğundaki dikkat çekici nüanslardan biri de vesayetçi bürokratik devlet seçkinleri eliyle inşa edilen CHP tipi solculuğun içinde yetişmesine, ailevi kökeninin de bunu dayatmasına rağmen, bu geleneği halkçılaşma evresine taşıyabilmiştir. Oligarşik CHP zihniyetinden ayrılarak 12 Eylül sonrası kendi yolunu çizmesi de bu nedenledir. Onun sol anlayışı tam da Mustafa Kemal CUMHURİYETÇİLİK ile halka doğrudan doğruya kendi temsilcilerini seçme imkanı veren ve bunu DEVRİMCİLİK ile birleştirerek dinamikleşmesini sağlayan bir anlayıştır. Bu politik teorisyenliğin kendisini ulusalcı bir muhafazakara dönüştürdüğü eleştirilerine neden olsa da DSP gençliğine bıraktığı miras ülkenin hala umudu olmayı sürdürmesi açısından önemlidir.
Bülent ECEVİT'in ölümünün ardından DSP kadrolarının muazzam bir sükunetle pusuya çekildiği gerçektir. Kendisinin bir ilah olarak görmememizi engelleyecek mirası da bırakmıştır. "Bir kişiye, bir ölçünün üstünde umut bağlanmasının birçok sakıncaları vardır. Onun için ben, belki bazı kişilerin umut bağladıkları kişi olarak, benim asıl umudumun, güvendiğim gücün, halk olduğunu ve bunun yanı sıra Anayasamız gereğince devleti oluşturan bazı kurumlar olduğunu, her konuşmamda belirtmeye çalışıyorum. Demokrasinin işleyebilmesi için önemli olan halkın kendine güvenebilmesidir. Siyaset adamı ancak güvenin pekiştirilmesinde bir araç olmaya çalışmalıdır."
Bu doğrultuda DSP Denizli İl Örgütü olarak bizler bir yola çıktık. 2015 yılında başladığımız yolculuk için ilk sınavımız Mart 2019 yerel seçimleri olacaktır. Bu kapsamda seçime tüm seçim çevrelerinde gençlerle birlikte giriyoruz. 1991 doğumlu, 1995 doğumlu, 2000 doğumlu genç adaylarımız halkın her kesiminden gelen ve 2023 hedefimizi örgütleyen ve tüm kendi domine etmeye kararlı bir ekip. Sığ siyasi tartışmalardan bağımsız ve tüm kulis dedikodularında uzak yetişen bir gençlik. Toplumun derin bir travmada yaşadığı bu günlerde Ecevit ruhu ile solu ve sağı birleştirmeye geliyorlar. Bu kentin her ilçesine, her köy ve kasabasına, her sokağına girecek her kapıyı çalacaklar. 2023 yılında bu kenti tamamen karşınıza çıkaracağım gençler yönetecekler. Bugün onları tanıyın. Onlara güvenin. Çünkü şimdiye kadar güvendikleriniz hep sizi hayal kırıklığına uğrattılar. Bu çocukların gidecek başka memleketi yok. Ülkeyi terk edecek gündemleri de yok. Sağ-Sol gibi bir çatışmanın anlamsızlığına da vakıf önce kendi kentlerine sonra da ülkelerine hizmet edecek kadrolar yetişiyor. Milletin ve halkın güveninin akabinde sadece bu hizmet idealinin aracıları olmaya talipler. Çok yakında karşınıza çıkacaklar. Mevcut siyasetçi ve yöneticilerle bu ülkeyi kalkındırmaktan uzak, büyük bir rant merkezine çevrilen topraklarınıza sahip çıkın.
Ve ben DSP İL Başkanı olarak, Cumhuriyet Halk Partili dostlarımdan, Adalet ve Kalkınma Partili dostlarımızdan, Milliyetçi ve Hareket Partili dostlarımızdan, IYI Partili dostlarımızdan, Halkların Demokratik Partisine gönül veren dostlarımızdan, Vatan Partili dostlarımızdan, Büyük Birlik Partili dostlarımızdan, Saadet Partili dostlarımızdan, Demokrat Partili dostlarımızdan, Doğru Yol Partili dostlarımızdan, Millet Partili dostlarımızdan, Komunist Partili dostlarımızdan, Liberal Demokrat partili dostlarımızdan oy istiyorum. Adaylarımız Türk, Kürt, Göçmen, Alevi, Sünni, milliyetçi, halkçı ve vatansever, yurtsever. Tam da bu ülkenin 780.000 kilometre karesinde yaşayan 80 milyon gibi. Biz rengarenk bir gençlik ile karşınıza çıkmaya hazırlanıyoruz. Artık siyasetin boğucu ve kirli hesaplaşmalarından uzak, her ilçemizde istihdam yaratacak projelerimizle, kaynağını açıklayacağımız yatırım planlarımızla karşınızda olacağız. Bu ülkeyi birleştirecek hazine Genel Başkanımızın bize bıraktığı mirasta mevcut. Devlet yönetmiş ve ülkenin en iyi Belediyecilik anlayışına sahip DSP'yi takibe alın. Takipte kalın.