Pamukkale sınırlarında benim de 6 yaşındaki oğluma 2 yıldır eğitim/öğretim aldırdığım muhteşem okulumuz.
Kendine güvenen, mutlu ve sosyal ilişkilerinde başarılı çocukları yetiştiren ve buna mukabil kendi davranışları ile örnek olan idealist öğretmenlerimizin olduğu eğitim merkezlerimizden.
Hoşgörülü, tutarlı, net ve kararlı davranan, akademik anlamda da donanımlı tecrübe sahibi öğretmenlerimizin olduğu okulumuz.
Yaklaşık 1 aydır 350 kadar evladımızın okuduğu bu okulda biz velilerin hassasiyetle izlediği bir süreç yaşanıyor. Bugün okulumuzdaki bu çok reel soruna değinmek istiyorum. Ve 1 kişi üzerinden neredeyse tüm eğitim camiasını ilgilendiren bir hususa temas etmek niyetindeyim. MOBBİNG.
1 ay kadar önce hiçbir aşamasına dahil olmadığım veli whatsapp gruplarından okulumuzun güvenlik görevlisi Abdullah beyin "bütçe kısıtı" (!) nedeniyle görevine son verileceğini öğrendim. Yönetime; aylık 180 TL ödeme yaptığımız okul için 20'şer TL fazla ödemeyi kabul etmek suretiyle hem okula bir katkı hem de her sabah çocuklarımıza ismiyle hitap ederek GÜNAYDIN diyen, 9 yıldır aynı okulda çalışan, bu son derece beyefendi güvenlik görevlisinin "ekmeksiz" kalmamasını sağlamak gibi son derece iyi niyetli bir teklif yapıldığını okudum. Haziran ayına kadar istihdamının devamına karar verildiğini de duyunca sevindim.
Öğrenci ve velilerle birlikte yaklaşık 1.000 kişi için anlamlı olan ve 2 yıldır bana da ismimle hitap ederek "Günaydın Volkan Bey" diyen Abdullah beyin ismini 2 hafta kadar önce 6 yaşındaki oğlumdan öğrendim, merdivenlerden ağlamaklı bir surat ifadesi ile inerken şahit olduğum Abdullah beye seslenebilmek için. Belki Abdullah bey dil üstadı Dale Carnegie ismini hiç duymamıştır. Ama onun muhteşem önermesini 2 yıldır bana yaşatıyor. Diyor ki filozof; "Unutmayın ki, bir kişinin ismi, o kişi için dünyanın herhangi bir dilindeki en tatlı ve en önemli sestir."
O an ismimi 2 yıldır bilen ama onun ismini benim 6 yaşındaki oğlumdan öğrendiğim Abdullah beye karşı mahçup oldum ve onun için bir şey yapma mecburiyeti hissettim. 'Bilmek' ile 'uygulamak' arasındaki farkın bir kez daha şimşek gibi beynimde çakmasını sağlamıştı. Kendisi okulun dışında görüşmek istediğini belirtti. Kendi yaşadığı problemlerden bahsetti. Açık ve kapalı uçlu sorularla bu sıkıntının bizzat kendi şahsından kaynaklanmadığını "Beden Dili" tekniklerini gözlemleyerek öğrendim. Sadece bir veli olarak durumu tahlil edecek donanımım ve teftiş etmek gibi yetkim olmadığı için ehil bir yetkili gönderilmesi adına durumu bizzat İl Milli Eğitim Müdürümüz Mahmut Oğuz'a bildirdim. Çünkü en yetkin ve hızlı çözümü bir kentte Milli Eğitim'in en tepesindeki kişinin vereceğini biliyordum.
Hemen ertesi gün Pamukkale İlçe Milli Eğitim müdürümüz bizzat okulu ziyaret ederek duruma müdahil oldu. Durumun kamunun bilgisinden kat'iyen uzak olmaması gerektiğine dair inancım ve geçen süreçte çözüme yönelik aksiyonların yaşanması muhtemel Mobbing vak'asının mağdurlarının lehine işlemeyeceğine olan geçmiş tecrübelerimle buradaki köşeme yansıtmayı uygun buldum. Tamamen iyi niyetli bu yaklaşımın takdir ya da tenkit edileceği hususu ile zerre kadar ilgilenmiyorum. Sadece sıradan bir vatandaş ve veli olarak merakımı kamu vicdanının önünde gidermek istiyorum. Mahallemizdeki bakkalın yılda 3 kere değiştiği, yan komşumuzu dahi tanımadığımız metropolleşen kent yaşamında 6 yaşındaki çocuklarımızı bize her sabah ismimizle hitap eden bir kimseye emanet etme alışkanlığımızın verdiği bir hassasiyettir bu.
1-) Bütçe kısıtı ile görevden alınan Abdullah bey, işten çıktığı ilk gün, güvenlik firmasından 5 tane kadın adayı mülakat için çağırıyor iseniz sıkıntı bütçe kısıtı olmasa gerek. Şayet değilse ve bunu yaparken ki refleks kadınlar lehine "Pozitif Ayrımcılık" ise -ki bu olmadığına şahsen eminim- bunu takdirle karşılıyorum. Ama daha ilk gün bir grup veli arkadaşımızın 4-5 yaşındaki çocuklarımızı emanet ettiğimiz okulumuzda 2 yıldır hiç olmadığı gibi kapı önünde sigara içiyor olmalarına neden müdahil olunmadı? Bu bana 2 yıldır (muhtemelen 9 yıldır olduğu gibi) kapı önünde sigara içilmesine Abdullah beyin müsaade etmemiş olduğu izlenimi edindirdi. İşini bu hassasiyetle yapmış olan arkadaşımızın yerine yine aşağı yukarı aynı maliyetle bir başka arkadaş alınacak ise o halde "BÜTÇE KISITI" bahanesinin ardında saklanan gizil gerçek nedir?
2-) Sömestr tatilinde yıllık iznini kullanma eğiliminde olan Abdullah beyin Aralık ayının son haftasında izin kullanmasını talep ederek (esasen dikte ederek) ve bu talebi kendi talebi gibi İlçe Milli Eğitim müdürüne aksettirmek riyakarlığının sorgulanmasını, vicdanen mağdur olan Abdullah beyden yana taraf olduğum için talep ediyorum. "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır." hadisini ilk emri OKU olan bir kitabın kültürü her zerresine sirayet etmiş toplumun bir ferdi olarak; çocuklarımızı YALAN söyleme eğiliminde olan eğitim camiasına teslim etmeyi çok ahlaklı bulmuyorum. Bunun YALAN olduğunu bizzat olayın aktörlerinin her iki tarafı ile görüşüp, gözlerinin içine bakarak kimin doğru söylediğini tahlil edebilecek kadar insan sarrafı olduğuma dair bir ebeveyn BABA refleksi olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.
3-) Göreve yeni başlaması muhtemel pırıl pırıl 5 genç kadın arkadaşımızın böyle bir olaydan kaynaklı dedikodu ağının tam ortasına düşmelerinden sebep, omuzlarına binen yükten dolayı yaşayacakları psikolojik baskının sorumlusu biz veliler mi olacak? O ekmek derdindeki idealist genç arkadaşlarımızı böyle bir ortamda çalışmaya başlamak zorunda kalmalarının hesabını vicdanen üstlenecek kimse var mı?
4-) Bu süreçte ben dahil kaç veli okula alınmama eğilimine gidilmiş hatta kaç veli okuldan kovulmuştur?
5-) Kimi öğretmenlerimizin bahçeye çıkmasının yasaklanmasına kadar gidilen otoriter tutumun sebebi nedir? Okulu yöneten müdür ve müdür yardımcısı hanımefendilerin bu kadar disiplinli ve idealist olmalarına saygı ile yaklaşıyor olmakla birlikte bu kadar velinin ısrarlı tepkilerine rağmen geri adım atmamalarının altında yatan refleks nedir? Bu egonun en başta kendilerine zarar verdiğini, akabinde hademesinden güvenliğine ve personele kadar yaşanan gerginliklerin envanter edildiğinde sağlıklı bireyler yetiştiremeyeceği aşikar bir okulda göreve devam etmenin ne derece sağlıklı olduğunu sorgulamışlar mıdır?
6-) Onlarca velinin olduğu okulda yüksek lisans tezini "Mobbing" hususunda hazırlamış olan şahsıma denk gelen bu 'iş akdi fesh' mevzusunun 'istifa' gibi gösterilmesi ile alakalı olarak çok net bilirim ki; bir kişiyi taciz etmek, sindirmek, kabadayılık yapmak ya da rahatsız etmek için işbirliği yapan bir kişi ya da bir grup suç işlemektedir. Bir ya da bir kaç kişinin başka bir ya da birkaç kişiye yönelik düşmanca davranışlarda bulunduğu ve mağdurların kendilerini güvende hissetmesini ve görevlerini yerine getirmesini zorlaştığı durumlara verilen addır bu. Ve çoğu zaman somut veriye ve ispata dayanmadığı için ancak profesyonel bir takım "ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ" ile analiz edilebilecek sosyolojik ve psikolojik bir süreçtir. İlçe Milli Eğitim müdürümüz bu konuda ehil kimseleri bu sürece ne zaman yönlendirecek?
7-) Haziran ayına kadar göreve devam etmesi kararlaştırılan ve 31 Aralık tarihine kadar 'zorunlu izin' kullanması yönünde teşvik edilen Abdullah bey 2019 yılında bize söz verildiği gibi görevine devam edecek mi? Edecekse şayet zaten kısıtlı bütçe olduğu iddiasıyla telkinde bulunulan görevlinin yanına firmadan takviye personel istenmesinin nedeni nedir? Sadece izinli olduğu kısa süreçte 1 kişinin istihdam edilmesi ise neden 5 kişi mülakata çağrılmıştır. Şayet Abdullah bey göreve iade edilmeyecekse kıdem ve ihbar tazminatları ödenecek midir?
8-) Milli Eğitim müdürlüğü binasında KİM ya da KİMLER, Abdullah beyin mevzuyu dillendirilmemesini ve 'Psikolojik Taciz' vak'asını çok yaymaması yönünde geri bildirimde bulunmuştur?
9-) Durumun hassasiyeti ile aksiyon alan velilerimizi KİM ya da KİMLER hangi KAMU KURUMU binasında dinlemekten imtina edip, aksine nasihat vermek hatta daha da ileri giderek AZARLAMAK suretiyle geri göndermiştir.
10-) Bu 2 görevli okul yöneticisi hanımefendi hangi SİYASİ otoritenin akrabalık ilişkileri ile illiyet bağına sahiptir? Bu hengame hangi eğitim uygulamalarının öğretmenler üzerinde baskı oluşturması için organize edilmiştir?
11-) Bu okulumuzda yaşanan psikolojik harp diğer okullarda da aynı şekilde vuku bulmakta mıdır?
Soruları olayın özelinde elbette çoğaltabilecek kadar bilgi sahibiyim. Sadece bir kıvılcım yakmak ve Milli Eğitim camiasının bu hususa KORKUSUZCA eğilmesini sağlamak adına bir aksiyon alıyorum.
Sevgili Öğretmenlerim. Sadece Öğretmenler günü sizleri hatırlamak ve özel günlerinizi kutlamaktan daha anlamlı bir hareket planımız olmalı diye düşünüyorum. Bu yurdu kuranların yazdırdığı marşın ilk kelimesini lütfen çocuklarımıza her sabah tekrarlatın. KORKMA! Çünkü;
- Belirli bir çalışan hakkında bir söylenti yaymak
- Personelin ofiste/okulda tecrit edilmesi
- Çalışanın görevlerinin yerine getirilmesinin zorlaştırılması
- Çalışanın işten ayrılmasının sağlanmaya çalışılması
- Konuşurken sözünün kesilmesi
- Odaya çağırılıp tehdit edilmesi
- Küskünlükler
- Yok sayılma
- Lakap takma
- Görmezden gelinme
-Yapılan işin sabote edilmesi
- Sürekli suçlanma ve eleştirme
- Statünün ve gelirin küçümsenmesi
- Kaba ve kötü sözlerle rencide edilme
- Motivasyonun kırılma çabası
- İş tanımı dışında işler verilmesi
- Alışılmış iş düzeninin bozularak farklı işlere yönlendirilmesi gibi bir ya da birkaç otoriter baskıya maruz bırakmak, bırakmaya aracı olmak ANAYASAL SUÇTUR. "Korkarak yaşıyorsanız sadece hayatı seyredersiniz". Oysa ki; "Hayat korkunun bittiği yerde başlar" KORKMA!!!