Olmadık zamanlarda, olmadık anlarda çok hüzünlenirim ben. ; Oğullarımla göz göze geldiğim bir anda, gelinlerimle öylesine konuştuğumuz zamanda ya da torunlarımla koklaştığım anlarda… Son zamanlarda ailemle geçirdiğim her an, her gülüş, her şaka benim için altın değerinde. Sanki yarın yokmuşum gibi, Sanki torunumun kokusunu son kez kokluyormuşum gibi...
Aslında doğru olanda bu bence… Her şeyi son kez yapıyormuş gibi yaşamak. Yarınımızın garantisi yok çünkü… Dünya malınız mülkünüz olsa neye yarar ki?
Bir atasözümüzü çok severim ben. Der ki, “Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter. Güvenme varlığına bir kıvılcım yeter” Daha nasıl anlatılırdı ki hayat?
Çıkarsız, yalansız, dolansız, elindeki son imkanlarınla ve en yakınlarınla yaşabiliyor musun kardeşim hayatı? Senden mutlusu yok.
Sen hayata ne verirsen, hayat sana eğrisiyle, doğrusuyla aynısını geri veriyor. Zaman zaman kendimi sorguluyorum, bazen de yakınlarımı, her şeye rağmen şanslı buluyorum kendimi…
Yaşadığım ve yetiştiğim o zamanın şartlarına göre ailemin beni yetiştirdiği bir ortamda şükür ki, eli kalem tutan, yazabilen biriyim ve şanslıyım.
Aile bağları diye bir şey var ya hani?
Kaçımızda var sahi?
Kaçınız eşinize gönülden bağlısınız?
Kaçınız annenizi her gün arıyorsunuz?
Kaçınız babanızla en son ne zaman sarıldınız?
Kaçınız en son kime, “Seni seviyorum” dediniz?
Oğlunuz, kızınız, çocuğunuzla doya doya kaçınız kaliteli zaman geçirdiniz?
Evet! Elleri görelim?
Bunların hepsine evet diyorsanız Siz harika bir insansınız…
Ve! Sizin yakınlarınız da çok şanslı insanlar…
Eşinize son kez sarılıyormuş gibi sarılın…
Çocuğunuzla son kez oynuyormuş gibi zaman geçirin.
Babanız hayattaysa onunla son kez kahve içiyormuş gibi için
Hele anneniz hayattaysa, “Tamam anne ben toplantıdayım, seni daha sonra arıcam” deyip de sakın bekletmeyin.
Anneler hep affeder de, baştan savulmayı pek hazmedemezler…
Hani annelerinizi de baştan savmayın…
Her ne yapıyorsanız yapın, her şeyi son kez yapıyormuş gibi yapın.
Çünkü hayatımız pamuk ipliğine bağlı…
Çünkü az sonramızın garantisi yok…
Ne demişti Cemal Süreyya?
Sesinde ne var biliyor musun?
Söyleyemediğim sözcükler var
Küçücük şeyler belki, ama
Günün bu saatinde anıt gibi dururlar…
Yok öyle olmasın… Her kimse kaşınızdaki… Söyleyin gitsin…
Sevgiliniz, eşiniz, dostunuz, oğlunuz, kızınız, torununuz…
Nazım gibi sevin mesela…
Ne demişti Nazım?
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi…
Sevginizi sakın ötelemeyin…
Kim bilir: son baktığınız insanı son kez görüyorsunuzdur…