Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) son yıllarda başarılarıyla değil, skandallarıyla anılır hale geldi. Skandalların ardı arkası kesilmezken, rektör adayları da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Yaklaşık 40'a yakın adayın bulunduğu söyleniyor. Fakat bir isim var ki, duyunca insanın aklı almıyor.
Kulağıma gelen bilgiler arasında öyle bir rektör adayı var ki, tam anlamıyla evlere şenlik bir durum. Eski DESKİ Genel Müdürü Mahmud Güngör’den bahsediyorum... Kendisi, rektörlük için adaylığını açıklamış ve etrafta çeşitli iddialarla adından söz ettiriyormuş. Ancak sormak gerekiyor: Sayın Güngör, rektörlük gibi bilimsel ve akademik derinlik gerektiren bir makama gerçekten hazır mısınız? Bilimsel kariyerinize, akademik geçmişinize bir dönüp bakmanızı öneririm. Zira, bu makam sadece idari tecrübeyle değil, akademik birikimle doldurulması gereken, uluslararası standartları yakalamış bir bilim insanı olmayı gerektiriyor.
Rektör olmak için en iyi AKP’li, CHP’li ya da sağcı-solcu olmanız değil, Pamukkale Üniversitesi’ni uluslararası standartlara taşıyacak, bilimsel bir lider olmanız gerekiyor. Üniversiteyi, cemaatlerden ve siyasetçilerin çıkarlarından arındıracak, Denizli’nin evladı olan, şehri ve ülkeyi bilimde ileriye taşıyacak bir isme ihtiyaç var. Bu görev, bilimi rehber edinen, akademik dünyada saygınlığı olan birine teslim edilmeli. PAÜ, siyasetin oyun sahası ya da cemaatlerin kucağı olmamalı. Üniversitemiz geleceğimizdir, gençliğimizdir. Cemaatler ne zamandan beri PAÜ’yü ele geçirdi? Niye bu kadar sahipsiz bırakıldı?
PAÜ’de neler dönüyor? Akademisyenler mobbing altında, baskılarla görevlerinden alınıyor, yerlerine liyakatsiz, cemaat güdümündeki isimler atanıyor. Rektör Kutluhan döneminde üniversite, cemaatlerin ve AKP’nin elinde bir güç odağı haline geldi.31 Mart yerel seçimleri öncesinde üniversitenin seçim afişleriyle doldurulduğunu unutmadık. Osman Zolan’ın öğrencilere çorba dağıtırken arkasına seçim afişi asması skandal değil de nedir? Pamukkale Üniversitesi bir bilim yuvası mı yoksa siyasi propaganda merkezi mi?
Rektör Kutluhan, cemaatlere verdiği ödünlerle ikinci dönem için koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışıyor. YÖK tarafından yürütülen soruşturmada üç isme uygulanan mobbing hâlâ devam ediyor. PAÜ’ye rektör olacak isim, bu tür oyunların içine çekilmeyecek, sadece bilimin ışığında yol alacak biri olmalı.
Benim gönlümde yatan isim çok net: Necip Atar. Denizli’nin evladı, genç ve dinamik bir akademisyen. Uluslararası başarılarıyla tanınan, adı hiçbir şaibeye karışmamış bu değerli bilim insanı, rektör yardımcılığı döneminde cemaatlerin baskısıyla istifaya zorlandı. Hakkı yenen bir isim. Necip Atar, Pamukkale Üniversitesi’ne gerçekten çok yakışacak bir rektör olur.
PAÜ’nün artık sahipsiz olmadığını, bilimden başka hiçbir gücün orada söz hakkı olmayacağını gösterecek cesur ve dürüst bir rektöre ihtiyacımız var. Bu cesaret Necip Atar’da fazlasıyla var. Şimdi soruyorum: PAÜ’ye sahip çıkacak, cemaatlerin ve siyasetin güdümünden kurtaracak bir babayiğit yok mu?
Pamukkale Üniversitesi, Denizli’nin gözbebeği, geleceğimizin teminatı. Kimse bu üniversiteyi cemaatlerin ve siyasi çıkarların oyuncağı yapamaz!