Türkiye, Suriye ile çok yakın ilişki içerisindeyken, ABD’nin dümenine girerek “Esad gitsin” politikasına karşılık, Esad’da ülkesinin kuzeyinde Türkiye ile arasına Bölücü Terör Örgütlerinin(BTÖ) yerleşmesine izin verdi. Türkiye, ABD silahlarıyla donatılmış teröristlerin topraklarımızdan geçişine izin vererek Fırat’ın doğusundaki Ayn El Arab kenti, “Kobani ”nin Terör Örgütünün kantonu olmasına katkı sağladı.
Dönemin Başbakanı Davutoğlu, Diyarbakır mitinginde “Kobani'ye buradan selam ediyorum… Kobani ‘deki kardeşlerimin alnından öpüyor, bağrıma basıyorum” derken, Süleyman Şah Türbesi geri çekiliyor ve Örgütün lideri Salih Müslim İstanbul’da ağırlanıyordu.
ABD, yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi’nde bir numaralı tehdit olarak Rusya ve Çin’i tarif ederken, diğer taraftan İran ve Kuzey Kore’yi de işaret etmektedir. ABD’nin Irak’ın kuzeyinde Barzani ile yaptığını, Suriye’nin kuzeyinde BTÖ ile yapmak istemesi, İsrail’in güvenliği ve İran’ın kuşatılması dikkate alındığında Fırat’ın doğusunu boş bırakmayacağını görmek gerekiyor.
Fırat Kalkanı Harekâtında; “Halep’e karşılık El Bab” a girebildiğimiz tartışılırken, Zeytin Dalı Harekâtında da “İdlib’e karşılık Afrin” e girebildiğimiz gündeme getirilmektedir. İdlib’de sık sık isim değiştiren grupların mevcudiyetinden Rusya’nın rahatsız olduğu bilinmektedir.
El Bab Operasyonu’nda, Türk Silahlı Kuvvetleri ve müttefikleri IŞİD’e karşı savaşıyordu ve bu hususta hem Amerika hem Rusya arasında mutabakat vardı. El Bab harekâtı devam ederken bir taraftan da “ Hedefin Rakka olduğu” söyleniyordu. Yine “ Hedef Menbiç” deniliyordu. ABD verdiği sözleri yerine getirmediği için her iki hedefe de girilemedi.
Halen devam eden Zeytin Dalı Harekâtında BTÖ, yerleşim birimlerine çekilip savaşı yerleşim alanlarında sürdürmek arzusunda olduğu söylenebilir. Yerleşim birimlerinde sivillerin kalkan olarak kullanılacağına tanıklık edeceğiz. Amerika’nın Suriye’den kısa sürede ayrılacağını beklememek gerekiyor.
Türkiye, geçmişten günümüze Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurken, halen Suriye yönetimi ile temas kurmamasını çelişki olarak değerlendirmek mümkündür. Ülkemizdeki Suriyelilerin kalıcı olduğu söylenirken, son zamanlarda Suriye’ye gönderilecekleri yönündeki politika değişikliğinin de doğru olduğunu söylemek gerekir.
Zeytin Dalı Harekâtının başlamasıyla birlikte, medya da operasyonun seyri ve arazi hakkında detay bilgilerin verilmesiyle, operasyona katılanların konumlarını deşifre edecek paylaşımlarının da gizlilik açısından doğru olmadığı değerlendirilmektedir.
Suriye Rejiminin bayrağının çiğnenmesinin medyada defaten gösterilmesi ve operasyona katılanların siyasi işaretler yapmalarının da yanlış olduğunu söylemek gerekir. Yine yanlış olan siyaset üstü, partiler üstü olan Harekâtın ve şehitlerimizin parti kongrelerinde propaganda malzemesi yapılmasıdır. Diğer bir husus ise Harekâta paralel olarak partilerin oy artışı veya azalışı yönündeki değerlendirmeler de kabul edilebilir bir durum değil dir. Afrin’e yaklaşırken, operasyon esnasında canlarını feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralanan gazilerimize de acil şifalar diliyorum.