Yüksek Askeri Şura(YAŞ) kararları, hiç bu kadar tartışılmamıştı. YAŞ, Türk Silahlı Kuvvetleri’(TSK)nin ihtiyaçlarının Siyasi iktidara sunulduğu ve General/Amiral terfileri ile uzatma ve emeklilik kararlarının alındığı önemli bir toplantıdır. Bir buçuk saate sığdırılamayacak kadar önemli konular görüşülür. TSK’nın ihtiyaçları ve terfiler görüşüldüğüne göre, Orgeneral rütbesindeki Komutanların da katılması gereken bir olgudur. Her şeyin aşındırıldığı ve değersizleştirildiği günümüzde, artık YAŞ toplantıları da önemini kaybetmiş görünüyor.
Devlet yönetiminde, kurallar vardır. Kurumlar da belirlenmiş esaslar vardır. Kişiler, yönetenler değiştikçe kurallar değişmez. TSK’nin kendine özgü yazılı ve yazılı olmayan kuralları vardır. Gelenekleri vardır. TSK’nın, geçmişten günümüze Yüce Türk Milleti’nin gönlünde yer etmesinin temelinde, geleneklerine bağlı olması vardır. Liyakat, kriterler, hakkaniyetli usul / yöntemler ile itimat ve disiplinin varlığı O’nu değerli kılan ilkelerdir.
Günümüzde YAŞ kararlarının tartışılır hale gelmesi, bazı değerlerden uzaklaşıldı mı? Sorusunu gündeme getiriyor. YAŞ toplantılarına bütün Orgenerallerin katılamaması büyük bir eksiklik olarak görünüyor. Zira ihtiyaçları belirleyen ve astlarının terfi veya emekliliklerine karar verecek olanlar içerisinde Orgeneraller yerine sivil makamların ağırlıklı olması baştan toplantının maksadına hizmet etmeyeceği aşikârdır. Geldiğimiz noktada, artık Ordu Komutanlıklarına görevlendirilecek Orgeneral sayısı da yeterli değildir. Bu durum; Siyasi İradeye Korgeneral rütbesindekilerin istenmediğinde kolaylıkla sistem dışına çıkarma inisiyatifine sahip olduğunu akla getiriyor.
TSK’ da rütbe bekleme süreleri vardı. TSK’dan çıkarmayı gerektiren yasal durumlar dışında personelin sistem dışına çıkarılması mümkün değildi. Personelin kendisi ve ailesi için geleceğinin güvence altına alınmış olması önemli bir kazanımdı. Şimdi, rütbe bekleme sürelerine bakılmaksızın Kanun Hükmünde Kararname veya YAŞ kararıyla personel sistem dışına çıkarılabilmektedir.
TSK’da terfi için, rütbe bekleme sürelerinin yanında belirlenmiş kriterler vardı. Kriterler kapsamında; personelin kariyeri, görev safahatı, sicil notları, sicil kanaatleri, özel yaşamı, anket sonuçları gibi birçok değerlendirme yöntemleri üst komutanlık için önemli verilerdi. Sapmalar olsa da, bazen Üst Komutanların şahsi duruşları ön plana çıksa da, önemli ölçüde hakkaniyete yakın bir değerlendirme ortamı oluyordu.
Günümüzde, daha ziyade siyasi iktidarın tasvibi doğrultusunda gerçekleştiğinden, rütbe bekleme süreleri veya terfi değerlendirme kriterleri yerine başka özelliklerin yer aldığı tartışılmaktadır. Bir gün sabahleyin, beklenmeyen bir personel emekliye sevk edilmiş olabilir veya terfi etmiş olabilir. Geleceğin güvence altına alınmadığı ortamda, TSK’nın geleneklerinden farklı yöntemlerin uygulandığı bir sistemde personeli motive etmek, itaati sağlamak, disiplini tesis etmek oldukça güç olacaktır.
TSK’nın geleneklerinin bozulmasında; 15 Temmuz 2016’ya gelirken çeşitli yöntemlerle tasfiye sürecinde yaşanan kayıplar ve bu süreçte dönemin bazı komutanlarının acizliği, korumacılığı, görmezden gelmeleri, koltuk kaygısı gibi tutum ve davranışlar hareket noktası olmuştur. 15 Temmuz akşamı ve sonrası herkes tarafından yaşanmış utanç verici gelişmelerdir. Devletin ve Cumhuriyetin önemli kurumlarından olan TSK, 15 Temmuz öncesi, sırasında ve sonrasında en çok tahribata uğramış kurumların başında gelmektedir.
Tartışmaların bir süre devam edeceği görülmektedir. Liyakatten, hakkaniyetten ve belirlenmiş kriterlerden uzaklaşılan her ortam beraberinde tartışmayı da getirir. Bu günler de Jandarma Genel Komutanlığı’nın terfi, emeklilik ve tayinleri de gündeme gelecektir. Hiç kuşku yok ki benzer tartışmalar Jandarma üzerinden de yapılacağını tahmin etmek zor olmayacaktır.