Asgari ücretle yaşamlarını sürdürmeye çalışan vatandaşlarımız, eriyen emekli maaşları ile ayakta durmaya çalışan emeklilerimiz, ipotek karşılığı kredi ile borçlanıp ödeyemeyince borçlarını yapılandırmaya çalışan çiftçilerimiz, mekân kirasını ödeyemez hale gelen esnaflarımız, yeni kredilere ihtiyaç duyup borçlanan şirketlerimiz, işsizlik oranı arttıkça, enflasyon rakamları iki basamaklı oldukça daralan ekonomide sıkıntılar devam edecektir.
Üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisi tercih edilirse, tüketim maddeleri üretim yerine ithalat ile karşılanırsa, ithalatta döviz etkense, artan döviz fiyatları ile cari açık artmaya devam ediyorsa sıkıntılar artarak devam edecektir.
Yüksek katma değerli üretim yapılamıyorsa, borçlanmanın sürdürülebilirliği için faiz artırımı politikası uygulanıyorsa, baskın seçimle ülkenin temel sorunları ötelenmişse, ekonomik sorunlara rağmen seçim yatırımı olarak israf artmışsa, başka sıkıntılara hazırlıklı olmak durumundayız.
Seçim yatırımına yönelik olarak söylenen, “Enflasyonun, vergilerin ve işsizliğin düşeceği, dar gelirlilerin rahatlayacağı, ekonominin şaha kalkacağı” söylemler aldatmacadır. Ülkeyi 16 yıldır muhalefet yönetiyormuş gibi tüm sorunlar muhalefete yüklenmektedir.
Bir taraftan devletin tüm imkânları kullanılırken, tek taraflı medya tarafından toplumumuza tek yanlı haberler pompalanırken, muhalefet inadına birleşerek kıt imkânlara rağmen “Demokrasi” mücadelesi vermektedir.
Değişim ve dönüşüm zamanı gelmiştir. Değişim gençlerimizle, kadınlarımızla daha anlam taşımaktadır. Kazanımlarını kaybedenlerin, geleceğinden endişe duyanların parti ayrımı yapmaksızın birleşme ve geleceğe umutla bakma mücadeleleri “Tam Demokrasi” için zorunluluk arz etmektedir.
İşte şimdi tam da zamanı, değişim ve dönüşüm için; “TAMAM” deme zamanı.