Gecenin geç saati..
Telefonum acı acı çaldı..
Bilmediğim bir numara bu.
Hayırdır, kimdir acaba?
Açtım..
-Buyrun..
-Atlan beyle görüşcedim ben!.
-Yanlış numara..
-Ne yanlışı akedeş!.Bu Atlan beyin numarası..İnternette çocukla göymüş..
-Beyefendi siz Adnan Keskin'den mi söz ediyorsunuz?
-Evet..Bana Atlan beyi ver bi!.
-Beyefendi bu Adnan beyin numarası değil. Ben size numarasını vereyim.
-Bak bacım.. Atlan Abey yıllardır kendisi direk çıkar telefonlara, benim aradığımı söyle tanır beni ve bi görüşcem ben, özledik onu..
- Beyefendi ben Sayın; Adnan Keskin'e numaranızı vereceğim, kendisi sizi arasın.
- Etme bea.. Atlan Abey de mi sistemin adamı oldu?. Birilerini çıkarıyo gari telefona.
-Beyefendi bu Adnan beyin telefonu değil. Ben kendi telefonunu vereyim size, kendisini arayın...
- Eeee!.. O zaman saatlerdir sen niye gonuşuyon madem benl..Ver gari şu telefonu.. Aslında ben de vardı telefonu emme silinmiş.
*. *. *
Verdim..
Arayan arkadaş Adnan beye ulaşmış..
Derdini anlatmış..
Üstüne bir de beni şikayet etmiş..
Yaptığım bir haberden ulaşmış bana vatandaş..
Bir yakını sayesinde siteden numaramı bulmuş..
Adnan beyle görüştükten sonra özrü şöyle..
-Bizim gız!.Baştan Atlan Abey'in numarasını vereydin ya..Niye uğraştırdın beni.
*. *. *
Yurdum insanı işte..
Ne yalan söyleyeyim, ben onları seviyorum..
Tıpkı Nazım usta gibi..
"bir şafak vakti karanlığın kenarından onlar ağır ellerini
toprağa basıp doğruldukları zaman..
En bilgin aynalara en renkli şekilleri aksettiren onlardır. .
Asırda onlar yendi, onlar yenildi..
Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi."