Türkiye’nin en köklü futbol kulüplerindendir.
İstanbul’da kurulmuş, kurtuluş savaşı yıllarında Ankara’ya taşınmıştır.
Futbolcuları Kurtuluş savaşında aktif olarak görev yapmıştır.
Formasındaki sarı yanmış barutu, lacivert ise ham barutu temsil eder.
Yıllarca süper ligde mücadele ettikten sonra birilerinin oyuncağı haline gelen ve alt liglere düşen Ankaragücü’nün yeri tabi ki Süper Lig olmalıdır. Anadolu’nun bir çok yerinde taraftarı vardır.
Lakin geçtiğimiz hafta sonu öylesine olaylar yaşandı ki Ankaragücü adıyla bu tür olayların anılması o kulüp için utanç olmalıdır.
Bu gün tesadüfen bir radyoda Ankaragücü Başkanının danışmanı olduğunu iddia eden bir beyefendi, hala ukalalığını sürdürüyor. Güya Denizlispor başkan yardımcısı küfür etmiş, o yüzden dayak yemeyi hak etmiş türünden açıklamalar yapıyor. Radyodaki programcılar da “küfür ettiyse ceza alır, size ne?” diyemiyor.
Beyefendinin son sözü de şöyle: Ankaragücü ceza yer ama dayak yemez!
Bu lafı söyleyen bir insanı bırakın bir spor kulübü başkanına danışmanlık yapmak, insan içine çıkarmamak lazım.
Toplum olarak yaşadığımız erozyonun son hali.
Temennim umarım kulüplerimiz, böyle insanlardan bir an önce kendini kurtarır ve özellikle Türkiye’nin en önemli kulüplerinden Ankaragücü de hak ettiği yere yeniden ulaşır.
Ankaragücü Türk sporuna yakışıyor ama bu yöneticiler o kulübün ağırlığını maalesef taşıyamıyor.