Rahmetli Levent Kırca’nın büyük projesiydi, Üç Baba Hasan.
Üzerinden geçen o kadar yıla rağmen hala kulaklarımda Oya Başar’ın tiradı:
Hassomun borusu uzundur,
Hassomun borusu sıcaktır,
Hassomun borusundan su yürir,
Hassomun borusu bütün evlere girir.
Nedense DESKİ deyince de aklıma bu söz geliyor:
DESKİ’nin Borusu bütün evlere giriyor.
Oturmakta olduğum Dokuzkavaklar başta olmak üzere bir çok mahallede altyapı çalışmaları devam ediyor. Mahalleli olarak kazı toto oynuyoruz:
Bu gün hangi sokak kazılacak?
Aynı sokak defalarca kazılırken bazen kanalizasyon borusu açıkta bırakılıp günlerce sokağa salınıyor, bazen bir gün önce döşenen boru patlıyor, o servet saatlerce sokağa boşa akıyor. Yağmur yağarsa çamur, yağmazsa toz içindeyiz aylardır.
Teknik konuları bilmediğim için belki de böyle olması gerekiyor bilmiyorum ama bildiğim şey Denizli halkı olarak Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyoruz ve Denizli’de suya benzinden daha fazla zam geliyor.
Nasıl bir sistem bilemedim, su faturalarına baktıkça işin içinden çıkamıyorum: Dolara endeksli desem değil, altına endeksli desem değil, Türk Lirası’na endeksli hiç değil!
Bence Denizli’de en önemli yatırım ne faiz, borsa, ne döviz, ne altın, sadece su. (Yatırım tavsiyesi değildir)
Pandemi dönemini bir kenara bırakın, insanın en önemli ihtiyacı su. Bir şeyin insan için ne kadar önemli olduğunu anlatmak için ‘hava ve su kadar’ ya da ‘ekmek ve su kadar önemli’ deriz. İnsan yaşamı için en önemli şeyler sıralamasında ikincidir yani.
Anlaşılan o ki su insanlık için bu kadar önemliyken, Denizli Büyükşehir Belediyesi için daha önemli. Her nereden ithal ediyorlarsa maliyeti her ay artıyor ve belediyenin başka gelir kaynağı yok olmalı ki her ay otomatik olarak suyun birim fiyatına zam geliyor.
Muhalefet partilerinin su ile ilgili verdiği önergeler Büyükşehir Belediye Meclisinde görmezden gelinmeye, halkla inatlaşmaya devam ediliyor.
Bizim halkımız bir çok şeyi unutabilir ama yediği kazığı asla unutmaz. O sandıktan oy beklerken su faturaları çıkarsa şaşırmayın sonra.
.