Devlet Bahçeli sayesinde, “Fiili durumun hukukileştirilmesi” bahanesiyle getirilmek istenen “Partili Cumhurbaşkanlığı ”nın akıl ve vicdan tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü hukukun yerine fiili durum ikame edilmek istenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu dönemde, dünyanın mazlum milletlerine örnek olan ve dünyadaki bağımsızlık hareketlerini cesaretlendiren bir devlet iken, şu anda üçüncü dünya ülkelerinin bile tartıştığı bir rejim görünümüyle karşı karşıyadır. Ekonomik ve sosyal olarak geri kalmış ülkeler parlamenter sistemden vazgeçip başkanlık sistemine geçmektedirler. Sözü edilen ülkelerde de rejim bir süre sonra diktatörlüğe dönüşmüştür.
En vahim olanı Cumhurbaşkanının “Partili” olmasıdır. Partili demek, aynı zamanda “Taraf” demektir. "Partili Cumhurbaşkanı" taraf olacağına göre, O'nun kontrolüne girecek olan Yargı da taraf olacaktır. Rejimlerin adı veya niteliği ne olursa olsun, adaletin olmadığı veya taraf olduğu bir rejimi sözde istikrar adına hoş görmek mümkün değildir. Cumhurbaşkanın hem parti rozeti takıp, hem de yargı, yürütme ve güvenlik bürokrasisi üzerinde sınırsız bir yetkiye sahip olması, fiili durumu hukukî hale getirelim derken, demokrasiyi fiilen ortadan kaldırmakla eşdeğerdir.
Kişiye göre Anayasa yazılmamalıdır. 18 yaşındaki hangi yoksul genç seçim kampanyasına katılarak seçime girebilecektir? Değişiklik teklifi “Tek Adam” üzerine kurgulanmıştır. Değişiklik teklifinde halk yoktur. Partili Cumhurbaşkanı vardır. Olağan Üstü Hal ortamında çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler ile Anayasa Mahkemesinin denetim dışında bırakıldığı ortamda, Anayasa değişikliği yapılmaktadır. Ankara’da toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklandığı, medyanın rahat bir şekilde eleştiride bulunamadığı ortamda Anayasa değişikliğine gidilmektedir.
Anayasa değişikliği ile kuvvetler ayrılığı ilkesi sona ermekte, yasama, yürütme ve yargı yönetimi Cumhurbaşkanı’nda toplanmaktadır. Cumhurbaşkanı kanun koyucu yerine geçmekte, devlet yönetimi yasalar yerine kararnameler ile düzenlenebilecektir. Bakanlar meclisten seçilmemekte ve meclise karşı sorumluluğu bulunmamaktadır. Meclis denetim görevini yerine getirememektedir. Salt çoğunluk olmadan soruşturma istenememektedir. Yüksek yargının üyelerinin yarısının atamaları Cumhurbaşkanı tarafından yapılmaktadır. Devlet bütçesi denetime tabi olmaksızın Cumhurbaşkanı tarafından yapılmaktadır.
Adaletin, hürriyetin, demokrasinin, özgürlüğün darbe alacağı bu süreçte vicdanların ve hür iradelerin sesine kulak verilmelidir. Aynı irade ve kararlılıkla bir ve beraber olmak, vatanımıza ve nesillerimize karşı reddedemeyeceğimiz borcumuzdur. Bu amaçla, mevcut anayasa değişikliğine tarihi, siyasi ve ahlaki gerekçelerle irade birliğimizi ve kararlılığımızı göstermek durumundayız.
Arzumuz, ülkemizde hukukun üstünlüğünün tesis edilerek bütün vatandaşlarımızın demokratik ve özgür bir ülkede yaşamasıdır. Ülkemizde beraber, özgür bir ortamda yaşamak için; cumhuriyete, demokrasiye, vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkmak ortak görevimizdir. Ülkemizde; birlik ve beraberlik, huzur ve güvenlik ve refah içinde yaşamak için herkesi kucaklayan tarafsız bir Cumhurbaşkanın olması gerekmektedir. Cumhurbaşkanının kim olduğundan ziyade, devlet sisteminin temel dinamiklerinin sağlam olması önemlidir.
.