Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Küresel güçler ve onların arkasındaki küresel sermaye, mikro devletler oluşturma gayretlerini artırmışlardır. Sevr ile Anadolu topraklarında iki topluma vaat edilenlerin yerine getirilemeyişinin, bu günlerde tekrar nasıl fiiliyata geçirilebileceğinin arayışı görülmektedir.
ABD, Birinci Körfez Harekâtından sonra 36’ncı paralelin üstünü uçuşa yasak bölge ilan etti. Irak’ın kuzeyine geçemeyen Saddam’ın ordusunun silahları Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) ve Barzani’yi güçlendirdi. Oluşturulan Çekiç Güç ile bölge koruma altına alındı. Dönemin ABD Başkanı Bush, “Türk askeri girerse karşısında ABD askerini bulur” diyerek, Türkiye’nin müdahil olmasını engelledi. Türkiye’nin moralini bozmak için Süleymaniye’de çuval olayını yaptı. Türkiye üzerinden Pasifik’te Guam Adası’na taşıdıklarını eğiterek, yeni kurulacak devletin bürokrasisini oluşturdu. Türkiye 2’nci Dünya Savaşı’na girmeyerek Almanya’nın Ortadoğu’ya geçişini engellemişti. 2003’te ABD’nin bu bölgeye girmesini engelleyemedi.
21 Mart 2013’te BTÖ liderinin verdiği mesajda “Mevcut sınırlar ile devam edilmeyeceği, yol haritalarının olduğu” söylenmişti. Barzani; zamanın ruhuna uygun hareket ederek, 2014 yılında, IŞİD Musul’a girince Barzani de Kerkük’e girerek yönetimi ele geçirdiğinde Türkiye olarak tepki gösterilmedi. Barzani, 23 Mayıs 2015’te Amerika’da bağımsızlık referandumundan bahsettiğinde “Bu Irak’ın iç işidir” diyerek bizi ilgilendirmeyeceği söylendi. Barzani, 22 Ocak 2016’da “Bağımsızlık referandumuna Türkiye’nin karşı çıkmayacağını” söylemişti.
Geçmişte, Barzani muhatap alınırken Irak Başbakanı İbadi muhatap alınmıyordu. Irak Başbakanı İbadi’ye “Sen kimsin benim seviyemde değilsin” denildi. Ülkemizde Barzani’nin bayrağı asılmış, mitinglere davet edilmiş, gurur duyulmuş, sözde barış sürecinde rol oynamıştı. Geçmişte Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alındığı dönemde, Türkmenler yalnız bırakılmıştı. Bu arada, Barzani Türkiye tarafından ekonomik yönden desteklenmiştir.
Arap Baharı sonrası, Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği sürece girdiğini görüyoruz. Türklerle Araplar arasına İsrail’i güvende tutacak kuşak oluşturulmak istenmektedir. İsrail’in güvenliği dikkate alınırken petrol ve doğalgaz kaynaklarının hâkimiyeti mücadelesi verilmektedir. Irak’tan sonra, Suriye, İran ve Türkiye’yi kapsayacak dört parçalı devlet öngörülmektedir. Barzani’nin referandumu güvenliğimize doğrudan tehdittir. Irak’taki Türkmenlerin güvenliğine tehdittir. Irak’ın kuzeyi ile ABD ve İsrail müttefik görünmekteler. Mursi’yi nasıl sattılar ise Barzani’de satıldığını er geç anlayacaktır.
Rusya, BTÖ ve uzantılarını terör örgütü olarak tanımamaktadır. Etnik temelde destek vererek Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışmaktadır. ABD ve Rusya, Ortadoğu politikasında bazen beraber bazen de karşıt olarak politikalar üretmektedir. Türkiye’nin de rol aldığı Astana’da ateşkes sağlanmış olmakla birlikte, Rusya tarafından sunulan proje gereğince, ABD’nin de isteği doğrultusunda federasyona gidilmesine karar verildi.
Irak’ın kuzeyine BTÖ’ye yönelik yapılan operasyonlar meşru müdafaa hakkından kaynaklanmaktadır. Irak’ın kuzeyine son gelişen durumda harekât yapılabilmesi için; Başika Kampındaki Türk birliğine saldırı olması, Türkmenlerin güvenliğinin tehlikeye girmesi veya Irak Hükümeti’nin talepte bulunması gerekmektedir.
“Bölgede oyun kurucuyuz” demek, uygun bir diplomatik söylem değildir. Yanlış söylemler ve yanlış politikalar ile Arap Baharı sürecinde kaybeden Türkiye oldu. Geçmişte Esad’ın gitmesini isteyenler bu gün kalmasını istiyorlar. Ortadoğu’da uzlaştırıcı, arabulucu ve vicdanı olan konumdan uzaklaştık. Büyük söylemlerin gerçekleştirilememesi inandırıcılığı ve güven kaybına neden olmaktadır.
Habur Sınır kapısı Irak’ın kuzeyi ile Irak’ın diğer bölgelerine ulaşımı sağlayan en kısa yolun girişidir. Alternatif olarak Ova köy- Musul- Kerkük hattı güvenli güzergâh olarak hazırlanmalıdır. Söylemlerde sert, eylemlerde yumuşak olunmamalıdır. Barzani satıldığını anlayarak önceki statüye dönmek istese de, Türkiye kararlılığını devam ettirmelidir. İleride Suriye’deki kantonların birleşmesi halinde gelişmeleri önlemek mümkün olmayacaktır. Politika uygulanırken “Türkiye olmasa aç kalırsınız” gibi söylemler ile Irak’ın kuzeyindeki halkın düşman edilmemesine, Türkmenlerin yalnız bırakılmamasına dikkat edilmelidir.