Kandırıla kandırıla ne vatan bıraktınız ne millet...
PKK'lılarla pazarlığa oturdunuz...
Işid sınırlarımızda kol gezdi görmezden geldiniz.
Fetö'cü olmayanları işe almadınız... Devletin ne kadar kilit noktaları varsa Fetö'cüleri yerleştirdiniz...
Kendi halkınızı kendi ülkesinde yabancılaştırıp, Suriyeli, İranlı, Iraklı ne kadar yabancı varsa doldurdunuz...
Her gün gelen şehitlerimizi umursamadınız. Halkımız patlamalarda patır patır ölürken görmezden gelip başkanlık sistemi derdine düştünüz...
Bu ülkeyi kuran Atatürk'ü bitirmek için elinizden geleni yaptınız...
Ne oldu da Sine-i Millete dönüp, Atatürk'e sarıldınız? “Halkımız Demokrasi nöbetinde” diye ezdiğimiz halkımıza dönüp, hepiniz Atatürkçü oldunuz…
PKK’larla masalara oturdunuz, pazarlıklar yaptınız, binlerce bebek katilinin yazdığı 10 maddelik şartları meydanlarda okuttunuz…
Açılımlar, saçılımlar yaptınız…
Esed’e kardeşim demediniz mi? Pensilvanya’nın eski sevdalısı değil misiniz? Washington’un daimi tutsağı olmadınız mı?
Ülkede darbe oluyor Cumhurun Başkanın haberi yok…
Güvenlik zafiyeti vardı diye açıklama yapılıyor…
Cumhurun Başkanı darbe haberini “Eniştesinden” duyuyor…
Başbakan ise eşinden, dostundan duyuyor…
Ankara patlamasında, İstanbul, Suruç patlamalarında yüzlerce halk ölürken, askerimiz, polisimiz şehit olurken güvenlik zafiyeti yok diye bangır bangır bağırıyordunuz…
Yaverine güvenemezken, hangi güvenlikten söz ediyorsunuz?
15 Temmuz gecesinden bu yana sözde demokrasi nöbeti tutuluyor. Festival gibi, karnaval gibi neyi kutluyorsunuz? Önceki gün 8 şehidimiz var, dombra eşliğinde şarkılar söyleniyor. Bari şehitler saygınız olsun…
Kimler demokrasi meydanında hiç baktınız mı? Bedava özel araçlarla kimler geliyor sözde demokrasi nöbetine...
Cumartesi günü Atatürk Caddesinin arka tarafında özel minibüslerle toplanan yüzlerce sarıklı, sakallı, cübbeli insanlar...
Kim bunlar? Nereden getiriliyorlar? Demokrasi nöbetini bunlar mı tutacaklar?
Fetö’den kurtulup halkı başka bir cemaatin kucağına mı atacaklar?
Daha düne kadar Atatürk’ün izlerini silmeye çalışanlar şimdi Atatürk’ü ağızlarından düşürmez oldular. AKP Genel Merkezine boydan boya Atatürk’ün posterlerini asar oldular…
Yanlıştan dönülüp Atatürk’ün posterini asmak güzel bir başlangıç olabilir diye düşünmeye başlamışken…Sarıklı, sakallı, cübbeli adamların ortalarda cirit atması çok daha ürkütücü geldi bana…
Sosyal medyadan sordum sabaha kadar kimdir bunlar diye? Tek cevap alamadım…
Şimdi buradan soruyorum, belki ciddiye alıp da bir cevap veren bulunur…
Cumhur’un Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çıkıp TV’lerde, “Şehitlerimizi kıskanıyorum” diyor…Ne talihsiz bir açıklamadır bu…Benim hatalarım, hırslarım ve egolarım yüzünden halkım ölüyor, askerim, polisim şehit oluyor diyemiyor.
Heeyyy!!! Bahçeli, Heeyyy!!! Kılıçdaroğlu diye bas bas bağırırken, şimdi hepsini meydanlara davet ediyor…
Saraya davet ediyor…
O’nlar da tıpış tıpış gidiyorlar…
Bu ülke bizim, hepimizin… Bu ülke kolay kazanılmadı…
Konu gerçek demokrasi ise hepimiz bekleyelim… Ama cübbeli, sakallı, sarıklılarla değil…
Cumhuriyet’e inanmış, demokrasinin Cumhuriyet’ten geçeceğini bilen, Atatürk ilke ve inklaplarına inanan gerçek halkımızla…
Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkeziyle bekleriz meydanlarda…
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi…
Ülkemize sahip çıkmak için ne karanlık güçlere ihtiyacımız var? Ne tarikatlara ne de din tacirlerine…
Biz bekleriz vatanımızı inancımızla, kendi gücümüzle…
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” demekten başka hiçbir şey yapmıyoruz.
Farkına varın artık…
Şehitler ölüyor…
Vatan bölünüyor…